''Tam Buğday Ekmeği Yaygınlaştırma'' Sempozyumu (1)
-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker:
-''Tam buğday ekmeğini teşvik ediyoruz''
-''Ekmek tebliğine göre ekmek satışı yapılan her yerde, mutlaka
tam buğday ekmeğinin de bulundurulması mecburiyeti getirdik, yani
tüketicinin gözü önüne buğday ekmeği de konulacak''
-''Ekmekte israfı önlemeye dönük bir kampanyayı etkin bir şekilde
yürütmemiz lazım. TMO, bununla ilgili yeni bir çalışma yapıyor''
ANKARA (A.A) - Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tam
buğday ekmeğinin yaygınlaştırılmasını teşvik ettiklerini bildirdi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek Fabrikasının bir çok kurum ve
kuruluşla ortaklaşa düzenlediği ''Tam Buğday Ekmeği Yaygınlaştırma'' Sempozyumu,
Rixos Otelinde yapıldı. Tam buğday ekmeğini teşvik ettiklerini belirten Eker, gıda güvenliği ile
ilgili Ocak ayında 102 yönetmelik tebliğ yayımladıklarını, ekmek tebliğinin de
bunlardan biri olduğunu hatırlattı.
Ekmek tebliği ile standart ekmekte kepek oranının artırdıklarını, tuzu yüzde
20-25 civarında azalttıklarını anlatan Eker, tebliğe göre, ekmek satışı yapılan
her yerde, mutlaka tam buğday ekmeğinin de bulundurulması mecburiyeti
getirdiklerini, yani tüketicinin gözü önüne buğday ekmeğinin de konulacağını
söyledi. Hijyenle ilgili aldıkları tedbir kapsamında ekmeğin her yerde
satılmayacağını, yani kasapta, pazarda ekmek satışı olmayacağını ifade eden Eker,
ekmek üretimininde çalışanlar insanların da hijyen eğitimi alacağını, bu kapsamda
kendilerinin Fırıncılar Federasyonu ile protokol imzaladıklarını kaydetti. Bunun dışında TMO'nun yeni bir çalışma yaptığını anlatan Eker, ''Ekmek
mübarek dedik, ekmek nimet dedik, bu nimetin yeri çöplük değildir. Öpüp başımıza
koyup, bir duvarın üstüne bıraktığımız, aman buna kimse basmasın diye içimizin
titrediği mübarek ekmeği israf etmemeliyiz. İhtiyacımız kadar almalı, ihtiyaç
kadar tüketmeliyiz. Onun için TMO bununla ilgili bir kampanya hazırlığı yapıyor.
Ekmekte israfı önlenmeye dönük bir kampanyayı etkin bir şekilde yürütmemiz lazım.
Dünyada 7 milyar insan var her gün 1 milyar insan uykuya aç gidiyor. Yetersiz
beslenmeden dolayı her gün binlerce çocuk ölüyor, dünyada 1 milyar insanın aç
bulunduğu dünyada, geriye kalan 6 milyar için o dünya asla güvenli bir yer
olmaz'' şeklinde konuştu.
-Şehirdeki insan buğday ununun nişasta ve şeker kısmını tüketiyor-
Eker, ''Herşey aslına rücu eder'' şeklinde bir söz olduğunu hatırlatarak,
tüketim tercihlerinde de bu sözün örnek olabileceğini söyledi. Eker, şöyle devam
etti: ''Herşey aslına döner, eskiden insanlar yiyeceklerini kendileri temin
ederdi, kendileri hazırlardı, kendi ektiklerini biçer, hazırlarlar, harman yapıp,
öğütürler ekmek yapıp yerlerdi. O zaman bütün gıdalar gerek üretim safhasında,
gerekse hazırlık safhasında doğal şekliyle üretilirdi. Sonra ne oldu kentleşme,
şehirleşme, topluluklar halinde yaşama ve bunun getirdiği zorunlu bir takım
kitlesel üretim süreci başladı. İnsanlar artık kendileri için değil, başkaları
için üretmeye başladı. İşin içine bir çok yeni safha girdi, yeni halka girdi,
zincir uzadı, endüstri, sanayi, ticaret, pazarlama zinciri, uzun süre muhafaza,
stok gibi konular devreye girdi. Bütün bunlar yapılırken düzenleme denetlemeler
yapılıyor. Toplum sağlığını temin etmek, muhafaza etmek için bir sürü tedbir
alınıyor. Buna rağmen insanlar daha çok para kazanmak amacıyla iş yapıyorlar,
maliyetleri azaltacaklar, ne yaptılar, (acaba bu ekmeğin tüm buğdayın içindeki
unsurları ayrı ayrı değerlendirme imkanı var mı, buğdayın bütününü ekmek yapmak
yerine, kepeği ayırsak ayrıca satsak mı-) gibi düşünceler gelişti. Danalar
ahırdan çıkınca zıplayarak çıkıyor deniliyor ya işte buğdayın önemli kısmını,
kepeği onlar tüketti, yem olarak kullandı. İçinden kepeği alınmış olan buğday
bakiyesi daha çok şeker ve nişasta. Şehirdeki insan beyaz ekmek diye tükettiği,
buğday ununun nişasta ve şeker kısmı, içine de fazlaca tuz koyuyorlar. Bedensel
olarak da daha az egzersiz yapan, az kalori yakan şehir insanı, bu ekmekle
birlikte, kepeksiz nişasta ve şekerden ibaret ekmeği tüketmekle sağlığı giderek
bozulur hale geliyor. Tansiyon, şeker obezite gibi bir çok hastalığın insanı
tehdit eden hale geldi. Herşey aslına rücu eder hikmetli bir sözdür, modern insan
bir süre sonra bu tarz hayatın çok da doğru olmadığını, insana zarar verdiğini,
bundan dönüş yapma gerektiğini düşünmeye başladı''
-Buğdayın ana vatanı Türkiye-
Yeryüzünde kıtalar arasında coğrafyada 3 temel tüketim maddesi olduğunu
anlatan Eker, bunlardan ikisinin sıcak iklim tahılı birisinin de serin iklim
tahılı olduğunu, bu temel tüketim maddelerinin çeltik, pirinç ve mısır olduğunu
söyledi. Bu üç temel gıda maddesinin içinde en değerli, kıymetli olanın buğday
olduğunu belirten Eker, buğday hem protein, hem mineraller, hem B grubu
vitaminleri hem mineraller açısından pirinçten de mısırdan da daha kıymetli
olduğunu ifade etti.
Buğdayın ana vatanının da Türkiye olduğuna dikkati çeken Eker, buğdayın ilk
yetiştirildiği bölge olan Karacadağ eteklerinde buğdayın hala 27 çeşit
akrabasının olduğunu ve bunlardan sürekli yeni çeşitler geliştirildiğini
bildirdi. İçinde yaşanılan coğrafyanın buğdayın ana vatanı olması sebebiyle çok önemli
olduğunu ifade eden Eker, Bakanlık olarak buğday kalitesinin artırılması yönünde
çok ciddi çaba gösterdiklerini, Türkiye'nin, dünyada son 10 yılda buğday
kalitesini çok ileri şekilde artırmış nadir ülkelerden biri olduğunu kaydetti. Türkiye'de ekmek, makarna, bulgur, tohum, yem dahil yılda 18 milyon ton
buğday tükettiğini bildiren Eker, ''eskiden 19 milyon ton buğday ürettiğimiz yıl
da vardı, 1997-1998'de. Fakat kalite düşük olduğu için ayrıca yerli ürettiğimiz
ekmeklik buğdayın içerisine yüzde 10 ithal buğday, yüzde 90 yerli buğdayla
karıştırarak bu fırınlara öyle verilirdi niye çünkü kalite düşüktü. Bugün
Türkiye'nin böyle bir sorunu yok bu sorun çözüldü'' diye konuştu. Kaliteli buğday üretimi için sertifikalı buğday tohumluluğunu destekleme
kapsamına aldıklarını anlatan Eker, bunun dışında daha önceden havadan yapılan
süne mücadelesini yer aletlerine geçirdiklerini ve etkili sonuç aldıklarını
söyledi.
Türkiye'nin 2011 yılında buğday üretiminin 21 milyon 800 bin ton olduğuna
işaret eden Eker, son 6 yıl içerisinde Türkiye'nin dünya ülkeleri içerisinde
buğday unu ihracatında ya bir ya iki numaralı ülke olduğunu, dünyada en çok
buğday unu satan ülkenin Türkiye olduğunu kaydetti.
-Bakanlığın diğer çalışmaları-
Bakanlığın diğer çalışmaları hakkında da bilgi veren Eker, tarım
arazilerinde bölünmenin önüne geçmek amacıyla bir çalışma başlattıklarını ve bu
kapsamda da sektör paydaşlarının görüşünü almak için bir çalıştay
düzenlediklerini hatırlattı. Türkiye'de 3 milyon 100 bin tarım işletmesi
bulunduğunu bunların ortalama büyüklüğünün de 60 dönüm olduğunu belirten Eker,
bunun de 7 parçadan oluştuğunu, bu şekilde verimli tarımsal faaliyetini
sürdürmenin mümkün olmadığını ifade etti. Tarım arazilerinde bölünmenin önüne geçmek amacıyla halkın, çiftçilerin ne
nasıl bir çözüm önerdiğine ilişkin 50 bin kişiyle yüzyüze anket çalışması
yapacaklarını belirten Eker, dağınık durumdaki arazileri toplulaştırdıklarını
söyledi.
Bunun dışında organize tarım bölgeleri kuracaklarını anlatan Eker, ayrıca
meyvecilik havzaları da oluşturduklarını kaydetti.
Tarım havzaları projeleri çıkardıklarını belirten Eker, Türkiye'nin tarım
havzaları içerisinde, hangi ilçede, hangi köyde, hangi ürünün hangi verimlilikte
yetiştiğini tespit ettiklerini bunun tomografisini çıkardıklarını ifade etti. Türkiye'yi 30 havzaya böldüklerini, burada hangi ürünün yetiştiğini verimli
olup olmadığını tespit ettiklerini dile getiren Eker, buna göre de destek
verdiklerini, böylece verimsiz bir ürünü, verimsiz bir yerde üretmeye kalkanlara
destek vermeyeceklerini kaydetti. Meraların daha iyi değerlendirilmesi, daha iyi ıslah edilmesi şartıyla özel
sektöre açılması yönünde düzenleme yaptıklarını belirten Eker, buna ilişkin yasa
tasarısını da dün Bakanlar Kurulunda imzaya açtıklarını söyledi.
Sözleşmeli üretimi destekleme kapsamına aldıklarını ve yaygınlaştırdıklarını
ifade eden Eker, köylerdeki ziraat mühendisi veteriner hekim sayısını da 10 bine
çıkarmayı amaçladıklarını bildirdi.
-Destekleme ödemeleri-
Destekleme ödemeleri kapsamında 1,9 milyar liranın dün akşam itibariyle
çiftçilerin hesabına yatırıldığını anlatan Eker, 25 Mart'da 1 milyar 60 milyon
liranın daha çiftçilerin hesabına geçeceğini, böylelikle yaklaşık 3 milyar
liranın bu ay içinde çiftçilerin hesabına geçeceğini bildirdi. Eker, toplam bir
yıl içinde çiftçilere ödenecek desteğin 7,4 milyar lira olduğuna işaret ederek,
bunun yaklaşık 6 milyar liralık kısmının Haziran ayı sonu itibariyle ödenmiş
olacağını sözlerine ekledi.
|