Greenpeace raporuna tepki Türkiye yaş meyve ve sebze ihracatçıları:
''Raporun, Türk tarım ürünleri ihracatının yükselişe geçtiği,
uluslararası pazarlarda rekabet gücü elde ettiği ve önemli
rakip ülkeler açısından tehdit oluşturduğu bir dönemde gündeme
getirilmesinin da ayrıca anlamlı olduğunu belirtmek isteriz''
''Sektörümüzün bu konuda herhangi bir sıkıntısı kalmamıştır''
MERSİN (A.A) - Türkiye Yaş Meyve ve Sebze İhracatçılarının ortak
yayımladığı açıklamada, ''Dönem dönem rakip ülkeler, pazar paylarını artırmak
amacıyla, ülkemiz ürünlerinin kalıntı sorunları yaşadığına ilişkin kasıtlı ve
asılsız açıklamalarla ülkemiz adına çeşitli karalama kampanyaları
düzenlemektedirler. Söz konusu durumdan nemalanabilecek çeşitli çevreler de söz
konusu karalama kampanyalarına destek vermektedir'' denildi.
Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, Antalya
İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Satıcı, Doğu Karadeniz İhracatçıları
Birliği Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği
Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği
Başkanı Latif Ünal, İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Salih
Çalı ve Yaş Meyve Sebze Sektör Kurulu Başkanı Kemal Kaçmaz, medyada yer alan
Greenpeace'in raporunda Türkiye'de üretilen biber, armut ve üzümün en tehlikeli
ürünler olduğu yönündeki iddialara ilişkin ortak açıklama yayımladı.
Söz konusu haberlerin zor şartlar altında pazar paylarını korumak ve
artırmak için mücadele veren ihracatçıları üzdüğü belirtilen açıklamada, şunlar
kaydedildi:
''Ülkemizde üretilen ve ihracata giden ürünlerin çok büyük kısmı başta Rusya
Federasyonu olmak üzere AB ülkelerine satılmaktadır. Bitkileri hastalık ve
zararlılardan korumak amacıyla da AB tarafından kullanılmakta olan ilaçların
benzerleri kullanılmaktadır. Yani ilaç etken maddeleri, tamamıyla AB'ye uyumlu
hale getirilmiştir. Yurt dışına gönderilen ürünlerde özellikle Rusya
Federasyonu'nun kalıntı limitlerinin AB ülkelerinin de altında olduğu dikkate
alınınca, ihracatçı firmalar bu konuda daha hassas davranmak zorunda
kalmaktadırlar. İhracatçı aynı zamanda Rusya Federasyonu kalıntı limitleri
dışında AB ülkelerinin limitlerine de, hatta büyük alıcı grubunda yer alan
marketlerin isteklerine göre de üretim ve ilaç programları uygulamak
durumundadır. İşte bu kontrolün sağlanması ve izlenebilirliğin geliştirilmesi
amacıyla ihracatçı tarafından satın alınacak ürünlerde, iyi tarım uygulamaları ve
GLOBALGAP koşulları gözetilmektedir. Bu ürünlerin çoğu da çeşitli aşamalarda
analize tabi tutulmaktadır.''
Habere konu olan ürünlerin Avrupa Birliği'nin 25.01.2010 tarihi itibariyle
yürürlüğe girmiş olan 669/2009/EC sayılı Komisyon Yönetmeliği kapsamında yer alan
ve Türkiye için AB giriş kapısı konumunda bulunan Bulgaristan'da yüzde 10
sıklıkla kontrole tabi tutulan ürünler olduğu ifade edilen açıklamada, ''Söz
konusu uygulamalar, Bulgaristan'ın alt yapı eksiklikleri nedeniyle 12 Nisan 2010
tarihinde başlamıştır. AB Resmi Gazetesinde yayımlanan ve 669/2009 sayılı
Yönetmeliğin EK-1 listesinde değişiklik öngören 433/2011 sayılı Komisyon
Yönetmeliği ile ülkemiz AB ülkelerine ihracatında alınan hızlı alarm bildirimleri
göz önünde bulundurularak ülkemiz menşeli kabak ve armut ile tatlı biberler
(07.10.80.51 ve 07.09.60.10 G.T.IP numaralı biber çeşitleri) haricindeki
biberler, 669/2009 sayılı Yönetmelik kapsamından çıkarılmıştır'' görüşüne yer
verildi.
Halen yönetmelik kapsamında bulunan domates ve bazı biber çeşitleri için de
alınan önlemlerle geri bildirim miktarının azalmasıyla bu kontrollerde eskiye
oranla daha esnek olunmaya başlandığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Son 6 yıldır süregelmekte olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
Ekonomi Bakanlığı ve İhracatçı Birliklerinin koordineli çalışmaları neticesinde,
gerek yapılan eğitim çalışmaları ile üreticilerimizin bilinçlendirilmesi gerekse
izlenebilirlik sisteminin uygulanması ve hukuksal yapının düzenlenmesi sayesinde
ülkemizdeki ilaç kalıntısı seviyeleri asgari düzeye indirilmiştir. Yukarıda
verilen örnekler de yapılan çalışmaların etkinliğini ortaya koymaktadır.
Dönem dönem rakip ülkeler, pazar paylarını artırmak amacıyla, ülkemiz
ürünlerinin kalıntı sorunları yaşadığına ilişkin kasıtlı ve asılsız açıklamalarla
ülkemiz adına çeşitli karalama kampanyaları düzenlemektedirler. Söz konusu
durumdan nemalanabilecek çeşitli çevreler de söz konusu karalama kampanyalarına
destek vermektedir. Greenpeace tarafından 2009-2010 yıllarında yapılan incelemeye
ilişkin bir raporun, Türk tarım ürünleri ihracatının yükselişe geçtiği,
uluslararası pazarlarda rekabet gücü elde ettiği ve önemli rakip ülkeler
açısından tehdit oluşturduğu bir dönemde gündeme getirilmesinin da ayrıca anlamlı
olduğunu belirtmek isteriz.
Ancak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi sektörümüzün bu konuda herhangi bir
sıkıntısı kalmamıştır. İhracatçılar olarak, üreticilerimizle beraber özveri ile
çalışmaya ve ülkemizin 2023 ihracat hedefine ulaşması için üzerimize düşen
görevleri layıkıyla yerine getirmek için elimizden geleni yapmaya devam
edeceğimizi ifade etmek isteriz.''
|