Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Kurulu
-Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker:
-''Türkiye'de soy kütüğüne kayıtlı hayvan sayısı 178
bin dolayındaydı. Son 8-9 yıl içinde soy kütüğüne
kayıtlı hayvan sayısı 2 milyon 556 bine yükseldi.
3 milyon 118 bin hayvan da ön soy kütüğüne kayıtlı''
-''Bizim gibi miras yoluyla babadan evlada tarım arazilerini
bölük pörçük eden başka bir ülke dünyada yok. Bunun mutlaka
çözülmesi gerekiyor''
-''Türkiye'de ortalama tarım işletmesi büyüklüğü 60 dekar,
bu da ortalama 7 parselden oluşuyor'' ANKARA (A.A) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Türkiye'de soy kütüğüne kayıtlı hayvan sayısının 178 bin dolayında olduğunu
anımsatarak, son 8-9 yılda yapılan çalışmalarla rakamın 2 milyon 556 bine
yükseldiğini belirtti. Eker, ön soy kütüğüne kayıtlı hayvan sayısının da 3 milyon
118 bin olduğuna işaret etti.
Eker, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği'nin 6. Olağan
Genel Kurulu toplantısına katıldı.
Eker burada yaptığı konuşmada, birliğin 15-16 yıllık bir geçmişi bulunduğunu
ifade ederek, 16 ilde örgütlenerek yola çıkıldığını, bugün 80 ilde örgütlü 130
bin üyeli bir yapıya kavuştuğunu anlattı.
Bakan Eker, sığırcılıkta ıslah ve verim çalışmalarında birliklerin
belirleyici rolüne dikkati çekerken, ''Dünyayla rekabet edecek verimlilikte
üretim yapacak, süt verecek, et verecek hayvanlar, sığırlar yetiştireceksek,
bunun bir ölçek ekonomisi olması lazım, kaydının kuydunun olması lazım, verim
kayıtlarının, soy kütüklerinin tutulması lazım. Bütün bunlar için 1995-96'lara
kadar Türkiye bekledi. 1995-96 yıllarında başlayan bu çabayla yavaş yavaş bir
organizasyon oluştu, bugün ülkenin neredeyse tamamında örgütlü 130 bin üyesi
var'' diye konuştu.
Soy kütüğüne kayıtlı sığır sayısının AK Parti olarak göreve geldikleri
dönemde 178 bin dolayında olduğunu, 8-9 yıl içinde rakamın 2 milyon 556 bine
ulaştığını belirten Eker, 3 milyon 118 bin hayvanın da ön soy kütüğüne kayıtlı
olduğunu kaydetti.
-'Kültür ırkının oranı da yüzde 40'a yükseldi'-
Eker, kültür ırkının da önem taşıdığına işaret ederek, göreve geldiklerinde
kültür ırkının toplam sığır varlığı içindeki oranın yüzde 18-19 civarında
olduğunu, oranın bugün yüzde 40'lara ulaştığını belirtti.
Hayvancılıkla ilgili teşviklerin de bu süreçte artış gösterdiğini ifade eden
Eker, Türkiye'de geçmişte tarımın diğer sektörler arasında, hayvancılığın da
tarım içinde ''üvey evlat'' muamelesi gördüğünü, bu algıyı değiştirdiklerini
söyledi.
Eker, tarımsal destek içinde hayvancılığın payını yüzde 4'ten yüzde 28'e
çıkardıklarını belirterek, 2012 yılı için belirlenen 7,6 milyar liralık tarımsal
desteğin, 2 milyar 160 milyon lirasını hayvancılık desteklerinin oluşturduğunu
kaydetti.
Bakan Eker, 2012 yılında ilk defa etçi damızlık sığır başına 350 lira destek
verileceğini, besilik hayvan başına da 300 lira ödeme yapılacağını ifade ederek,
sektöre yönelik diğer destekler ve projeler hakkında bilgi aktardı.
Sığır sayısı ve süt verimliliğinde de artış meydana geldiğini anlatan Eker,
tarımda ölçek ekonomisine doğru yol alındığını, 2002'de 50'den fazla büyükbaş
hayvan bulunan işletme sayısının 4 bin olduğunu, rakamın bugün 24 bine ulaştığını
kaydetti.
-Miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesi..-
Bakan Eker, üzerinde çalıştıkları konular hakkında bilgi verirken de
meraların hayvancılık işletmelerine kiraya verilmesinin gündemlerinde yer
aldığını söyledi.
Miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesi sorunu da çözmeye çalıştıklarını
belirten Eker, şunları kaydetti:
''Bizim gibi miras yoluyla babadan evlada tarım arazilerini bölük pörçük
eden başka bir ülke dünyada yok. Hiçbir gelişmiş ülkede bu yok. Bizim şu anda
rekabet halinde bulunduğumuz ülkelerden mesela İngiltere, Almanya, Fransa,
İspanya'da sırasıyla ortalama işletme büyüklükleri 450 dekar, 430 dekar, 420
dekar, en küçüğü bizimle kıyaslanabilecek İspanya, 240 dönüm. Türkiye'de 60
dönüm. 60 dönüm de yekpare değil. 60 dekarlık bir alan ve bu da ortalama 7
parselden oluşuyor. Bunun mutlaka çözülmesi gerekiyor, bu hepimizin sahiplenmesi
gereken sosyal bir mesele.''
Küçükbaş hayvancılığın önemine de değinen Eker, küçükbaş hayvancılığın
Türkiye'nin vazgeçemeyeceği, vazgeçmemesi gereken bir alan olduğunu vurguladı.
Kentleşmenin, köyden kente göçün en fazla zarar verdiği alanların başında
küçükbaş hayvancılığın geldiğini dile getiren Eker, ''Biz koyun ve keçi
yetiştiricilerinin de hem örgütlenmelerine yardımcı olmak hem destekleme
kapsamına almak suretiyle onların da üretiminin niteliğinin kalitesinin
artırılması çabasını ortaya koyduk. Türkiye'de geçtiğimiz yıl 23 milyon anaç
koyun kaydedildi, küpe takıldı. Bu, bir ara 16-17 milyonlara düşmüştü. Burada da
önemli bir gelişme sağlandı'' dedi.
Anadolu coğrafyasında küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin sadece üretim
kaynağı olarak değil, ekolojik denge, erozyonla mücadele açısından da önem
taşıdığını belirten Eker, ''Sığırcılığı geliştireceğiz, verimli, dünyayla
yarışabilir hale getireceğiz ama asla küçükbaş hayvancılıktan da
vazgeçmemeliyiz'' dedi.
|