Lipton ''Sürdürülebilir Tarım Projeleri'' ile çayın ömrünü uzatmayı
hedefliyor
-Unilever Türkiye CEO'su İzzet Karaca:
-''Sürdürülebilirlikten başka çaremiz yok. Hem sosyal açıdan hem de işimizi
geliştirmek ve büyütmek için bu şart''
-Unilever Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin:
-''Doğru gübreleme metodu ile Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 40 milyon lira
tasarruf
sağlanabilir''
RİZE (A.A) - Ahmet Hacıfazlıoğlu - Lipton, Türk çayının
geleceğini korumak için ''Sürdürülebilir Tarım Projeleri'' kapsamında Rize'deki
çalışmalarını hızlandırdı.
Lipton'un, bu yılki projeleri, Rize'de gerçekleştirilen basın toplantısıyla
paylaşıldı.
Lipton'un Sürdürülebilir Çay Tarımı projesinin de temelini oluşturan
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı'nın ayrıntılarını anlatan Unilever Türkiye,
Rusya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Başkan Yardımcısı ve
Unilever Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) İzzet Karaca, sürdürülebilirliğin önemine
işaret ederek, ''Neden sürdürülebilirlik dediğimizde başka şansımızın olmayışı,
bizi sürdürülebilir bir yaşama itmektedir ve bu yüzden sürdürülebilirlik iş
süreçlerimizin tam kalbinde'' dedi.
Dünyada her gün yaklaşık 2 milyar insanın bir Unilever ürünü kullandığını
belirten Karaca, ''Unilever, 2010 yılında Sürdürülebilir Yaşam Planı'nı hayata
geçirmeye karar verdi. Bu plan sosyal, ekonomik ve çevresel alanda tüm dünyayı
kapsayacak kadar geniş ve dünyadaki milyarlarca insana dokunacak kadar ayrıntılı
bir plandı. Ve bu plan bizim iş yapış biçimimizin temelin oluşturdu'' dedi.
Toplam değer zincirini kapsayan, sağlam ve mutlak hedefler belirleyen
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı'nın faaliyette olduğu 190 ülkede her gün 2
milyar tüketiciye ulaştığını belirten Karaca, ''Yaklaşık 1,5 yıl önce hayata
geçirilen Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planımız iş yapış şeklimizle de
bütünleşiyor. Sürdürülebilirliği vizyonumuzun bir parçası haline getirdik ve
stratejimizin tam kalbine koyduk. Ürün geliştirme, tedarik ve imalat gibi normal
iş süreçlerine sürdürülebilirlik açısından baktığımızda, karşımıza inovasyon ve
maliyet düşürme açısından harika fırsatlar çıkıyor'' diye konuştu.
Unilever olarak müşterilerine yararlı markalar sunarak onların kendilerini
iyi hissetmelerine, iyi görünmelerine ve yaşamlarından daha keyif almalarına
yardımcı olduklarını anlatan Karaca, 3-4 yıldır bu misyonu sürdürdüklerini
belirterek, şöyle devam etti:
''Sürdürülebilirlikten başka çaremiz yok. Hem sosyal açıdan hem de işimizi
geliştirmek ve büyütmek için bu şart. Sürdürülebilirliği işimizin kalbine koyduk.
Bunu yapmazsak kaynaklar yeterli olmadığı için büyüyemeyiz. Şirketler büyüdükçe
onların çevreye verdiği ayak izi etkileri artıyor. Biz Unilever olarak işimizi
ikiye katlayacağız, fakat ikiye katladığımız sırada çevreye verdiğimiz ayak
izlerini azaltacağımız için toplamda çevreye verdiğimiz zararı aşağıya
çekeceğiz.'' Sürdürülebilirlik alanında geçen yıl hedefledikleri 50 hedefin 44'ünü
hedefinden önce, 5'ini zamanında ve 1'ni de daha sonraki çeyrekte
gerçekleştirdiklerini anlatan Karaca, ''Bu doğrultuda 3 büyük hedefimiz var;
ürünlerin çevresel etkilerini yarıya indirmek, 1 milyar insanın sağlık kalitesini
arttırmaya yardımcı olmak ve tarımsal ham maddelerinin yüzde 100'ünü
sürdürülebilir kaynaklardan temin etmek'' dedi.
İzzet Karaca, sürüdürülebilir kaynaklardan tedarik etme oranlarına değindiği
konuşmasında, şunları anlattı:
''Unilever dünyadaki çayın yüzde 12'sini alıyor. İşlenen domatesin yüzde
6'sını, işlenen soğanın yüzde 5'ini alıyor. Ayrıca en önemli palm yağı ve kozla
yağı alıcısı. İşimizin devamı için sürdürülebilirlik son derece önemli. 2010
yılında palm yağlarının yüzde 37'si, kağıt ve kartonun yüzde 50'si sürdürülebilir
kaynaklardan elde ediliyordu. Unilever olarak toplamda yüzde 14 sürdürülebilir
kaynaklardan ham maddelerimizi elde ediyorduk. Bu oranı 2011 sonunda yüzde 24'e
çıkarttık. Palm yağlarında yüzde 64'e(2012 yılında yüzde 100 olacak), kağıt ve
karton yüzde 60'a ve çay ise yüzde 28'e çıktı. 2012 itibariyle çayın yüzde
50'sinin hangi kaynaklardan geldiğini biliyoruz. 2013 hedefimiz yüzde 75. 2014
yılında ise sürdürülebilir projemizi yüzde 100'e taşımak.''
-Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi
Lipton'un sürdürülebilirlik vizyonunu ve Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı
Projesi'ni anlatan Unilever Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa
Seçkin, dünyadaki yaklaşık 4 milyon tonluk çay üretiminin yüzde 5'inin Türkiye
tarafından gerçekleştirildiğini bildirdi.
Bu oranla Türkiye'nin dünyadaki 5'inci büyük çay üreticisi konumunda
olduğunu belirterek dünyadaki çay pazarının yüzde 25'inin Unilever'e ait olduğunu
ifade eden Seçkin, çayın Türkiye'deki önemine değinerek, ''Türkiye'de nüfusun
yüzde 96'sı her gün çay içiyor. Güne çay içerek başlıyor, yine onunla günü
sonlandırıyoruz. Çay, hayatımızın ayrılmaz bir parçası'' dedi.
Seçkin, Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi'ne ilişkin şu bilgileri
verdi:
''Çay bitkisinin ekonomik ömrü 100 yıl olarak kabul ediliyor. Cumhuriyetin
ilk yıllarında ekilen çaylıklarımız ise 75'inci yılını doldurdu ve ekonomik
ömrünün son çeyreğine girdi. Dolayısıyla Türk çayının gelecek kuşaklara
aktarılması için çay üreticilerinin çay ekimi ve hasadı konusunda
bilinçlendirilmesi ve doğru tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekiyor.
Bu nedenle geçtiğimiz yıl Türk çayının geleceği için yola çıktık. Tüm bu
uygulamalarla beraber Sürdürülebilir Çay Tarımı projesini en iyi şekilde hayata
geçirerek, Türk çayının daha iyi bir geleceğe sahip olması için Lipton
Sürdürülebilirlik Planını hazırladık. Geniş kapsamlı ve uzun vadeli bu planımız
sosyal, çevresel ve ekonomik hedefler üzerinde şekilleniyor.
2011'in Mayıs ayında Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı vizyonunu,
''sürdürülebilirliğin çay üretiminin ayrılmaz bir parçası olması ve çay
üreticilerinin sürdürülebilirlik hakkında bilinçlenmesi'' olarak ortaya koyan
Lipton, bu vizyon doğrultusunda bölgede sosyal, ekonomik ve çevresel boyutta bir
çok proje ve uygulamayı hayata geçirdi. Lipton'un 2011'de açıkladığı en önemli
hedeflerinden biri olan üretici eğitimleriyle bir yılda 7 bin 446 çay üreticisine
bire bir eğitim verdik. Lipton olarak, bu yılın sonuna kadar 15 bini aşkın
üreticiye eğitim vermeyi hedefliyoruz. Teorik ve uygulamalı olarak
gerçekleştirilen eğitimler, erozyon kontrolü, atık yönetimi, iş güvenliği, kayıt
tutma, doğal hayatı koruma, gübreleme ve budama konularını kapsıyor.''
-''Doğru gübreleme yöntemiyle tasarruf...-
Türk çay tarımındaki en önemli eksiklerden biri olan, gübrenin doğru
kullanımı konusuna eğitimlerinde geniş yer verdiklerini söyleyen Seçkin,
''Bölgedeki ziraat odaları ve Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) ile işbirliği
yaparak Rize'nin Ardeşen ilçesinde bir toprak analizi laboratuvarı kurduk. Bu
laboratuvar sayesinde, bölgenin en geniş kapsamlı toprak yapı haritası
çıkarılmaya başlandı. Toprak analiziyle, doğru gübre miktarı ve çeşidiyle ilgili
yönlendirme alan çay üreticileri, bu çalışmayla şu ana kadar 500 bin lira
tasarruf yapmış oldu. Proje sonuna kadar bu rakamın kendi bölgemizde yaklaşık 3
milyon liraya ulaşması hedefleniyor. Eğer tüm Doğu Karadeniz bölgesinde bu
sağlanırsa 30-40 milyon lira arası tasarruf sağlanabilecek'' dedi.
Lipton olarak, Katı Atık Toplama ve Ayrıştırma projesiyle bölgenin uzun
zamandır süregelen atık sorununa çözüm getirdiklerini anlatan Seçkin, ''Deneme
Bahçesi'yle çay üreticilerine doğru tarım yöntemlerini uygulamalı olarak
göstermeyi hedefliyoruz. Sürdürülebilir Çay Tarımı projesi kapsamında toplum
sağlığı için de projeler geliştirirken, Sağlık Bakanlığı'na hibe edilen Kanser
Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) aracıyla bölgede meme ve rahim
ağzı kanseri taraması yapılmasına önayak oluyoruz. Lipton tarafından bu yıl
başlatılan ve Vodafon ile sağladığımız çözüm ortaklığı sayesinde Elektronik Veri
Tabanı projesi ise çay üretimine modern, hızlı ve hatasız bir kayıt tutma ve
denetim sistemi getirilmesini sağladık'' diye konuştu.
-''Kasım 2012'de Yağmur Ormanları Birliği sertifikasını almayı
hedefliyoruz''-
Global sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda Türkiye'de 2015'e kadar
fabrikalarında üretilen tüm çayları, 2018'e kadar da kullandığı çayların tamamını
sürdürülebilir kaynaklardan sağlamayı taahhüt ettiklerini bildiren Seçkin, şöyle
devam etti:
''Türk çayının sürdürülebilirliğini bağımsız ve uluslararası bir kuruluş
olan Yağmur Ormanları Birliği (Rainforst Alliance) sertifikasıyla belgelendirmeyi
hedefliyoruz. Sertifikasyon sürecinin en önemli aşamalarından biri olan eğitimler
amacına ulaştı. Çiftçilerin eğitimlerde öğrendikleri doğru tarım uygulamalarını
kendi arazilerinde hayata geçirmeleri sayesinde, bölgedeki çay üreticisinin
uluslararası sürdürülebilirlik puanı da yükseldi. Lipton'un çay alımı yaptığı
çiftçilerin 2011 yılında yüzde 58 olan sürdürülebilirlik puanının Yağmur
Ormanları Birliği tarafından bu yılın mayıs ayında yapılan denetimlerde yüzde 84
olarak tespit edilmesi, projenin kısa sürede katettiği yolun en önemli
göstergesi oldu. Sertifikasyon için Haziran 2012 de resmen başvuracağız ve Kasım
2012'de de kesin karar doğrultusunda sertifikayı almayı umut ediyoruz.''
Rainforest Alliance Yönetim Kurulu Üyesi Annemieke Wijn ise Unilever'in
sürdürülebilirlik konusundaki uzun vadeli kararlılığını takdir ettiğini
belirterek şunları söyledi: ''Unilever, çay tedarikçilerine Rainforest Alliance
sertifikasyonu uygulamasını getirerek, dünya genelinde milyonlarca çay
üreticisinin yararına olabilecek, benzeri görülmemiş bir adım attı. Projeyi
başından beri takip eden biri olarak, bir yılda yapılanlardan ve kat edilen
yoldan son derece mutluyum. Lipton Türkiye'nin çok yakın bir zamanda hem Türk
çayseverlere sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmiş çaylar sunacağından, hem de
çay üreticilerine verilen eğitimlerle Karadeniz Bölgesi'ndeki çay tarımının
Rainforest Alliance tarafından sertifikalandırılmasını sağlayacağından şüphem
yok.''
|