Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Yücesan:
-''Bir insanın günlük 100 gram, yıllık 35 kilogram
et yemesi lazım''
-''Türkiye, tarımda 5., ekonomide 17. sıradayken,
et tüketiminde neredeyse son sıralarda. Neredeyse
Afrika ülkelerinin bir önünde yer alıyor''
ANKARA (A.A) - Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Başkanı Ahmet
Yücesan, bir insanın günlük 100 gram, yıllık 35 kilogram et tüketmesi gerektiğini
belirterek, ''Türkiye, tarımda 5., ekonomide 17. sıradayken, et tüketiminde
neredeyse son sıralarda. Neredeyse Afrika ülkelerinin bir önünde yer alıyor''
dedi.
Yücesan, UKON Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte gerçekleştirdiği basın
toplantısında, kırmızı et sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulundu.
UKON'un 2010 yılından bu yana sektörle ilgili kararların alınmasında rol
oynadığını ifade eden Yücesan, UKON'un gelecek yıl yürüteceği faaliyetlerin
belirli bir program kapsamında gerçekleştirileceğini söyledi.
Yücesan, sektörde talep azlığından kaynaklanan sorunlar bulunduğuna işaret
ederek, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın besicinin desteklenmesi yönünde
adımlar attığını söyledi.
''Türk Gıda Kodeksi Et ve Et Ürünleri Tebliği''nin yayımlandığını anımsatan
Yücesan, ''Tebliğle çok doğru bir uygulama hayata geçiyor. Sektör bu konuda 5
yıldır çalışma yaptı, en sonunda makul bir tebliğ hazırlandı'' diye konuştu.
Yücesan, tebliğin yürürlüğe girmesiyle tüketicinin kaliteli ürüne kavuşacağını
dile getirdi.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Yücesan, Et ve Süt Kurumu'nun
oluşturulması konusunda UKON'dan herhangi bir görüş alınıp alınmadığının
sorulması üzerine, önceki yönetim döneminde konuya ilişkin görüş bildirdiklerini
söyledi.
GDO'lu yemler konusundaki görüşlerinin sorulması üzerine de Yücesan, UKON'un
bu konuda bilimsel bir açıklama yapmasının mümkün olmadığını, konuya ilişkin
Ar-Ge çalışmalarını değerlendiren uluslararası kuruluşların görüşlerini referans
kabul ettiklerini kaydetti. Yücesan, ''Biz bilim kurulu değiliz'' dedi.
-''Üretici zor durumda''-
Ahmet Yücesan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yerli besiciye
hayvan başı 300 lira destek verdiğini, Et ve Balık Kurumu'nun karkas eti yurt
içinden karşılamaya çalıştığını ve mera ekim alanlarına yönelik yasal
düzenlemenin hazırlandığını ifade etti.
Kırmızı et tüketimine yönelik bazı yanlı haberlerin vatandaşları et
tüketiminden uzaklaştırdığına işaret eden Yücesan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dünyada Türkiye, tarımda 5., ekonomide 17. sıradayken, et tüketiminde
neredeyse son sıralarda. Neredeyse Afrika ülkelerinin bir önünde yer alıyor. Bu
bizim için çok üzücü bir gerçek. Türk insanı bunu hak etmiyor. Bunun en büyük
nedeni kırmızı et hakkında yıllardan beri yapılan yanlış ve bilinçsiz yayınlar.
Yaz başında 'aman mangal yakmayın, kömürden dolayı kanser olursunuz' yazılıyor.
Ramazan arefesinde 'fazla et yemeyin' deniliyor. Bir insanın günlük 100 gram,
yıllık 35 kilogram et yemesi lazım. Türkiye'de yıllık 12 kilogram et yeniliyor
ama 30 milyon turist nüfusu var. Bizim gerçeğimiz 8 kilogram. Ayrıca Anadolu'nun
gerçeği de 2 kilogram. Onu da batı illerinde ekonomisi yüksek olan iller
ortalamayı yükseltiyor. Yoksa Türkiye'de Kurban Bayramından Kurban Bayramına et
tüketimi var.''
İthal ete yönelik gümrük vergilerinin artırılmasının yerli besiciye herhangi
bir etki yapmadığını belirten Yücesan, bu karar sonrası yerli ette fiyat
düşüklüğü yaşandığını söyledi.
Kırmızı ette, Kurban Bayramından bu yana tüketim eksikliği yaşandığına
dikkati çeken Yücesan, bu durumda, hayvan hastalıkları ve kırmızı etin sağlığa
etkisine ilişkin olumsuz haberlerin, Kurban Bayramı sonrası et stoku bulunmasının
ve balık mevsiminde olunmasının etkili olduğunu vurguladı. Yücesan, ''Üretici zor
durumda'' dedi.
Besiciliğin daha büyük ölçekli işletmelerce yapılmasının maliyetleri
azaltacağını dile getiren Yücesan, Türkiye'de özellikle orta ölçekli işletmelerin
sıkıntı yaşadığını, girdi maliyetleri yüksek olan bu işletmelerin büyük ölçekli
hale getirilerek bu duruma çözüm arandığını bildirdi.
Yücesan, Suriye'den kaçak yolla küçükbaş hayvan getirilip getirilmediği
yönündeki sorular üzerine, bunun Suriyeli mültecilerin yanlarında getirdiği
birkaç hayvandan öteye geçmediğini belirtti.
-''Bizde Kurban Bayramı gibi bir gerçek var''-
Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkan Yardımcısı Ergün Kılıç, GDO'lu
ürünlere karşı olduklarını vurgulayarak, BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO),
GDO'lu gıdaların satışına onay vermediğini anımsattı. Kılıç, Tüketici Dernekleri
Federasyonu'nun (TÜDEF) ''GDO'ya Hayır Platformu''na üye olduğunu da belirtti.
Türkiye'de büyük ve küçükbaş hayvanlardaki hastalıkların etkileri konusunda
bir soru üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Veteriner Kontrol Merkez
Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Veteriner Hekim Erhan Akçay, hayvan hastalıklarının
önlenebilmesi adına Bakanlığın birçok projeyi hayata geçirdiğini kaydetti.
Türkiye'deki hayvan yetiştiriciliğinin AB ülkelerine göre farklı olduğunu
belirten Akçay, ''Bizde AB'deki gibi büyük işletmeler henüz yok. Ayrıca hayvan
hareketleri çok daha farklı ve hızlı. Örneğin bizde Kurban Bayramı gibi bir
gerçek var. Bu yüzden Türkiye'de hastalıkların önlemesi zor olabiliyor'' diye
konuştu.
UKON Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Albayrak, Türk Gıda Kodeksi Et ve Et
Ürünleri Tebliği'ne göre artık beyaz et ile kırmızı etin karıştırılamayacağının
altını çizerek, bunun tüketicileri korumak adına olumlu bir gelişme olduğunu
ifade etti.
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, söz konusu tebliğle
vatandaşların ürünlerin içinde ne olduğunu bilerek tüketeceğini vurguladı. Köfte
ve sucuğun geleneksel gıdalar olduğuna dikkati çeken Yalçındağ, bunların özüne
uygun olarak katkısız üretilmesi gerektiğini söyledi. Besicilerin mevcut
sistemlerini değiştirmesi gerektiğini savunan Yalçındağ, ''Kendi ihtiyacı olan
yemin bir bölümü üretmek zorunda. Başka türlü para kazanmak kolay değil'' diye
konuştu.
|