Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 18 Nisan 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  HABERLER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler
 


Toprağa hayat veren kadın doktor

Kayseri’de çorak toprakta elma üreten Sema Karaoğlu, bu işe olan tutkusunu, yaşadığı sıkıntıları ve projelerini KOBİDEN'e anlattı.
 
KAYSERİ - Sema Karaoğlu bir gün Niğde'den geçerken bir elma bahçesi görüyor. Bu bahçenin sahibinin İtalyan asıllı olduğunu öğrenince ise Karaoğlu, kendi topraklarında başkalarının üretim yapmasını aslında biraz içerliyor. Karaoğlu, belki milliyetçilik duygularının ağır basmasıyla belki de gördüğü manzarayı uzun zamandır istediği bir işe atılmak için kendisine bahane etmesiyle elma yetiştiriciliğine başlamaya karar verdi. Bu konuda hiçbir bilgisi yoktu ama çok istekliydi. Önce planladığından daha farklı bir arazi satın aldı. Aslında karşısına çıkan olumsuzluklar bununla birlikte başladı.

Aslen İzmirli olan kendisi gibi doktor olan eşinin görevi nedeniyle Kayseri’ye gelip buraya yerleşmeye karar veren Karaoğlu’nun başarısı elma üretiyor olması değil. Çok sayıda sıkıntı ile karşılaşan Karaoğlu, "ot bile bitmez" denilen Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Sindelhöyük bölgesinde, keşke bu araziyi satın almasaydın diyenlere inat çorak toprağı ıslah etti ve onlarca kişiye istihdam sağladı. 170 dönümlük arazi üzerine Karaoğlu Çiftliği'ni kuran Karaoğlu, işi için geçtiğimiz üç yıl içerisinde 1 milyon liralık yatırım yaptı.

Etrafındaki insanların da esinlendiği Karaoğlu'nun ardından üç doktor daha bölgede elma yetiştiriciliğine soyundu. Kayseri’de çorak toprakta elma üreten Sema Karaoğlu, bu işe olan tutkusunu, yaşadığı sıkıntıları ve projelerini KOBİDEN'e anlattı.

Elma yetiştiriciliğine başlamaya nasıl karar verdiniz?

Bir gün Niğde’den geçerken bir elma bahçesi gördüm. Bodur elma bahçesiymiş. Sonradan öğrendim ki bu koca arazi İtalyan bir firmanınmış. Bunu duyduğum zaman burnumun direği sızladı. Milletçilik duygularım kabardı. Biz niye kendi toprağımızda bu işi yapmıyoruz dedim. Üretim yapmak hep aklımda olan bir konuydu ama bunu hobi olarak düşünüyordum. Sonunda elma yetiştiriciliğine başlamaya karar verdim. İlk etapta bu konu ile ilgili birkaç kitap satın aldım. Çünkü elma yetiştiriciliği ile ilgili gerçekten herhangi bir fikrim ve bilgim yoktu.

10 dönümlük bir yerin yeteceğini düşünüyordum. Ama öğrendim ki maliyet çok yüksek olduğundan en azından 50 dönümlük bir arazinin olması daha mantıklıymış. Sonra Kayseri civarında arazi aramaya başladım. Çok gezdim, ucuz araziler buldum ama elektrik, su olmayınca vazgeçtim. Kayseri’nin Develi ilçesine 55 kilometre uzaklıktaki Sindelhöyük’te köyün dibinde bir tarla buldum. Ancak arazi 170 dönümdü, ben ise 50 dönümlük bir alan istiyordum. Arsa sahibi tamamı satmak istedi, alacaksan hepsini al dedi yoksa olmaz dedi.

Arsa sahibinin bu talebi karşısında siz ne yaptınız?

Arazi köyün dibinde, elektrik var, su var. Bunların hepsi bana cazip geldi. Ayrıca bu iş bana bazı konularda ne kadar cahil olduğumu gösterdi. Bilmediğim ne çok şey varmış. O zamanlar ben çeşme suyuyla tarlanın sulanacağını düşünüyordum. Şimdi olsa bir tarla alırken oranın belediyesine, kaymakamlığına, mal müdürlüğüne gider sorarım. Ama hiç bu kurumlara yolum düşmemiş benim ömrüm boyunca, bu işle bunu anladım. Kendimdeki bu sıkıntıyı görüp uzman biriyle çalışmak istedim ve ziraat mühendisi bir danışmanla çalışmaya karar verdim. Danışmandan toprak analizlerini yapmasını, arazinin elma üretimi için uygunluğunu araştırmasını istedim. Danışmanım da arazinin elma üretimi için çok uygun bir arazi olduğunu söyleyince, çok büyük bir alan olmasına karşın burayı satın aldık.

Bilmediğiniz bir işe başlarken nasıl sıkıntılar yaşadınız?

Bu araziyi satın aldığımda kıştı. Alır almaz fidan seçimi, sulama sistemi gibi işlere bakmaya başladık. Güzel bir tesis olmasını istiyordum. İhtiyaçlarımız doğrultusunda tüm firmalardan teklif isteyip, biran önce işlerin bitmesini planlıyordum. Tüm bunlar olurken bir yurtdışı seyahatine çıktım. Bu arada da fidanları satın aldık, fidanlarımız şubat ayında geldi. Ben on yıldır müstakil bir evde oturuyorum o kadar da çok yabancı değilim bitkilere. Gezimden de mart ayında döndüm. Araziye direkler dikiliyor, kepçe çalışıyor ama küçük kepçe çalışıyor.

O arazide o küçük kepçe adeta iğne gibi görünüyor. Danışmana neden büyük bir kepçe tutmadığımızı sordum. O gün canım çok sıkıldı. Tüm bunların ardından mart ayında ise sulama için gerekli su yok, sondaj yapılıyor. Direkler dikilmedi, dikim çukurları açılmadı, tarla sürülmedi hiçbir şey yok. Bizim fidanlar çiçek açmaya başladı. Bu fidanlar çiçek açıyor ölür bunlar, dikilmesi lazım dediğim zaman da danışmanım tamam dedi. Bir baktım ki danışman 4 kişi ile 28 bin fidan dikmeye çalışıyor. Ayrıca 4 yıl sonra kullanacağımız havuzun çıkış pompalarının sipariş edildiğini gördüm. Tüm bunların ardından yapılan işlerin hepsini sorgulamaya başladım. Daha sonra ise danışman diye çalıştığım kişinin ziraat mühendisi bile olmadığını öğrendim. Yani dolandırıldım.

Karşılaştığınız bu olaylar motivasyonunuzu etkiledi mi?

Başarı hikayelerinde genellikle hep başarılar anlatılır. Ama bence başarısızlıkların daha fazla anlatılması lazım ki insanlar ders çıkarsın. Çorak arazi satın almışım. Yapacağınız işte güvenden daha çok referanslara dikkat edilmesi gerektiğini öğrendim. İki yol var dedim kendime ya boğulacaksın ya da yüzmeyi öğreneceksin. Ben yüzmeyi öğrenmeyi tercih ettim. Tıp nedeniyle okumaya alışkınım. Bu konu ile ilgili çok kitap okudum. Bu arada arazi çorak olsa da fidanları dikmek zorundaydık. Acil olarak 60-70 kişiyle fidanları toprağa diktik. Tabi tüm bunların öncesinde arazide hiçbir hazırlık yapılmadı. Herkes gelip akıl vermeye başladı. Üniversiteden hocalar getirtiyorum, ziraat mühendisleri getirtiyorum, beni kurtaracak birini arıyorum. Her gelen bu arazide yabani ot bile bitmeyeceğini, tüm emeklerime yazık olduğunu söylüyor.

Bu arada bir yüksek ziraat mühendisi araziyi gezdi. Sıkıntıların olduğunu ama bazı şeylerin yapılabileceğini söyledi. Üretim maliyetlerinin daha yüksek olacağını anlattı. Sonuçta ben bu yatırımı çöpe atamazdım. Üretim maliyetimiz yüksek olsun ama burayı tarım toprağı haline getirebilir miyiz dediğimde aldığım cevap olumlu oldu ve bu işe başladık. Kendisi hala benim danışmanım, birlikte çalışmaya devam ediyoruz.

Peki bu zorlu sürecin ardından ortaya neler çıktı?

İlk yıl yüzde 25 yani çok fire verdik. Çünkü bu oranın normali yüzde 10. Fidanlar çok küçük bodur elma olduğu için arazi çok kötü bembeyaz un sermiş gibi. 100 dönümlük bahçe tesis ettik, arazideki 70 dönümlük başka bir alana da mısır ektik. İlk yıl mısırlar 5 santimde kaldı. Normalde 2.5 metre olması gerekiyor. Toprak o kadar kötü ki… İkinci yıl ise o arazide 2 metre 60 santim mısır ürettik. Bölgenin en güzel mısırı bizim arazide üretilmiş oldu.

Kaç kişiye istihdam sağlıyorsunuz?

Sabit 3 elemanım var. Ama sezonluk çalışanlarımız da oluyor. Hasat zamanı 20-30 kişiye kadar istihdam sağlıyoruz.

Önümüzdeki sürece ilişkin hedefleriniz neler?

Bu yıl üçüncü senemizi tamamladık ve sene sonuna kadar 110 ton üretim bekliyorum. Ayrıca ürünlerimizi ilk önce yurtiçine daha sonra da yurtdışına göndermeyi planlıyorum. Yurtdışından talepler alıyoruz. Özellikle Ruslar bu konuyla yakından ilgileniyor. Önümüzdeki dönem pazarlama faaliyetlerimizi artıracağız. Benim yaptığım bu işin en büyük kazanımı üç tane hekim arkadaşımın da bu işe başlaması oldu. Özellikle bizden sonra Sindelhöyük’te çorak toprağı olan bölgede 3-4 tane elma bahçesi tesis edildi.

BU YIL TOPLAMDA 110 TON ÜRETİM BEKLİYORUZ

Sema Karaoğlu, "Zorlu bir süreç yaşadık. Ama daha sonra araziyi görenler inanamadı. Fidanlar küçücük ağaçlar olmaya başladı. Toprağı ıslah ettik. Bu yıl üçüncü senemizi tamamladık. Geçen yıl ikinci yılın bitimi olmasına rağmen 85 ton elma aldım. Bu elmaları yurt içinde sattım. Bu yıl üç çeşit elmanın yalnızca bir çeşidinden 85 ton hasat elde ettik. Bu yıl toplamda 110 ton üretim bekliyorum" dedi.

'HATA' DENİLEN YATIRIM BİRÇOK KİŞİYE MODEL OLDU

Sema Karaoğlu, hiçbir bilgisi olmadığı bir alanda yatırım yapmasının ardından çok sayıda sıkıntıyla karşı karşıya kaldı. İlk önce planladığı araziden daha büyük bir arazi satın aldı. Daha sonra ise ziraat mühendisi olduğunu düşündüğü danışmanının aslında bu işle hiçbir ilgisinin olmadığını öğrendi. Araziyi gören birçok yakını ona böyle bir yatırım yaparak büyük bir hataya imza attığını söyledi. Karaoğlu ise yılmadı, inat etti ve çorak denilen arazide üretim gerçekleşti. Onun bu başarısı zamanla etrafındaki insanlara da ilham kaynağı oldu.
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
18.11.2013
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: Toprak, tarım, kadın doktor, çiftçi, kadın çiftçi, Sema Karaoğlu
Link: Toprağa hayat veren kadın doktor




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız