Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 26 Nisan 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  HABERLER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler
 


"DAP illerinde yeni bir proje olarak ticari melezleme planlıyoruz"

GAP Bölgesi'nde sulamanın artmasının büyükbaş hayvancılığı olumlu etkileyeceğini kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, DAP illerinde yeni bir proje olarak ticari melezleme planladıklarını söyledi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'nin mera varlığının yaklaşık yarısının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunduğunu belirterek, şu anda bölgede 9 milyon adet olan koyun varlığının çözüm sürecinin kalıcı bir barışa dönüştürülmesiyle birlikte 18 milyona çıkacağını açıkladı. GAP Bölgesi'nde sulamanın artmasıyla birlikte büyükbaş hayvancılığında olumlu etkileneceğini kaydeden Eker, Doğu Anadolu Projesi (DAP) illerinde yeni bir proje olarak ticari melezleme planladıklarını belirtti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya'nın sorularını yanıtladı:

Tarım desteklemelerinde son durum nedir?

Tarım desteklemeler kapsamında fındık ve çayda 940 milyon lira olmak üzere diğer desteklemelerle birlikte toplam 1 milyar 231 milyon lira mart ayı sonuna kadar ödenmiş olacak. Ocak ve şubat aylarında 2 milyar 440 milyon lira ödendi. Mart ayı sonu itibariyle yapılan toplam ödeme 3 milyar 700 milyon lira olacak. İlk üç ayda toplam desteklerin yüzde 38'i ödenmiş olacak. Yıl sonu itibariyle 9.7 milyar lira destekleme ödemesi yapılacak. Destekleme programı bu yıl planlandığı şekilde devam ediyor.

Mart ayında TOBB'da yapılan sektör toplantısında canlı hayvan ithalatı yapılması istendi. Yeni bir ithalat planlıyor musunuz?

Biz öncelikle ihtiyaç olup olmadığına bakıyoruz. Türkiye'nin 2013 yılı sonu itibariyle canlı hayvan varlığı 14 milyonun üzerinde. Büyükbaş hayvan varlığı 2002 yılında 9.8 milyondu. 2002 yılına göre yüzde 40 civarında bir artış var. 9.8 milyon adetten 14.2 milyon adete gelmiş. Burada esas dikkat çeken husus; 2002'de 9.8 milyon olan hayvan varlığının yüzde 19'u kültür ırkıydı, 2013 yılı sonu itibariyle 14.2 milyon hayvan varlığının yüzde 41'i kültür ırkı.
 
2002'de 1 milyon 700 bin olan kültür ırkı sayısı 6.5 milyon civarına ulaşmış. Ortalama karkas 130 kilo iken şu anda 180 ile 200 kilo arasında. Toplam kırmızı et üretimi 1 milyon ton civarında. Küçük baş hayvanda da önemli bir artış var. 2002'de küçük baş hayvan sayısı 31.7 milyondu şu anda yaklaşık 39 milyon. Dolayısıyla küçük baş hayvandan aldığımız et miktarında da önemli bir artış var.

Küçükbaş hayvancılığı ilk defa biz 2006 yılında destekleme kapsamına aldık, o güne kadar hiç desteklenmemişti. Küçükbaş hayvan sayısı sürekli düşerken, yükselişe geçti. Önümüzdeki yıllar çok daha iyi olacak. Çünkü yeni uygulamalar getirdik ve getiriyoruz.

Uygulamaya koyacağınız yeni projeler nelerdir?

Türkiye'nin mera varlığının yaklaşık yarısı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki 15 vilayette. Oradaki koyun varlığı şu anda 9 milyon eğer çözüm sürecini kalıcı bir barışa dönüştürürsek bu rakam çok rahat 18 milyona çıkar. Büyükbaş hayvancılıkta da GAP Bölgesi'nde sulamanın artması etkili olacak. DAP illerinde yeni bir proje olarak ticari melezleme planlıyoruz. Kırmızı ette, Türkiye'nin batısı daha profesyonel işletmelerle üretim yapıyor.

Sağladığımız destek ve teşvikler, yeni üretim sistemleri, bilgi ve teknolojinin daha etkin kullanılmasıyla, Türkiye'nin Doğu Anadolu dışındaki bölgeleri hızla gelişti ve büyüdü. Ama Doğu Anadolu Bölgesi'nde üretim maliyetleri nispeten daha düşük fakat ırk dönüşümü batıdaki gibi değil. Melez ve yerli sütçü ırklar doğuda. Batılı besici gidiyor Doğu'dan bu besi materyalini alıp, İç Batı Anadolu, Orta Anadolu, Ege, Akdeniz ve Marmara'ya getirip buralarda besliyor.

Bunu yerli ve sütçü ırkların melezi olan hayvanlarla yapıyor yani verimi düşük olan hayvanlarla yapıyor. Sütçü ırkların et randımanı yüzde 50, etçi ırkların et randımanı yüzde 60-65, hayvan başına en az yüzde 15 fark var.

Türkiye artık öyle bir noktaya geldi ki etini etçi ırklardan, sütünü sütçü ırklardan almalı. Gelişmiş bir ülke olmalı. Türkiye'de etçi ırk yok, ne yapacaksın mecburen dışarıdan getireceksin. Tıpkı sütçü ırkları dışarıdan getirdiğin gibi. İlk sütçü ırkları Türkiye 1925'te getirdi. Cumhuriyetten iki sene sonra, Atatürk'ün sağlığında çünkü yoktu. Ben bunu getirelim dediğimde hükümet aleyhine popülist bir şekilde kullandılar ‘angus getirdiler' diye karşı çıktılar. Ancak randımanı da gördüler yani şöyle düşünün 400 kilo canlı ağırlığı olan bir etçi ırktan 270 kg et alırsın yerli olursa 200 kilo et alırsın.

Et kalitesi de aynı değil. Etçi ırkın kemik oranı yüzde 15-16, diğerinin kemik oranı yüzde 20. Karkasın da kalitesi kemik oranı. et, yağ oranı farklı. Biz bu dönüşümü Türkiye'de mevcut geleneksel üretim yapısını modernize ederek, ıslah ederek sağlayacağız, öbür taraftan da piyasanın taleplerini karşılayacağız.

Doğu Anadolu'da yürüttüğünüz projenin detayları nelerdir?

Doğu'da insanlar merada hayvan besliyor ama besledikleri hayvanın verimi düşük o halde bunları etçi ırklarla melezleyelim dedik. Etçi ırklarla yaptığımız melezleme sonucu elde edeceğimiz birinci jenerasyonda yüzde 25-30 kalitesi artar, ikinci jenerasyonda yüzde 65'i bulur... Şimdi Doğu Anadolu'da böyle bir proje uyguluyoruz. Bu çok önemli bir proje, destek uygulaması getiriyoruz. Bu şekilde doğacak yavru et kalitesi, yüzde 30 oranında artmış olarak doğacak. Bu tür projelerde mesela koyunculukta en önemli sorunlardan bir tanesi çoban bulamıyor. Biz kurslar düzenledik ismini değiştirdik sürü yöneticisi yaptık, 120 saat ders veriyoruz. Adeta bir kahya gibi beslenmesinden, bakımından, doğumdan, sevk idaresinden sorumlu oluyor. Biz zaten bu işi bir şekilde yapmakta olanlara bir de formel eğitim kazandırdık, sertifika verdik. 250 başlık sürüsü olup da çoban istihdam edecek olanlara destek veriyoruz, verdiğimiz sertifika da bir işe yarıyor.

Aspir üretimi konusunda çalışmalarınız var. Enerji Bakanlığı ile bir protokol imzaladınız, üretim hangi aşamada?

Aspir çok önemli ve yeni bir ürün, verimliliği de çok yüksek. Biz bunun için Enerji Bakanlığı ile bir protokol yaptık. Türkiye çok eskiden beri yağlık tohumları artan ihtiyacı doğrultusunda ithal ediyor. Bu ürünlerde ihtiyacı karşılamak için ya ithalat yapacaksınız ya da sulanabilir araziyi artıracaksınız. Anadolu'da aspir diye bir bitki var, ayçiçeği gibi yüzde 35 yağ ihtiva ediyor. Kuraklığa son derece dayanıklı. Hiç ekilmiyordu, tohumunu geliştirdik bu sene ekim yapılan alan 100 bin hektarı buldu. Tohum ekme makinesine de yüzde 50 hibe destek verdik. Hiçbir masrafı yok, tarla bir sene boş kalacağına aspir bitkisi ekilebilir, hektara 1.2 -1.3 ton yağlı tohumluk bitki alıyorsun, içinde yüzde 35 yağ var. Çiftçi ekersem kime satarım endişesi taşıyordu, Enerji Bakanlığı ile bir protokol imzaladık, artık sözleşmeli üretim yapılabiliyor. Türkiye'de 4.5-5 milyon hektar alan nadasa bırakılıyor. 1 milyon hektarına nadas yapmayıp aspir ekersek 1 milyon hektardan 1 milyon 200 -300 bin ton aspir elde edersin, bunun yağ karşılığı da yüzde 35. Nereden baksanız 400 bin ton eder. Türkiye'nin ham yağ ithalatını neredeyse yarı yarıya düşürür. 3 çeşit aspir geliştirdik. Bakanlıklar arasında imzalanan anlaşma sonrası arkadaşlarımız Orta Anadolu'da seferber ettim, gidip il il anlatıyorlar. Alım problemi de yok sözleme yapın üretin şeklinde anlatacaklar.

Kuraklık riski devam ediyor mu?

Son haftalardaki yağışlar önemli ölçüde endişelerimizi giderdi, tarımsal kuraklık tehlikesi önemli ölçüde atlatıldı. Bu yıl için bazı bölgelerde kuraklık endişesi vardı. Güneydoğu'da, Marmara'da, Trakya'da bir sıkıntı yoktu. İç Anadolu'nun batı kısmı da, Akdeniz'in bazı bölgelerinde bir miktar sıkıntı vardı. Son yağışlarla bu sıkıntı izole edildi.
 
Seçimler bitti, gündem ekonomi… Tarımda önceliğimiz dışa bağımlılığı önlemek olmalı

Ferit B.Parlak

Beklenti ile beklemeyi karıştırdığımız günler, yerel seçimlerin tamamlanmasıyla dün bitmiştir umarım. Artık beklemenin anlamı yok. Örneğin tarım… Hayvancılıkta, yemde, hububatta, yağda kısacası tarımın birçok alanında dışa bağımlıyız. Bunun önlenebilmesi için adım atmalıyız. Önceki gün gerçekleştirdiğimiz sohbet sırasında Bakan Eker'in kurduğu, "Çözüm sürecini kalıcı barışa dönüştürürsek bölgedeki küçükbaş hayvan varlığı 18 milyona çıkar", "DAP illerinde yeni bir proje olarak ticari melezleme planlıyoruz", "2 milyon hektar aspir ekimiyle ham yağ ithalatını sıfırlayabiliriz" şeklindeki cümleler, yerel seçimler sonrasında atılacak adımların ve önceliklerin adresini gösteriyor.
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
31.03.2014
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: tarım, Mehdi Eker, DAP illerinde, yeni bir proje olarak, ticari melezleme planlıyoruz, proje, DAP
Link: 'DAP illerinde yeni bir proje olarak ticari melezleme planlıyoruz'




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız