Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 29 Mart 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Mersin Valisi Sayın Hüseyin AKSOY'un 11/01/2010 tarihli "Mersin Tarım-Gıda Teknoparkı Kuruluş Çalışmaları" konulu yazısı ile Çukurova Üniversitesinden bilgi istenmektedir. 

Mersin ilinde kurulması planlanan ve ön çalışması yapılan teknoparkın "tarım-gıda konusunda hangi araştırma ve geliştirme konu başlıklarında hangi teknik (laboratuarlar, araştırmanın yapılması için gerekli tarım arazi alanı, gerekiyorsa teknolojik sera gibi diğer alt yapı) ve teknolojik alt yapı imkânları ile hizmet verebileceğinin tanımlanması gerekmektedir" deniliyor.
Yazıda "Kurucu heyet toplantısında alınan karar gereği, Mersin İl Özel İdaresi, Çukurova Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Tarsus Toprak ve Su Araştırmaları Enstitüsü, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Sanayi ve Ticaret Bakanlığımıza başvuru için gerekli yapılabilirlik raporu hazırlanmaktadır. Rapor kapsamında Kurucu heyet üyesi bulunduğunuz Mersin Tarım-Gıda Teknoparkı hususundaki destek ve önerileriniz Çukurova Bölgemizdeki tek Ziraat Fakültesini bünyenizde bulundurmanız sebebiyle büyük önem taşımaktadır" ifadesi ile üniversitemizden yardım isteniyor.


 Yazı açık olarak değişik görüşlerin derlenebilmesi amacıyla fakülte ve bölümlerimizdeki araştırmacılar ve akademisyenlerin katılımı ile bir toplantı düzenlenmesini istiyor. Yaklaşım kendi içinde Mersin İli ve Mersin Üniversitesi açısından doğru, ancak Üniversitemizde de bitmek üzere olan bir Teknopark çalışması bulunmaktadır.
Çukurova Bölgesinin tarım ve tarıma dayalı sanayinin gelişmesi ekseninde Tarım-Gıda Teknoparkı için proje yapabilecek biricik unsur Ç.Ü. Ziraat Fakültesinin bu projeye destek vermesi önemli, fakültenin görüşünün alınması önemli, ancak tekrar sorulan soru Çukurova Teknoparkı konusunda ne düşünüyoruz?


Talep yazısında Mersin Teknoparkı kendi hedefini çizmiş ve ne yapacağını kurgulamıştır. Bu yolda gerekli gördüğü kuruluşlar ile işbirliği yapmak istemektedir. Burada asıl sorun biz ne arıyoruz? Adana kenti olarak, Üniversite olarak uzun ve kısa vadeli planlarımız nedir? İleri veya geri nereye doğru yol alıyoruz?
Burada elbette bilgi ve teknoloji üretimi önemli ancak Teknoparklar böyle bir amaca yönelik mi planlanıyor? Üniversite ve kamu kuruluşları kenti kadro ve birikimlerini, kendi tüzel kişilikleri altında, toplum ve uygarlık adına bir kamu hizmeti olarak sürdüremez mi? Şirketleşmeden mi geçiyor bunun yolu? Nasıl? Yani önce TEKNOPARK nedir? Mevcut gelinen nokta nedir? Ne tür getiri ve götürüleri bulunuyor? Bu üretim farklı şekillerde sürdürülebilir mi?

Dünyada Teknoloji Konusunda Ne Tür Gelişmeler Yaşanıyor
2000'li yılların ilk 10 yılını geride bıraktığımız teknoloji, iletişim ve enerji ağırlıklı günümüzde rekabetten bir an bile kopmak artık yakalanamaz sonuçlar doğurmaktadır. Yeni bir çağa girmiş bulunuyoruz. Dünyanın önemli kırılma noktalarından biri olan teknoloji ve iletişim çağına girilen bu yıllarda teknolojiden kopmamak önemli.
Günümüz teknoloji alanlarının başında biyoteknoloji ve bugünlerde de nanoteknoloji ürünleri yaşamın her alanına yayılmış durumdadır. Ülkemizde biyoteknoloji alanında yeterli olmamakla beraber belirli sayıda yetişmiş elemanı var ancak nanoteknoloji konusunda çok sınırlı sayıda bilim insanı ve araştırmacı bulunmaktadır. Ülkemizde sınırlı sayıda biyoteknoloji ve nanoteknoloji şirketi bulunmaktadır.


TÜBİTAK, ODTÜ, ITÜ, Bilkent, Ege, Sabancı ve diğer üniversitelerde belirli bilim insanları biyo ve nanoteknoloji çalışmaları yürütüyorlar. Basından öğrendiğimize göre Sabancı Üniversitesi'nin Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile birlikte 50 milyon liralık kuruluş yatırımıyla hayata geçireceği Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi SUNUM'un Sabancı Kampusunda laboratuar kurmuşlar. SUNUM dünyadan kopmamak için uğraşırken biz halen bölümlerin en küçük ihtiyaçlarını karşılamak için bin bir yol aramaktayız.
Ülkemizde nanotoknolji alanında devlet destekli yatırımların yapılması önemli. Ancak ne yazık ki biz halen bu alanda gerekli desteği göremedik.
Nanoteknolojinin bugün dünya pazar büyüklüğündeki payının 2,5 milyar Euro olduğu belirtiliyor. Türkiye'nin bu alanda kopmaması gerekiyor. Dünyadaki gelişmelerden kopmamak için temel bir bilim politikasının olması gerekir. Şu ana kadar, benim görebildiğim kadarı ile, belirli üniversitelerimizde bilim insanlarının bireysel talepleri dışında üniversitelerin bu konularda temel bir misyonu ve stratejisi bulunmuyor. Vakıf üniversiteleri statüleri gereği yukarıdan aşağı karar alındığı için hedef koyabilirler. Sabancı Üniversitesi gibi bir üniversite doğrudan ülkemizin en büyük holdinglerden birinin bir kuruluşu olarak şirketlerinin işi gereği olarak böyle bir alana yönelmemesi yanlış olur. Ancak kamu üniversitelerinde bireysel ve kişilere bağlı plan programsızlık bulunuyor


Nanoteknoloji bugün yaşamın her alanına girmiş olup ülkemizde bu alanda çalışma yapılması önemli. Çağımızda artan çevre sorunları yeni talepler ve sağlık sorunları hep yeni teknoloji kullanımını gerektiriyor. Üniversitemizin bu alanlarda bir politika geliştirmesi daha da önemli. Bu konuda bina ve fiziki mekândan çok dünya çapında bilgisi ve birikimi olan insanların varlığı daha da önemlidir.
Sonuçta önemli olan bilgi üretimidir, buluşlardır, keşiflerdir, bunların yaşama geçirilmesidir. Bunun tek yolu da teknoparklar değil. Ancak teknoparklar da sistemi dejenere etmeden sürdürebilir mi, bunu da değerlendirmek gerekir.

Çukurova Teknoparkı Ne Tür Alanlara Yönelecek
Üniversitemiz yerleşkesinde bitmek üzere olan teknoparkın olması önemli; gönül isterdi ki çok önceden bitseydi ve projelerini hayata geçirilmiş olsun.  Gönül ister ki Adana ilinin yetkilileri birlikte kentin sahip olduğu potansiyele uygun atılımlar yapsınlar. Üniversitemizdeki teknoparkı zamanında bitirsinler. Adana'da bilim ve teknoloji, sanayi ile bütünleşsin ve Adana'ya canlılık gelsin. Hele bir tarımcı olarak geleceğe yönelik ne tür projelerin düşünüldüğünü konuşmak ve bu düşüncelerin hayata geçirilmesini Çukurova üniversitesinde yeşertmek benim için daha anlamlı olacaktır. Ancak Mersin de bizim şehrimiz ve kentler ve üniversiteler arasında işbirliğinin gelişmesi olumlu bir durumdur. Ancak Çukurova'nın önemli liman kenti Mersin ilinin teklifi kentler ve üniversiteler arası işbirliği açısından önemli. Bu aşamadan sonra yapılacak olan iki kentin güç birliği ve geleceğe yönelmesidir.

Mersin'in Öncülüğü ve Kentler Arası İşbirliğinin Önemi
Uzun zamandır kamuoyunda Adana kentinin durağanlaştığı, nüfusu, geçmişten gelen tarıma dayalı sanayileşmesi, borsası ve ticareti ile bölgesel bir güç olarak ağırlığını hissettiren kent bugünlerde beklenenin çok gerisinde olduğu biliniyor. Yapılan sınırlı analizlerin başında kentin temelde nitelikli göç verdiği ve niteliksiz göç aldığı belirtiliyor.
Ancak son 30 yıldır Adana'daki yaşamımda edindiğim izlenim, göç olgusunun ötesinde kentin sahiplenmesi ve koordineli bir şekilde kent kültürüne sahip bir girişimcilik eksikliği görülmektedir. Görebildiğim kadarıyla kenti ileriye taşıyacak mekanizmaların olmadığı, olanların ise istenilen düzeyde fonksiyonelleştiremediği yönündedir. Adana'daki sivil toplum örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinin istenilen düzeyde Adana'nın sorunlarını tartışamamasıdır. Bir diğer konu da Adana üniversite kent ve diğer toplum kuruluşları arasında bir ağın ve iletişimin olmaması. Kentin bu bağlamda üniversiteden beklentisi sık sık bizlere iletilmektedir. Ancak kent (yerel ve mülki idareler de) üstüne düşeni yapmamakta, her defasında üniversiteden ne alabiliriz peşindedirler. Başta üniversite arazileri olmak üniversiteden isteneler üniversite kamuoyunda rahatsızlık yaratmaktadır.
Bunun aksine Mersin kenti jeopolitik konumu, limanı, serbest bölge yapısı yanında üniversitenin hızla gelişmesi ile beraberinde bir canlılık yaratmıştır. Mersin'deki sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerinin dinamik yapısı değişik aktiviteler ile kendisini hissettiriyor. Mersin Üniversitesi sonradan kurulmasına karşın, birçok konuda  daha dinamik bir yapıya sahip bulunuyor. Bu bağlamda Mersin İlinin Tarım-Gıda Teknopark Projesi girişimine kentin il yöneticileri, milletvekilleri, belediyesi, üniversitesi, iş çevreleri ve sivil toplum örgütleri ile bir bütün olarak sahiplenmesi kıskanılacak niteliktedir.

Sorgulanması Gereken Nokta: Şirketleşme ve Piyasalaşma Mı Yoksa Bilgi ve Teknoloji Üretimi Mi?
Mersin ili Tarım-Gıda Teknoparkı girişiminin üniversitemizde destek istemesi önemli ancak daha da önemlisi gerek üniversitemizin, gerekse Türkiye'nin teknoparklar konusunda amaç ve hedeflerini, gerçekçi ve uzun erimli politikalarını oluşturabilmesidir. Eğer, bedava kamu kaynağı kullanmak, teknoparkları üniversitelerin şirketleştirilmesinin ve özelleştirilmesinin bir aracı olarak kullanmak, basit bir arsa değeri ve insan kullanmanın ötesinde değerler oluşturulamayacaksa, teknoparklar da, akademinin dejenerasyonunun ötesine geçemeyecektir. Dejenerasyonun yol açmamak ve bilim insanlarını küçük şeylere harcatmamak için üniversite sanayi arasındaki işbirliğinde teknoparkların oynayacağı rolü iyi belirlemek gerekir.

Her ile Bir Teknopark Yerine Bölgesel Güçbirliği Yapılmış Bir Teknopark Yarlı Olacaktır.
Bölgede her üniversitenin birer teknoparkının olması beraberinde iş bulma sorunu da doğuracak ve teknopark mezarlığı ve enflasyonu yaşanabilir. Kentler ve üniversiteler olarak teknopark için temel felsefemizi netleştirip uzun erimli olarak ne yapacağımızı hedeflememiz gerekir. Yoksa küçük teknoparklar ile bölge sanayinse katkı yerine olumsuz etkide yaratabilir kaygısı taşıyorum.
Önerim ileride bölgedeki Adana, Mersin, Gaziantep, Antakya, Kahramanmaraş teknoparkların her birinin kendi başına küçük, cılız ve işlevsiz kalmasına meydan vermeden güçlerin bileştirilmesi ve bir tek güçlü teknoparkın yaratılmasıdır. Bu bağlamda Mersin Teknoparkı ile Çukurova üniversitesi arasındaki ilişki geleceğe yönelik önemli bir adım.
Bölgemize, illerimize ve üniversitelerimize yaralı olması dileği ile konuyu her boyutu ile tartışalım derim. Üniversitelere irdelemek, sorgulamak ve tartışmak yakışır.

 

Prof. Dr. İbrahim Ortas

Ekleme Tarihi
12.01.2010
Ekleyen Kişi
İbrahim Ortaş


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI