Bu hafta gurme girişimcileri ilgilendiren bir öneriden bahsedeceğim. Ama önce bir realiteyi dikkatinize sunayım: Kişi başına 6 kiloyu geçmeyen makarna tüketimimiz bir türlü artmıyor.
Hatta bir miktar düşüş de var. Oysa makarnanın anavatanı İtalya'da 30 kilo sınırı aşıldı. İtalyanlar geçen yıl kişi başına 33 kilo makarna tüketmiş. Arjantin, Şili, Peru, Venezüella hatta Kanada'yı saymıyorum, ‘durum buğdayı'nın anavatanı Türkiye'yi çoktan sollamış vaziyetteler. Amerika bile bu yıl 15 kiloyu aştı, 20 kiloya koşuyor. Yanı başımızdaki Yunanistan şimdiden bizim iki katımıza ulaşmış. Rusya, Tunus, İsviçre, İsveç, Macaristan, Almanya, Portekiz, Fransa bizden ileride. Biz kırık plak gibi 6 kiloda takılıp kalmışız. Makarna tüketimi neden artmıyor? Türk tüketicisi makarnayı seviyor ama yemesini bilmiyor. En basit realite şu: Mantının anavatanında kuru makarnayı market raflarından alıp haşlamakla yetiniyoruz. Yenilik ve lezzet adına bir değişim yok. Ne özgün restoranlar ne de makarnanın ruhunu oluşturan geleneksel imalat tekniği var. Çok şişmanlattığına ilişkin yanlış yargılar da cabası. Makarna tüketimi aslında tıpkı İtalya'da olduğu gibi bir kültür olayı. Ev kadını özendirilirse tüketim artacak. Tüketimin artırılmasına giden yol ise önce ‘pasta fresca' üretiminden geçiyor. ‘Pasta fresca' taze makarna demek. Amerika'da buna ‘fresh pasta' da diyorlar. Tüm dünyada ‘makarna kültürü' dediğimiz olay işte tam bu noktada başlamış. Bugün kimi ülkeler en başa dönüp taze makarnayı yeniden keşfediyor. Amerika da bunlardan biri. Amerika taze makarnaya yöneldi Şimdi fast-food cennetinde onlarca çeşit makarna spesiyalitesi var. Bu yeni trend gelişen yeni bir talebe de zemin hazırlamış. ‘Taze makarna' evlerde pratik şekilde yapılıyor ve yüksek besin değeriyle sofraya geliyor. Bu amaçla Amerika'da onlarca alet geliştirilmiş. Hepsi mutfak boyutunda ve oldukça kullanışlı. Yöntem bir anlamda bizim ‘erişte' ya da ‘mantı' dediğimiz çeşitlerin yapılış metoduna benziyor. Üstelik Amerikalılar makarna hamurunun kalori değerini kendileri ayarlıyor. Şimdi ‘light' cinsi de dahil, çok sayıda taze makarna karışımını (katkılı irmik paketlerini) süpermarketlerde bulmak mümkün. Örneğin ‘Wal-Mart'ta taze makarnanın nasıl yapılacağı gösteriliyor, ilginç aletler kimi zaman promosyon niyetine veriliyor. Ispanaklı, avokadolu, domatesli, yumurtalı hazır makarna karışımları anında ‘spaghetti' ya da ‘linguini'ye dönüşüyor. İşin arkasında Kanadalı durum buğdayı üreticileri var. Çünkü dünyanın en kaliteli makarnalık buğdayı Kanada'da yetişiyor. Bir anlamda hazır irmik karışımlarından yapılan taze makarnalar kuru makarna tüketimini de tetiklemiş. Fakat evde yapılan taze makarnada lezzet artıran glüten miktarını ayarlamak her zaman mümkün. Yüksek glüten şişmanlatmaz Bu yeni trendin öteki ucunda ise işlevsel imalat gereçlerini üreten Amerikalı girişimciler var. Hazır irmik karışımını taze makarnaya dönüştüren ev gereçleri şimdi çok moda. Fresh spagettilerle hazırlanan mönüye burada da İtalya'da olduğu gibi ‘primo piatto' (birinci tabak) deniyor. Amerikalılar arasında durum buğdayıyla yapılan taze makarnaların kilo yapmadığına ilişkin inanç şimdi çok daha yaygın. Tüketim ev pazarıyla sınırlı değil. Fresh makarnadan hazırlanan yemekler gurme restoranlarda düşük kalorili spesiyaliteler olarak sunuluyor. Tek tabakta birkaç mönüyü bir arada alan Amerikalılar fast-food alışkanlığına yeni bir boyut getirmiş. Peki, bu gelişmenin Türkiye ile ne ilgisi var? Bu ilginç trend bizim KOBİ'lerimiz için yeni bir girişim fırsatı olabilir. Örneğin hazır taze makarna karışımlarını glüten takviyeli irmiklerle market raflarına çıkarmak mümkün. Ayrıca ev ortamında kullanılabilecek pratik üretim gereçleri de hayli ilgi çekecektir. Ufak bir yatırımla ‘fresh pasta restoranları' da açılabilir. Kısacası bu işlerin tamamını tek bir marka altında toplamak, KOBİ'ler için risk puanı oldukça düşük bir girişim fırsatı olabilir. Böylece hem genel makarna tüketimi artar hem de bu işin gurme meraklılarına yeni bir yol açılmış olur.
Nur Demirok
http://www.referansgazetesi.com/ |