Tüm dünyada dondurulmuş gıda şirketlerinin yıldızı parlıyor. Yakın gelecekte dondurulmuş ürünlerde talep patlaması yaşanacak.
En başta da organik sebze ve meyvelerde. Dondurulmuş gıda sektörü önümüzdeki yirmi yıl içinde organik pazarın büyük oyuncusu olacak. Çünkü markalı ve sağlıklı üretim tüketici için en büyük güvence. Geçen hafta İngiltere'nin saygın kurumlarından ‘Soil Association' bir rapor yayımladı. Daha fazla üretim için bitkilerin genleriyle oynanması ileride büyük sorunlara yol açacak. Bunun ilk işaretleri 2006–2008 arasında görüldü. 14 ülkede gizli ya da aşikâr problemler ortaya çıktı. Örneğin yalnız fiyat artışları değil kalite bozulması nedeniyle Meksika'da tortilla, İtalya'da makarnanın geleceği enine boyuna tartışıldı. Organik ürün tüketimi artacak Şimdi insanları ve hayvanları beslemek için ekilmiş tarlalarda enerji amaçlı yetiştiricilik yapılıyor. Tahıl ürünleri adeta sentetik hale getiriliyor. Yakında başkalaşmış türlerle karşılaşmak pek de sürpriz olmayacak. Örneğin İngiltere'de Başbakan Gordon Brown bir ‘ufuk komitesi' kurarak şimdiden organik gıda için rezerv alanların tespitini istedi. İklim değişikliği, enerji kullanımındaki yanlış politikalar, insanın besin gereksinmesini tehdit ediyor. Tarımsal ilaç kullanımı ise felaketi körükleyen ciddi tehlikelerden biri. Avustralya, Kanada ve Afrika'da organik gıda için ayrılan özel alanlar var. Gelişmeler ulusal gıda güvenliği adına yapılıyor. Stratejik olarak meyve-sebze tüketiminin daha fazla organik olması amaçlanmış. Bu doğrultuda 2030 yılına kadar ciddi bir dönüşüm gerçekleşecek. İngiltere acil önlemler alırken dondurulmuş sebze-meyve sektörü de bu türden gelişmelere destek veriyor. Organik üretim yapan yetiştiriciler ileride daha çok dondurulmuş taze ürünlerin markalaşması yönünde hizmet verecek. Avustralya ve Hindistan'ın bazı yörelerinde dondurulmuş gıda için şimdiden büyük çapta organik meyve-sebze üretimi başladı. İklim ve verimlilik açısından dünyanın nispeten bakir topraklarından biri olan Anadolu Yarımadası ise bu konuda hayli şanslı. Gelişen nüfusa rağmen Türkiye'nin toprakları oldukça temiz. Yeterli teknoloji var GDO'lu tohumlar ve toprak kirlenmesi yeterince kontrol edilebilirse Türkiye, dondurulmuş gıdada dünyanın önemli ihracatçılarından biri olabilir. Bugüne kadar dondurulmuş gıdaya yapılan endüstriyel yatırımlar küçümsenmeyecek ölçüde. Türk ürünlerinin dünya çapında organik marka olması ilgililerin bu konudaki duyarlılığına bağlı... Yaklaşık kırk yıl önce ilk tesisin kurulduğu ülkemizde dondurulmuş gıda sektörü ağırlıklı olarak organik üretime kayabilir. Taze ürünler dünyada büyük ölçüde ‘Individually Quick Freezing' (IQF) yöntemiyle donduruluyor. Bizdeki mevcut tesislerin büyük bölümü bu teknolojiye uygun. Yabancı ortaklı tesislerin sektörde bulunması ise organik üreticileri için bir şans. Ülkemizde tedarik sistemi sözleşmeli üretime doğru kayış gösteriyor. Sözleşme yapılan çiftçiler organik tarım konusunda eğitilirse Çin'den sonra ikinci sıraya yerleşmek mümkün. Organik pazarında en büyük alıcılar Japonya, Amerika ve AB ülkeleri. Halen 200 bin tona yakın taze ürün donduruluyor. Bunun en az dörtte birinin organik hale dönüşmesi hem kapasite kullanımını artıracak hem de Türkiye'nin organik ürünlerde söz sahibi olmasını sağlayacak. Gözlemcilere göre başta GAP Bölgesi olmak üzere İç Anadolu ve Toros Dağları'nın bakir topraklarında yetiştirilecek sertifikalı ürünler için pazar hazır. Çilek gibi çabuk bozulan meyveler dünyada çok fazla talep ediliyor. Örneğin bugün ilkel şekilde yapılan çilek üretimi organik hale getirilebilirse dünya organik çilek talebinin önemli bölümü Türkiye'den karşılanabilir. Şu anda iklimi hiç de uygun olmayan kuzeydeki Baltık ülkeleri bizden 5 kat daha fazla çilek üretiyor. Üstelik bunun önemli bölümü organik. Kısacası dünyada dondurulmuş sebze ve meyve pazarı kısa zamanda organik nitelikli ürünlere kayacak. Çünkü organik standart söz konusu olduğunda dondurulmuş ürün tüketici için tam güvence demek.
Nur Demirok
http://www.referansgazetesi.com/ |