Ekolojik pazarlarda satılan ürünlerle ilgili şüpheler ne kadar yerinde? Buğday Derneği'ni uzmanları anlatıyor...
Buğday Derneği, %100 Ekolojik Pazarlar Koordinatörü Batur Şehirlioğlu "Ekolojik ürünler gerçekten ekolojik mi?" sorusunun yanıtını şöyle veriyor; "Ekolojik (organik, bio) tarım, en basit tabiriyle, üretiminde, işlenmesinde ve paketlenmesinde insan ve çevre sağlığına zararlı kimyasallar kullanılmayan üretim şeklidir. Türkiye’de ekolojik tarım sektörüne yönelik uygulamalar ve kurallar, 5262 numaralı 'Organik Tarım Kanunu' ve 'Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik' ile belirlenmiştir. Ülkemizde organik tarım yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler bu kanun hükümlerine uymak zorundadır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş Türkiye’deki 17 yetkili kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, çiftliklerde haberli ve habersiz denetimler, laboratuar analizleri yaparak ekolojik ürünlerde insan sağlığına zararlı kimyasallar kullanılmadığından emin olduktan sonra ekolojik ürün sertifikasını verir. Her üreticinin üretimine yönelik arazi, depo, ürün ve miktar (hasat ve stok ) verileri kayıt altında tutulmakta, her bir parti satış ayrıca belgelendirilerek tam bir izlenebilirlik sistemi uygulanmaktadır. Tüm ekolojik ürünlerin bu sıfat ile işlenmesi, taşınması, depolanması ve pazarlanabilmesi için süresi geçerli ekolojik sertifikasının bulunması gereklidir. Bunun dışında tüm işlenmiş ürünlerde ayrıca Tarım Bakanlığı üretim izni zorunluluğu da vardır.
Tamamen kâr amacı güderek, hiçbir dayanağı olmadan, tüm organik üreticileri hedef alan açıklamalarda bulunanlar, kanuna uygun ve kontrollü üretim yapan kuruluşları zan altında bırakıyor...
Her üretim ve hizmet sektöründe kötüye kullanmalar, hatalar, kusurlar, gözden kaçanlar olmuştur ve ne yazık ki olacaktır. Ama birkaç kişi veya kurum yüzünden koskaca bir sektörü hedef almak, bir çok insanın sağlıklı beslenmesinin güvencesi olan bu ürünlere yönelik güveni sarsmak sektöre ve dürüst üreticilere zarara verir. Üstelik gerçek ve sağlıklı gıdaya ulaşmak bu kadar zorken, piyasada pek çok ürünün nereden geldiği, içeriğindeki katkı maddeleri, GDO’lu olup olmadığı tartışılırken, tezgâhlar tonlarca zirai ilaç kullanılan ürünle doluyken; talep eden herkesi kapsayacak bir alternatif sunmadan ekositeme, toprak, su ve canlı sağlığına verilen desteği, insanlarda haksız yere bir şüphe yaratarak engellemek, doğa dostu üretim ve kullanım yolunda verilen çabalara zarar verir. Bu çabalar sadece bugünler ve sadece kendi sağlığımız için değildir. Ekolojik tarım sektörünün gelişimi ve yaygınlaşması gelecek kuşaklara da yaşanabilir bir dünya, ekosistem, toprak ve su kaynağı bırakmak anlamına gelir. Gerçek belge ve bilgilere dayanarak bugün yapacağımız tercihler gelecek nesillerin yani torunlarımızın hayatı demektir. Bunu lütfen unutmayalım.
Buğday Derneği olarak Türkiye’de doğa dostu üretim ve kullanım yöntemlerinin yaygınlaşması yolunda çaba gösterirken, ekolojik yaşamın ve buna paralel olarak ekolojik tarımın yaygınlaşması ve doğa dostu tarım yapan çiftçinin pazar bulması için çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak dedikodularla değil, objektif araştırmalar ve belgelerle iş yapıyoruz."