Neredeyse üstüne para verecekler! Ahmet Yazıcıoğlu
Hafta sonu gazetelerinde market ilanlarına bakarken, en büyük marketler zincirinden birinin ilanında donup kaldım. Tam bir kilo kokteyl sosis 2 lira 99 kuruş! Sosisi imal eden firmanın, başbayisinin, bayisinin ve marketin karı da bu rakamın içinde. İyi de modern ambalajlı bu sosisin maliyeti ne? Aman yarabbi, aynı marketin bir başka sayfadaki ilanında ise yine özel ambalajlı 400 gramlık köfte reklamı var. 2+1 alımlarda adeti 3 lira 99 kuruşa geliyor! 11 lira 97 kuruş verdin mi, al sana pişirilmiş tam 1 kilo 200 gram köfte. Bir başka gazetede ise 200'er gramlık Urfa ve Adana kebap çeşitleri yalnızca bir liraya. 10 lira karşılığında tam iki kilo köfte! Mide bulandıran bu örnekleri çoğaltmak istemiyorum. Suç yalnızca o ürünleri imal edenlerde değil, utanmadan satan marketlerde. Baktığını görmeyen ve kontrol yapmayan koskoca bakanlıklarda. Ama daha da önemlisi ne idüğü belirsiz o ürünleri alan insanlarda.
Kendinize "Hiçbir liraya 200 gram kebap, nasıl olur?" diye sordunuz mu? Kilosu 2 lira 99 kuruşa kokteyl sosis olur mu? Fiyatları ambalajlarını karşılamaz. Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği Başkanı Mustafa Göktaş, piyasayı at, eşek, domuz, hatta kedi, köpek etlerinden yapılan ürünlerin sardığını söylüyor, "Bir liraya kebap ya da döner işte böyle olur" diye de ekliyor.
Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu Trakya Sorumlusu Gıda Mühendisi Selim Sücüllü ise, tavuk ürünü diye satılan pek çok ürünün bakteri yuvası olduğuna dikkat çekiyor. - Tavuk kemikleri, tavuğun derileri ve iç organlarıyla birlikte çekilirken, içine tavuğun kanı da karıştırılıyor. Atık parçalar çekilmeden önce bakterilere karşı amonyak ve türevleriyle yıkandığı için de bu kıymadan yapılan ürünler, karaciğeri perişan ediyor! Sözün bittiği yerdeyiz.
Yapmayın, günahtır İnsanlara haksız yere yargısız infaz yapmak, linç etmeye kalkmak, toplumu "bizden" ve "onlardan" diye saflara ayırmak, hiç yoktan günaha girmek ne yazık ki yaşam tarzımız haline geldi. Bir kişi ne kadar doğru şeyler söylerse söylesin, isterseniz konuşmasından üç-beş kelimeyi cımbızla çekip alır, onu perişan edebilirsiniz. Yaptığı sayısız olumlu hareketleri görmez, cellatların önüne atabilirsiniz. Şevval Sam'a yapılan da budur. Kızcağızın suçu Van 100. Yıl Üniversitesi'nde öğrencilere "Bu işi uzatmayın" anlamında "Başörtüsü benim için tekstil malzemesidir" demesi. İsteyen istediği kadar örtünsün, kime ne? Örten örter, örtmeyen örtmez. Hem linçe varan bu lüzumsuz alınganlık niye?
Şekil mi önemli, inanç mı, yoksa birbirimize duyduğumuz sevgi ve saygı mı? Sevgi bir anda nefrete dönebilir, saygısızlık saygının yerini alabilir mi? Başörtüsüzlük inanmamışlığın göstergesi olabilir mi? Evet, düz mantıkla başörtüsü tekstil ürünüdür. Otomotiv, elektronik ya da beyaz eşya ürünü değildir. Unutmayalım ki lüzumsuz alınganlıklar bizi yanlışa sürükler. Şevval Sam bu ülkenin sanatçısıdır. Annesi Leman Sam yılların sanatçısıdır. Şevval, okuduğu Karadeniz şarkı ve türkülerinden tutun, arabeske ve Türk Sanat Müziği'ne kadar her eserle sevilmiş, son derece şirin, dengeli bir kişidir. Bazı konserlerinin iptal edilmesi şık bir davranış değildir.
KILÇIK
İnsanların, dövüşmeden önce öğrenecekleri çok şey vardır. |