1990’lı yılların ortalarına doğru Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde Şölen Çikolata’nın fabrikasını ziyaret etmiştim.
Orta halli bir tesis ile karşılaştığımı hatırlıyorum. O günleri Şölen CEO’su Elif Çoban ile konuşurken “Nereden nereye geldik. Şimdi Gaziantep’te dört, İstanbul’da bir üretim tesisimiz var. AB ülkeleri, ABD, Orta Asya, Ortadoğu başta dünyada 100’den fazla ülkeye ihracat gerçekleş-tiriyoruz” diyor. 2011 yılında 420 milyon liralık ciro gerçekleştiren Şölen’in bu başarısının ardında kuşkusuz, teknoloji, marka ve Ar-Ge’ye yapmış olduğu yatırım var. Çoban “Sürekli arayış içersindeyiz. Ezber bozanın kazandığı bir dönemdeyiz” derken haklı. Nitekim, Şölen’in tasarım dünyasının ünlü isimlerinden Karim Rashid ile işbirliği çikolata sektöründe “ezber bozan” bir adım. Karim Rashid’i biz Türkiye’de önce, Gaye Çevikel’in Gaia&Gino markası için yaptığı tasarımlarla tanıdık. Rashid’in bu marka için tasarladığı Cali vazosu bugün Huber Köşkü’nde de kullanılıyor. Gaziantepli sanayici Elif Çoban’ı Karim Rashid ile tanıştıran başka bir Antepli Gaye Çevikel. Şölen önce Eternity, ardından Milango markaları için Rashid’in kapısını çalmış. Dünyanın ilk “tasarım çikolatası” ortaya çıkmış. Elif Çoban’ın tutkunu olduğu tangonun benzeri “milonga”dan esinlenerek çikolata markasına dönüştürdüğü Milango’nun tanıtım gecesinde Şölen Yönetim Kurulu üyesi Hazım Ellialtı ve Karim Rashid ile buluştuk. Rashid, tasarımı, elit zümrenin tekelinden çıkartarak sokaktaki adamla tanıştırmak, “tasarımı demokratikleştirme” çabalarından söz ederken, çikolatanın iyi bir araç olduğunu söylüyor. Milango’nun süper marketlerde satılmasını örnek gösteriyor. Gerçekten kaliteli bir çikolatayı dünyaca ünlü bir tasarımcının elinden çıkmış şekli ve kutusuyla uygun bir fiyata satın almak günümüzde mümkün. Ellialtı’nın söylediğine göre, Milango’nun satışları birkaç ay zarfında yüzde 75 artmış. Obje tasarımının yanı sıra son dönemlerde bina da tasarlamaya başlayan Rashid’e elinde olsaydı İstanbul’da öncelikle neyi değiştireceğini soruldu. Rashid belli ki bu konuda kafa patlatmış zira hiç duraksamadan diyor ki: “Önce trafiğe el atardım. Ardından İstanbul’a Bilbao’daki Guggenheim Müzesi gibi ikonik bir bina kondururdum. Bir de İstanbul’u, elektronik yok haritaları, tasarım sokak banklarıyla daha turist-sever bir şehre dönüştürürdüm”. Soru şu: Acaba bu mesajdan İstanbul adına bir ders çıkartan olur mu?
Sosyal işletmeciliği Akgül’den öğreneceğiz
MİKROKREDİ’nin mucidi Muhammed Yunus’un izinden giden Tisva ( Türkiye İsrafı Önleme Vakfı) Başkanı Profesör Aziz Akgül bizleri şimdi de “sosyal girimcilik” kavramına alıştıracak. Tisva’nın mütevelli heyetinde yer alan Okan Üniversitesi öğretim görevlisi Nurdan Tümbek Tekeoğlu ve Aziz Akgül ile geçenlerde bir öğle yemeğinde buluştuk. Akgül “Hastane, okul gibi şeylerin dışında bağışa kesinlikle karşıyım. Sosyal sorumluluk projeleri hem devletin, hem şirketlerin bütçelerini giderek zorluyor. Günümüzde sosyal sorunlara tek çare “sosyal işletmecilik” diyor. Sosyal sorumluluk, sosyal girişimcilik derken şimdi sosyal işletmecilik. Akgül bu kavramdan ne anlamamız gerektiğini şöyle anlatıyor: “Sosyal sorunlara çare amacıyla yatırımcı ortaya bir sermaye koyacak. İşletme kara geçtikten sonra sermayesini geri çekebilir ama bu işten kazanç sağlaması söz konusu değil”. Bu kavramın da mucidi olan Profesör Yunus “sosyal işletmeciliği” başarılı bir şekilde hayata geçirmiş. Yoksullara mikrokredi vermek için kurduğu Grameen Bankası’nın Danone yoğurtlarıyla birlikte kurduğu Grameen-Danone, Bangladeşli yoksul çocuklar için daha besleyici bir yoğurt üretiyor. Artık kâra geçmiş olduğu için bu işten hiç kazanç sağlamamış olan Danone koyduğu 3 milyon euroluk sermayeyi çekme noktasına gelmiş. Grameen Bankası’nın aynı şekilde Adidas ile ortak kurduğu bir işletmesi var. Ayağındaki ayakkabısı olmayan çocuklara 1-2 dolara ayakkabı üretiyor. Grameen-Adidas ortaklığınin iyi gittiğini belirten Akgül “Bunlar Türkiye’ye model olacak sosyal işletmecilik örnekleri” diyor. Akgül, Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun da desteğiyle şirketlerin kapılarını “sosyal işletmecilik” için çalmaya başlamış. Bilsar’ın patronu Selman Bilal böyle bir yatırama sıcak bakan isimlerden.
Grameen Bank’ın yerini 12,5 milyon dolarlık öz sermayesi olan Tisva alacak.