Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Aralık 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Gıda »  HABERLER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Gıda Güvenliği
 Tüketici Köşesi
 Un, Unlu Ürünler
 Makarna
 KuruTahıl,Bakliyat
 Yemeklik Yağlar
 Kırmızı Et, Ürünleri
 Fast Food
 Dondurma
 Beyaz Et, Ürünleri
 Yumurta, ürünleri
 Süt, Süt Ürünleri
 DondurulmuşGıda
 Sebze,Meyve
 Bal, Reçel
 Zeytin, Ürünleri
 Konserve,Turşular
 Hazır Yemek
 Kuru Yemiş,Çerez
 KurutulmuşGıda
 Organik Gıdalar
 Diyet Gıdalar
 Baharatlar
 Salça, Ketçap
 Tatlı, Şekerleme
 GDO Gıdalar
 Marketler, Haller
 Toptancı, Bakkal
 Restoranlar
 Diğer Gıdalar
 Ambalaj
 Seminer,Kongre
 


'Türk ürünleri kaliteli imajında olmalı'

Rusya'nın Türkiye'den meyve sebze, süt ve beyaz et talebinde büyük artış olacağını öngören Mehmet Reis'in önemli bir uyarısı var...

Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, AB ambargosu sonrası Rusya’nın özellikle meyve sebze, süt ürünleri ve beyaz ette Türkiye’den büyük talepte bulunacağını öngörüyor. Irak ve Suriye kaynaklı dış ticaret düşüşünün bu sayede biraz kapanacağını söyleyen Reis, “Büyük bir talep gelecek bu ürünlerde ama o talep karşılanırken kaliteli ürünler gönderilmeli ve Türk gıda ürünü kalitelidir imajı yaratılmalı. Bu, bir kerelik ürün vermek olarak kalmamalı. Bu fırsatı en kalıcı şekilde nasıl leyhimize çevirebiliriz bunu düşünmemiz lazım. Bizde maalesef böyle bir strateji uygulanmıyor ama bu değerlendirip kalıcı hale getirmemiz gereken bir fırsat” uyarısı yapıyor.

Reis Türkiye'nin tarımda geldiği noktadan hiç memnun değil. Sorun hep kısa vadeli stratejilerle hareket edilmesinden kaynaklanıyor. Türkiye bir zamanlar stratejik ürünlerde kendi kendine yeterken, mercimek ve buğdayı bile ithal etmek zorunda kalan bir ülke haline nasıl geldi? “1970’li yıllardan sonra çiftçimizi ithalatla terbiye etme anlayışı bizi bu noktaya getirdi” diyen Reis’e göre büyük şehirlerdeki trafik sorunun ardında dahi Türkiye’nin tarım ülkesi olmaktan uzaklaşması var. Çünkü para kazanamayan çiftçi toprağını terk ediyor, büyük şehirlere gelmek zorunda kalıyor.

Türkiye 1990 yılında 880 bin ton kırmızı mercimek üretip bunun 300 bin tonunu ihraç ederken, son 20 yılda ortalama 400 bin tonlara kadar gerilemiş üretim... Pamukta, buğdayda rakamlar hep üzüntü verici. Peki umut var mı? Reis, her ne kadar kuraklık olsa da, hala topraklarımızı erezyonla kaybetsek de Türkiye’nin yeterli elverişli tarım toprağına sahip olduğunu vurguluyor ve doğru bir koordinasyonla Türkiye’nin Avrupa’nın tahıl ambarı ve sebze meyve bahçesi olabileceğini vurguluyor.

Reis bu noktada doğru destekleme çalışmalarının öneminin altını çiziyor: “Net söylüyorum, her şeyi ben biliyorum dememek lazım. Tarladaki çiftçinin elini sıkacaksın, bu işle kim ilgileniyorsa çağırıp dinlemek, sonrasında doğru kordinasyonu sağlamak lazım. Destek çok önemli, devlet hangi ürüne destek verdiyse onda artış oldu. Yabancı ülke çiftçisine vereceğinize kendi çiftçinize destek vereceksiniz. Çiftçiyi toprakla barıştıracaksınız.” Kanada tohumu bizden aldı şimdi bize mercimek satıyor Bu yıl dünyayı kasıp kavuran kuraklık Türkiye’yi de esir aldı. “Sadece kuraklık mı, don hem dolu gibi olumsuz hava şartları ürünleri etkiledi” diyor Reis. Buğdayda 1-1.5 milyon ton eksiğin çıktığını ama bunun çok abartıldığını belirtiyor. “Yanlış rakamlarla spekülatif bir ortam yaratıldı, bir fiyat artıyorsa bunun neden arttığını çok iyi tespit etmek gerek” diyor.

Geçen yıl fiyatı yüzde 100’e yakın artan ürünler oldu, fasulye ve pirinç... “Fasulyede Çin’in az ekim yapması, Arjantin’de kuraklık, ABD’de rekolte düşüşü sonrası dünyada fiyatlar arttı. Bu paralelde Türkiye’de de artış oldu çünkü ürün ihraç edildi.” Bu gelişme sonrası fasulye ekimi artmış. Reis bu yıl fasülye fiyatlarının düşeceğini, daha ürün çıkmadan yüzde 20 düşüş olduğunu daha yüzde 10’luk düşüş daha olacağını söyledi.

Reis, “yetmiyor” denilen pirincin de geçen yıldan bu yıla devrettiğini vurgulayarak, “Türkiye’de çeltik üretenlerin fabrikaları var, fiyatı onlar belirliyor. Pirinçte fiyat bu yıl yüzde 30-40 düşecek” diyor. Peki fiyat artışı beklenebilecek ürün var mı? Evet, verimdeki düşüşle nohutta ve mercimekte fiyat artışı söz konusu olabilir. “Nohutta verim düştü. İri nohutları leblebiciler alıyor. İç tüketimde üretilen nohutun üçte biri leblebi olarak kullanılıyor. Ama dünya piyasalarında var ve ucuz. Stok yapılmaması gerekiyor. Yeşil mercimekte en büyük ihracatçıyken şimdi ithalatçıyız, kırmızı mercimekte de bazen ithalat yapmak zorundayız. Kanada ve Amerika tohumlarını bizden aldı, şimdi bize mercimek satıyorlar. Yeşil mercimek üretimimiz bu yıl ancak 4-5 ay yeter.”

Taşköprü sarımsağı için örnek olacak bir proje geliştirdi

Mehmet Reis 2000 yılında Taşköprü’ye ilk sarımsak fabrikasını kurmuş. Şimdi “Dünyaca ünlü ama bir tek biz biliyoruz” dediği Taşköprü sarımsağını tüm dünyaya tanıtmak için Metro mağazaları ile ortak bir proje yürütüyor. “Bu bir pilot çalışma” diyor Reis ve projeyi şöyle anlatıyor: “Taşköprü sarımsağının yerli tohumla üretilmesi için çiftçileri teşvik ediyoruz. Konvansiyonel üründen daha nitelikli ürüne gitmek zorunda Türkiye. Pazarlama çok önemli, ekolojik üründe global pazarda önemli bir avantaj yaşayabiliyorsun. 12 yıldır açık benim açtığım fabrika ve en az 6 yılı zarardır. Ama artık sarımsaklar nehre dökülmüyor. Tarlaya dökülen sarmısak parçaları eskiden tırnakla soyulurdu, biz şimdi hijyenik biçimde ezip pastırma sucuk üreticilerine satıyoruz. Biz şimdi Taşköprü’de çiftçilere ‘daha fazla ek, satılıyor’ diyor, üretimlerini teşvik ediyoruz. 40 kilometre uzağa diktim olmadı, allah o topraklara böyle bir özellik vermiş. Bu fırsatı kullanmalıyız, ziyan etmemeliyiz. Şimdi sarımsak aşırı fiyatlandığında, Çin gibi bir rakibimiz varken dünya piyasalarına satamıyorsunuz. Fiyat artmasın diye daha az üretmek bugünün dünyasında doğu değil, daha çok nitelikli ürün üretip tüm dünyaya satalım.”


Dede olunca ‘aburcubur’ hassasiyetim arttı
 
Reis, sosyal sorumluluk çalışmalarında sürdürülebilirliği sağlayan firmalardan biri. Yıllardır farklı alanlarda önemli sosyal sorumluluk çalışmalarına imza atan firma son yıllarda ise ‘aburcubura’ karşı resmen kampanya yürütüyor. “Çok tepki çektik ama devam edeceğiz” diyen Reis’in bu hassasiyetinde torunları da etkili olmuş. Reis Gıda yönetimindeki iki kızından iki torunu olan Mehmet Reis, “Sağlıklı beslenme çok önemli. Ben hep bakliyat yensin demiyorum ama çocuklarımızın aburcubur yiyerek obezite tehdidi ile karşı karşıya kalmasına karşı savaşmaya devam edeceğim” diyor.

Köpekbalıkları ile yüzmeyi öğrendim
 
“Ben Unkapanı piyasasında 1980’lerde bu işi köpekbalıkları ile yüzerek öğrendim. Benim babam balıkçı. 19 yaşında babamı kaybettim. İstanbul Üniversitesi’nde Hukuk fakultesini kazandım, okurken İstanbul’da pirinç ticareti yapan bir firmada çalışmaya, muhasebecilik yapmaya başladım. Aynı zamanda taksi durağında çalışıyordum. İşini sevip azla tamah edersen, çıtayı yüksek tutup en iyisi olmayı hedefl ersen başarılı olursun. İşin başında durmalısın, benim çalışanlarım izin yapar ben daha hala izin yapmadım. Onlarca muhasebe elemanım var ben hala kendi borç hesaplarımı kendim tutarım. Gelen her ürünü koklarım, pirinci dişime vururum. Her gün stokları kontrol ederim, stok bilgileri her an cebimdedir.”

Tarımı kurtarmak için ne yapmalı?

1-Yerli tohuma sahip çıkmalıyız. İthal tohumu bize fazla üretim için satıyorlar ama nesli yok, bir yıl sonra üretim yapamıyorsunuz. Hastalığını bildiği için ilacını da satıyor sana gübresini de... Oysa benim tohumum ne ilaç istiyor ne gübre. Kuraklığa karşı dayanıklı tohuma bir an önce geçmeli, biyoteknolojik çalışmaları yapmalıyız.

2-Topraklarımıza sahip çıkmalıyız. Tüm dünyadan yatırımcılar verimli toprakların peşinde. Biz kendi toprağımıza sahip çıkmalı tarım alanlarını koruyup geliştirmeliyiz. Gelecek yüzyılın stratejik konusu gıda olacak.

3-Sularımıza sahip çıkmalıyız. Kuraklık etkisini daha da artıracak ama Türkiye yeraltı suları açısından şanslı bir ülke, suyumuza sahip çıkmak zorundayız.

4-Türkiye bir tarım ülkesi olduğunu kabul etmeli. 1980’lerden beri feryat ediyorum. Biz toprağımıza sahip çıkarsak çiftçimizi korur, göçü önler, işsizliği azaltırız. GAP’ı bir an önce tam olarak devreye geçirmemiz gerekiyor


İnebolu'da turizm olmaz diyenlere inat...
 
Mehmet Reis’in bir projesi de memleketi İnebolu’da turizmle ilgili olmuş. “Burada turizm olmaz” diyenlere inat İnebolu’da 65 kişinin ortak girişimi ile kurulan turizm tesisi 10 yılda hem kara geçmiş hem de tüm bölgenin ekonomisini kalkındırmış. Reis iki yıl önce başkanlığını devrettiği girişimin Türkiye’de bir model olabileceğini anlatıyor. “Hiçbir işimde devletten destek almadım, ne şirketimde ne sarmısak fabrikasında ne de bu turizm işinde” diyen Reis, bundan sonraki hedefinin ise Kastamonu’ndaki orman ürünlerinin değerlendirilmesine dair bir projeye imza atmak olduğunu açıklıyor.

Pirinç aldığımız ABD’ye markalı ihracat yapıyoruz
 
Mehmet Reis, hububatın markası mı olur diyenlere inat Reis’i en çok bilinen markalar arasına sokan bir işadamı. Bugün Reis 20 ülkeye ihracat yapıyor: ABD, İngiltere ve Fransa en büyük ihracat pazarları. Mehmet Reis, “Beni en çok mutlu eden, 1981'den beri pirinç ithal ettiğimiz ABD’ye markalı pirinç ihraç etmemiz" diyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
20.08.2014
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: Türk ürünleri, kaliteli imajında olmal, ihracat, rusya
Link: 'Türk ürünleri kaliteli imajında olmalı'




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız