Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 23 Kasım 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Gıda »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Gıda Güvenliği
 Tüketici Köşesi
 Un, Unlu Ürünler
 Makarna
 KuruTahıl,Bakliyat
 Yemeklik Yağlar
 Kırmızı Et, Ürünleri
 Fast Food
 Dondurma
 Beyaz Et, Ürünleri
 Yumurta, ürünleri
 Süt, Süt Ürünleri
 DondurulmuşGıda
 Sebze,Meyve
 Bal, Reçel
 Zeytin, Ürünleri
 Konserve,Turşular
 Hazır Yemek
 Kuru Yemiş,Çerez
 KurutulmuşGıda
 Organik Gıdalar
 Diyet Gıdalar
 Baharatlar
 Salça, Ketçap
 Tatlı, Şekerleme
 GDO Gıdalar
 Marketler, Haller
 Toptancı, Bakkal
 Restoranlar
 Diğer Gıdalar
 Ambalaj
 Seminer,Kongre

Tarım Avrupa'nın su kaynakları üzerine ağır ve artan bir yük bindirmekte olup, su sıkıntısına yol açma ve ekosisteme zarar verme tehlikesi oluşturmaktadır. Suyun sürdürülebilir bir şekilde kullanımı için, çiftçilere uygun fiyatlı teşvik, tavsiye ve destek verilmelidir.
Gıda, insan refahıyla temelden ilişkilidir. İyi gıdanın sağlık için önemi ve yemek yemekten aldığımız hazzın yanı sıra, tarımsal üretim insanların geçimi ve genel anlamda ekonominin desteklenmesinde de hayati bir rol oynamaktadır.

Ancak gıda üretiminde, aynı derecede hayati öneme sahip su tüketimi de çok fazladır. Tarım Avrupa'da su çıkarımının %24'üne karşılık gelmekte olup, bu oran, enerji üretiminde soğutma suyu için çıkarılan %44'e kıyasla çok fazla gibi görünmese de, rezervler üzerindeki etkisi çok daha büyüktür. Soğutma suyunun neredeyse tamamı bir su kütlesine iade edilirken, tarım için bu oran genellikle üçte birdir.

Bunun yanında, tarımsal su kullanımı eşit dağılmamaktadır. Bazı güney Avrupa bölgelerinde, tarım su çıkarımının %80'inden fazlasına karşılık gelmektedir. Ayrıca en yoğun su çıkarımı, genellikle suyun en az bulunduğu zaman olan yazın yapılmakta olup, bu durum zararlı etkilerin en yüksek düzeyde olmasına yol açmaktadır.

AÇA'nın su kıtlığı ve kuraklığı ele alan yeni raporu Avrupa'da Su kaynaklarıen, aşırı su çıkarımının vahim etkilerini anlatmaktadır. Kaynakların aşırı kullanımı, kuraklık dönemlerinde ciddi su sıkıntısı yaşama olasılığını artırmaktadır. Ancak bu durum aynı zamanda (kirletici maddeler yeterince seyreltilmediği için) su kalitesinin azalması ve kıyı bölgelerde yeraltı suyuna tuzlu su karışması riski anlamına gelir. Nehir ve göl ekosistemleri de ağır şekilde zarar görebilir ve su seviyeleri düştüğünde veya tamamen kuruduğunda, bitki ve hayvanların zarar görmesine veya ölmelerine yol açabilir.

Bunun sonuçları pek çok güney Avrupa bölgesinde meydandadır. Söz gelimi:

Türkiye'nin Konya Havzasında, sulama amacıyla — çoğu yasadışı olarak açılmış kuyulardan — çekilen su, ülkenin en büyük ikinci gölü olan Tuz Gölü'nün yüzey alanını çok önemli bir oranda azaltmıştır;
Yunanistan'ın Argolid Ovasında, tuzlu su karışmasından kaynaklanan klorür toksisitesine bağlı yaprak yanması ve yapraksızlaşma görülmektedir; aşırı tuzlanmadan dolayı kuyular kurumuş ya da terk edilmiştir;
Kıbrıs'ta, 2008 yılında yaşanan ağır su sıkıntıları tankerlerle su ithal edilmesini, yerli su temininin kesilmesini gerektirmiş ve fiyatların önemli oranda artmasına yol açmıştır.
Hatalı teşvik uygulamaları

Tarımda su kullanımı Avrupa'nın bazı bölümlerinde açıkça sürdürülemez hale gelmekte, bu durum düzenleyici mekanizmalar ile fiyatlandırma mekanizmalarının talebi etkili bir şekilde yönetemediğini ortaya koymaktadır.

Çiftçiler, verimlilik konusunda sunduğu kazançlardan ötürü, yoğun su kullanılan sulama yöntemlerine geçmektedir. Söz gelimi, İspanya'da sulama yapılan tarımsal alanların %14'ü tarımsal ürünlerin toplam değerinin %60'ından fazlasını sağlamaktadır.

Ancak, şurası açıktır ki, çiftçiler ancak artan randıman sulama sistemleri kurmanın ve büyük miktarlarda su çıkarmanın maliyetlerinden ağır bastığı takdirde, sulama yapacaktır. Bu anlamda, ulusal politikalar ile Avrupa politikaları talihsiz bazı teşvikler yaratmıştır. Çiftçiler büyük ve kamu tarafından yönetilen sulama sistemlerinin kaynak ve çevre maliyetlerinin tamamını nadiren ödemektedir (özellikle de su çıkarımını yasaklayan veya sınırlandıran kanunlar etkili bir şekilde uygulanmıyorsa). Ayrıca yakın zamanda yapılan reformlara kadar, AB sübvansiyonları genellikle su yoğunluklu tarımı teşvik ediyordu.

Bundan kaynaklanan su kullanma oranı korku verici boyutlara varabilmektedir. WWF 2004 yılında İspanya'daki dört ekinin sulamasını analiz etmiş ve sadece AB kotaları üzerinde ihtiyaç fazlası üretmek için neredeyse 1 milyar m3 su kullanıldığını ortaya koymuştur. Bu oran 16 milyonu aşkın kişinin hane tüketimine denktir.

İklim değişikliğinin durumu kötüleştirmesi beklenmektedir. Birincisi, yazların daha sıcak, daha kuru geçmesi su kaynakları üzerindeki baskıları artıracaktır. İkincisi, AB ile Üye Devletleri, biyoyakıtların 2020 itibariyle ulaşım yakıtının %10'unu sağlaması hususunda taahhütte bulunmuştur. Biyoenerjiye yönelik artan talep, güncel birinci nesil enerji ürünleri kullanılarak karşılanırsa, tarımsal su kullanımı da artacaktır.

Şimdi ne yapmalı?

Sulu tarım Avrupa'nın bazı bölgelerinde yerel ve ulusal ekonomiler için merkezi öneme sahiptir. Kimi bölgelerde, sulamanın sonlandırılması arazilerin terk edilmesine yol açabilir ve ekonomik sıkıntıyı ağırlaştırabilir. Dolayısıyla, tarımsal su kullanımı sadece sulama için değil, aynı zamanda yerel halk, sağlıklı bir çevre ve diğer ekonomik sektörler için de yeterli su sağlamak üzere daha verimli kılınmalıdır.

Suyun fiyatlandırılması, toplumun ekonomik, çevreye ilişkin ve sosyal hedeflerini dengeleyen su düzeylerini teşvik etmeye yönelik ana mekanizmayı teşkil etmektedir. Araştırmalar göstermektedir ki fiyatlar gerçek maliyetleri yansıtırsa, yasadışı su çıkarımı etkin bir şekilde denetlenirse ve suyun ücreti kullanılan hacme göre ödenirse, çiftçiler sulamayı azaltacak veya su verimliliğini iyileştirecek tedbirler benimseyecektir. Ulusal sübvansiyonlar ve AB sübvansiyonları, su tasarrufuna yönelik tekniklerin benimsenmesi için ek teşvikler sunabilir.

Teşvikler bir kez uygulanmaya başladıktan sonra, çiftçiler su kullanımı azaltmak üzere çeşitli teknolojiler, uygulamalar ve ekinler arasından istediklerini seçebilirler. Hükümetlere burada yine hayati bir görev düşmekte olup, çiftçilerin seçeneklerden haberdar olmaları için bilgi, tavsiye ve eğitim sunmak ve daha ileri araştırmaları desteklemek gibi görevleri bulunmaktadır. Biyoyakıt hedeflerinin karşılanması için enerji ürünleri kullanılmaya başlanmasının tarımsal su talebini arttırmaya değil, azaltmaya yaraması hususuna özellikle dikkat edilmelidir.

Son olarak da, talebin azaltılmasına yönelik çabalardan istifade edildikten sonra, çiftlikler alternatif kaynaklar kullanmaya yönelik fırsatlardan faydalanabilir. Söz gelimi, Kıbrıs ve İspanya'da ekinleri sulamak için arıtılmış atıksu kullanılmış ve umut vadeden sonuçlar elde edilmiştir.

 

http://www.eea.europa.eu/tr/articles/the-water-we-eat

Ekleme Tarihi
09.05.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız