Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Gıda »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Gıda Güvenliği
 Tüketici Köşesi
 Un, Unlu Ürünler
 Makarna
 KuruTahıl,Bakliyat
 Yemeklik Yağlar
 Kırmızı Et, Ürünleri
 Fast Food
 Dondurma
 Beyaz Et, Ürünleri
 Yumurta, ürünleri
 Süt, Süt Ürünleri
 DondurulmuşGıda
 Sebze,Meyve
 Bal, Reçel
 Zeytin, Ürünleri
 Konserve,Turşular
 Hazır Yemek
 Kuru Yemiş,Çerez
 KurutulmuşGıda
 Organik Gıdalar
 Diyet Gıdalar
 Baharatlar
 Salça, Ketçap
 Tatlı, Şekerleme
 GDO Gıdalar
 Marketler, Haller
 Toptancı, Bakkal
 Restoranlar
 Diğer Gıdalar
 Ambalaj
 Seminer,Kongre



 
 Osman Müftüoğlu
 [email protected]

 
 

ANTİOKSİDANLARDAN FAYDALANIN
 
 
Vücudu yaşlandırıp hasta eden serbest radikallere karşı en büyük mücadeleyi antioksidanlar veriyor!

Antioksidanlar daima gündemdeler. Özellikle yaşlanma süreci ile ilişkili problemlerin çoğunun "oksitlenme" veya "serbest radikal hasarı" yani "oksidasyon zehirlenmesi/paslanma" ile ilişkili olduğunun anlaşılması antioksidanların yıldızını daha da parlatıyor.
Peki, nedir, kimdir bu antioksidanlar? Nasıl etkilerler ve ne işe yararlar? İsterseniz yeniden bir hatırlatma yapalım. Antioksidan vitaminlerinin en ünlüleri, E ve C vitaminleri ile bir provitamin olan betakaroten dir. Antioksidan minerallerin ilk sıralarındaysa selenyum ve çinko yer alır.
Vitamin ve mineral olmadıkları halde antioksidan etkisi gösteren daha pek çok doğal madde var. Bunların genelde sebze ve meyvelerde oldukları, özellikle de renkli sebze ve meyvelerde yerleştikleri biliniyor. Zaten bu nedenle de beslenme uzmanları "ne olur biraz daha fazla sebze meyve tüketin, mümkünse de renkli olanlara yönelin" tavsiyesinde bulunuyor. Domatesteki likopen,soğandaki kuvarsetin, karnabahardaki sülforafan, üzümdeki resveratrol, kirazdaki antosiyaninler, çaydaki kateşinler bu tür maddelerin en ünlü olanları, en çok tanınanları.

BİR SERBEST RADİKAL NE YAPAR?
Vücudumuz, tabii ve sıradan metabolik faaliyetlerini sürdürürken her gün binlerce "serbest radikal" adı verilen kararsız yapıda çiftleşmeye hazır bazı moleküller üretiyor. Serbest radikaller "oksitleyici" yani "paslandırıcı" ve "yaşlandırıcı" parçacıklar.
Gereğinden fazla hareket etmek, aşırı beslenmek, güneşe, kirli havaya, kirli yiyeceklere maruz kalmak, vücutta baş edebileceğinden daha fazla serbest radikal birikmesine yol açıyor. Aslında, vücudun kendi antioksidan savunma sistemi var ve bu sistem oldukça güçlü. Kolay da bozulmuyor. Ama eğer, siz vücudunuza gereğinden fazla serbest radikal yüklüyorsanız, bunların yok edilemeyen kısmı hücre duvarına veya hücre içi organcıklara yapışıyorlar hatta fırsat bulurlarsa DNA'nın yapısına bile zarar verebiliyorlar. DNA'nın yapısına zarar verdiklerinde kontrol dışı ve sınırsız çoğalma yeteneği olan anormal hücrelere, yani kanser hücrelerine doğru bir dönüşüme sebep olabiliyorlar. Sonuç olarak, hücreler normalden daha hızlı yaşlanıyor. Daha erken ölüyor. Kısacası, serbest radikal yükünüz arttıkça, yani vücudunuz "oksitleyici" -paslandırıcı- zararlılara daha fazla maruz kaldıkça beklenenden daha erken yaşlanıyor.

HÜCRELER DAHA HIZLI YAŞLANIYOR
Kısacası, antioksidanlar vücudu serbest radikallerin yıkıcı gücüne karşı koruyan moleküllerdir. Hücrenin DNA'sı, protein yapılarının özellikle oksijen ve akrabalarının yıkıcı gücüne karşı korunması yaşlanma hızını düşürebiliyor. Oksijen bazen çok tehlikeli bir dost da olabiliyor. Çünkü serbest radikal dediğimiz maddelerin çoğu oksijene bağlı yan ürünler olarak ortaya çıkıyor. Bu yan ürünlerin temel ortak noktaları elektron almaya çalışan kararsız, elektron açısından doymamış moleküller olmaları. Bu kararsız moleküllerin hedefleri ya hücrenin yağdan zengin duvarı, ya elektron verebilen DNA'sı, LDL kolesterol parçacıkları ya da önemli işlevleri olan proteinler oluyor. Son
zamanlarda birçok araştırma, yaşlılık hastalıkları olarak bilinen çoğu sorunun oluşumunda, örneğin katarakt, bellek kaybı, kanser gelişiminde bu saldırgan moleküllerin etkili olabileceğini düşündürüyor.

NE YAPMALIYIZ?
Yaşadığımız çevre, içtiğimiz-yediğimiz besinler ve soluduğumuz hava, tabii halinden çıktıkça bedenimize giren serbest radikal miktarı çoğalıyor. Serbest radikal saldırılarının etkisini azaltmanın birinci yolu, sağlığa uygun temiz bir ortamda yaşamaktır. Sigara içmemek, gereğinden fazla güneş ışığına maruz kalmamak, tabii yiyecek ve içecekler tüketmek serbest radikal saldırısını önlüyor. Kısacası, havası suyu, yiyeceği içeceği temiz bir çevrede yaşıyorsanız vücudunuzu ilaçlar, hormonlarla kirletmiyorsanız korkmanıza gerek yok!


BİR BİLGİ

Bitkiler neden antioksidan üretir


Doğadaki her canlı gibi bitkiler de bazı çevresel zararlılarla karşı karşıyadır. Aslında bitki veya insan, hayvan hücresi olup olmaması hiç fark etmiyor, her hücre benzer dış saldırılarla (mikroplar, mantarlar) yaşlandırıcı, hastalandırıcı, tahrip edici faktörlerle (güneş ışınları) karşı karşıya kalıyor. Bu dış ve iç zararlılardan korunmak isteyen sebze ve meyveler bünyelerine koruyucu kalkanlar katmaya, bazı özel moleküller üretmeye çalışıyor. Bu maddeler o bitkinin gövdesinde, kökünde, yaprağında, çiçeği ya da meyvesinde bulunuyor. Çoğu zaman da kendini deli dolu ve canlı mı canlı renklerle ifade ediyor. Bu bitkileri (meyve, sebze veya bakliyat) yiyenlerin vücudunda antioksidan güç artıyor.









http://sosyal.hurriyet.com.tr

Ekleme Tarihi
08.10.2014
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Etiketler: Osman Müftüoğlu
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız