Küreselleşmenin, vahşi kapitalizmin canına okuduğu dünyamız, kirleniyor, acımasızca sömürülüyor. Savaş, kan, gözyaşı, acı, yoksulluk ve kirlilik... Egemenler Ortadoğu’nun boğazına çöktü, enerji kaynaklarına, petrole konmak için. İnsanın anlamı yok bu uğurda! Gelecek günler de ne yazık umutsuz. Bugünün enerji kaynaklarını ele geçirme mücadelesi, yarın su ve gıda savaşlarına dönüşecek. Küresel güçler, yoksul ve azgelişmiş ülkelerde işbirlikçi yöntemlerle tarımı geriletiyor. “Köylülükten kurtulun” dayatmasıyla büyük bir yalan propagandası sürdürülüyor. Bedeli büyük kentlere göç ve işsizlik oluyor...
***
Kriz başladı... 21. yüzyılda bu kez gıda ve su için boğazlaşma yaşayacak dünya. Birleşmiş Milletler bünyesinde açıklanan “Küresel Tarımın Durumu” raporu, bugünkü tarımsal üretim yöntemlerinden vazgeçilmesini ve çevreci bir tarım yapılmasını, genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) açlık sorununun çözülemeyeceğini gösteriyor. Tarım, toprak, su, insanlığın beslenmesi çokuluslu şirketlerin eline geçiyor. Tohum, ilaç, gübre, tekellerinde... GDO’lu ürünlerle ayrıca insan sağlığını tehdit ediyorlar.
***
Acil önlem gerekiyor, BM raporuna göre dünya toprakların yüzde 35’i tarımsal faaliyetler nedeniyle zarar gördü. Tahıl fiyatları sürekli yükseliyor. Küresel tahıl stoku, bilinen en düşük düzeyde. Orta, Batı Asya ve Kuzey Afrika’da iklim değişikliğinin de etkisiyle biyoçeşitlilik kayboluyor. Yenilenebilir su kaynaklarının yaklaşık yarısı, şimdiden gerekli düzeyin altına düştü. Doğu, Güney Asya ve Pasifik’te tarımsal uygulamalar özellikle azot yoğun bir kirlenme yaratıyor. İklim değişikliğiyle büyük göçler kapıda. 2020’ye kadar, kişi başına düşen su miktarı, 1950’dekinin üçte birinin altına gerileyecek. Gıda ithalatıyla yerel tarım yok oluyor. İnsanlık yeni bir açmaza, kanlı savaşlara sürükleniyor. Bu gelişmeler karşısında küresel güçlerin çıkarlarına göre davranan AKP iktidarının yaptıkları da bir sonraki yazıya...