İsmail Uğural
TARIM, GIDA VE DEMOKRASİ
Ne ilgisi var diyebilirsiniz ama ABD'li bilim adamı Walter Goldschmidt ve İngiliz yazar Dr. Richard North öyle demiyor. Her iki uzman da yazdıkları eserlerde tarım ve gıda üretiminin aynı zamanda 'demokrasi'nin güvencesi olduğunu vurguluyor. Sadece onlar değil bugün dünyada birçok iktisatçı, tarım ekonomisti ve bilim insanı tarih planında önem taşıyan bu ilişkiye dikkat çekiyor. Tarım ve/veya çiftçilik çökerse demokrasiyi koruyamazsınız. Türkiye bu açıdan özel bir ülke. Nüfusuna oranla çiftçi sayısı ciddi büyüklükte. Bakınız 'büyüklük' dedim, 'fazlalık' demedim. Oysa kamuoyunda genel kabul görmüş bir yanlış var. Tarımın milli gelirde ve toplam istihdamda payının azaltılması ekonomik gelişmişlik ölçütü olarak değerlendiriliyor. KÜÇÜK ÇİFTÇİLİK - Türkiye halen tarımsal hasılada dünya yedincisi. Bu küçümsenmeyecek bir başarı. Hele ilk altıda yer alan (ABD, Çin, Hindistan,..) ülkelerin nüfus ve yüzölçümleri göz önüne alınırsa Türkiye'nin performansının çok üst düzeyde olduğu açıkça görülür. Türkiye bunu neyle yapıyor? Altı milyon dolayındaki küçük çiftçi ailesi ile 63 milyar dolarlık bir tarımsal değer yaratıyor. Üstelik bu kadar ağır maliyet sorunları, çok parçalı arazi yapısı, ölçek ekonomisi eksikliği, yaygın yoksulluk ve gelir dağılımı bozukluğuna rağmen Türkiye'de 'küçük çiftçilik' modelinin başarısı göz kamaştırıcıdır. Bunu mutlaka korumalıyız. Özellikle kırsal kalkınma uygulamaları, etkin ve büyük ölçekli kooperatifçilik, tarım ve gıda sektörünün 'daha fazla' desteklenmesi yoluyla küçük çiftçiliği güçlendirmeliyiz. Peki bunlar hiç yapılmıyor mu? Yapılıyor ancak yetmiyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yoğun çabaları buraya kadar. Dünya yedinciliğine durduk yerde gelinmedi. Ne var ki yukarıda saydığım yapısal sorunların köklü çözümü için tarım ve gıda sektörünün Hükümetin politika önceliklerinde birinci sıraya gelmesi şart.
KÜÇÜK İŞLETMELER - Gelişmiş ülkeler tarım ve gıdayı çok ciddiye alıyor. Biz de öyle yapmalıyız. Ancak bu "Nerde o eski patlıcanlar" veya "Çiğ süt içelim" nostaljisi ile olmaz. Tarım, sanayi ve teknoloji entegrasyonu ile olur. Büyük işletmeler ya da büyük çiftlikler de olmalıdır, hatta gereklidir de... Fakat büyük işletmeler tarım ve gıda sektörünü kurtarmaz. Tam da burada önemli bir konuya değinmek isterim. Dünyada Türkiye kadar tarım ve gıdayı ideolojiye 'bulaştırmış' kaç ülke var bilmiyorum. Büyük işletme düşmanlığı yapmanın kimseye faydası yok. Biz küçük işletmelerin sürdürülebilir bir kârlılık içinde olmalarını sağlamak için çalışalım. Küçük çiftçilerin güçlü kooperatifler yoluyla yüksek katma değerli üretim yaparak 'ölçek ekonomisi'ne ulaşmalarını sağlamak için uğraşalım. Son tahlilde, iç göç ve işsizlikle etkin mücadele, kırsal refahı artırabilmek, demokrasiyi koruyabilmek için küçük çiftçileri, tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösteren küçük işletmeleri destekleyelim. Kaynak: Hürriyet 'Tarım ve Gıda' Gazetesi |