Anadolu'nun gazozlarını İstanbul'a getirdi 70'ler ve 80'ler hayranıysanız Cihangir'deki Avam Kahvesi'ne mutlaka uğramalısınız. Avam Kahvesi'nden içeri girer girmez zamanda yolculuğa başlıyorsunuz. Bir kere kahvenin sahibi Barış Aydın adeta o yılların modasıyla yaşıyor.
Üstündeki gömlekten saç kesimine, çaldığı müzikten kafesinin dekorasyonuna kadar her şeyiyle 80’lerin adamı o. Derdi de yepyeni konseptli bir kafe yaratmak olmamış hiçbir zaman. Barış Aydın aslında o döneme hayran bir tarihçi. Avam Kahvesi’nde de geçmişte hayranı olduğumuz ama zamana yenik düşen, yok olan değerleri ön plana çıkarmak istemiş. Kahvesine bir de, Anadolu’nun dört bir yanından çocukluğumuzun gazozlarını getirmeye başlamış. Türkiye’nin 15 yöresinden getirdiği gazozlar arasında Kırşehir’in Özbağ, Ordu’nun Ufuk, Akhisar’ın Dört Mevsim gazozları var. Gazozların şişesi 3,5 TL. Müdavimleri tahmin edeceğinizden de çok. Gitmediyseniz mutlaka uğrayın, sıradışı bu adamla tanışın. Bir de gazozunu için!
Gazoz merakı nereden geliyor?
1978’de doğdum. 80’ler çocuğuyum diyebilirim. Türk filmlerinin zirve yaptığı zamanlarda geçti çocukluğum. O dönemlere hayranım. Bilgi Üniversitesi’nde tarih okudum. Şimdi yüksek lisans yapıyorum. Akademik alanım bile 70’ler-80’ler. Gazoz da o yıllardan kalma, çok sevdiğim bir içecek. 70 ve 80’leri yaşamış çoğu kişi bilir. Harçlığımız elimize geçtiğinde ilk aldığımız gazoz olurdu. Köpürtürdük, hüpletirdik, içine şeker atar köpüklü yapardık...
Kafeniz de, giyiminiz de o yılları anımsatıyor...
Burası önceden kitapçıydı. Yine benimdi. Meslek olarak kitapçılık sevdiğim bir iş olmadı. Kendi rengimi verebileceğim bir yer yaratmak, Türkiye’nin son 30 yılını yaşanmamış sayıp 70’ler ve 80’leri ön plana çıkartmak istedim. Eşyaları bit pazarından topladım. Sandalyeler, duvardaki afişler, posterler hep araştırarak kendim için bulduğum parçalardı. Şimdi kafede kullanıyorum. Kıyafetlerim de o yıllara ait. Ee böyle bir yer gazozsuz olmazdı. Amacım misafirperverlik değil. Geçmişteki değerleri ön plana çıkarmak. İsteyen geliyor, kitabını okuyor, kahvesini yudumluyor, dileyen o yılların müziklerini dinliyor, gidiyor. Kimi de kahvaltısını mutlaka burada yapıyor.
Türkiye’nin birçok şehrindeki gazoz işletmecilerine nasıl ulaştınız?
Zor oldu. Ama hayatım boyunca Türkiye’nin hangi yöresine gittiysem o yörenin içeceğini içmeye ekstra özen gösterdim. Gazozun zaten yeri bende ayrıydı. Zamanla nerede hangi gazoz içilir biliyordum. Şişelerini, kapaklarını biriktiriyordum. Aslen Tokatlıyım. Bizim yörede yerel gazoz yok. Gazoz daha çok sıcak yerlerde yapılır. Özellikle Ege ve Güneydoğu Anadolu’da çok yaygın. Çay ocakları, aile çay bahçelerinde, kahvelerde satılıyor. Ve bilmediğimiz birçok marka var.
Gazozların tadı da yöreye göre değişir mi?
Değişmez olur mu? Başta her yörenin suyunun tadı farklı. Şeker oranı da değişiyor. Gazoz ne kadar şekerli ve ne kadar doğal şekerle yapılmışsa o kadar makbul. Gaz oranından, aromaya kadar farkı tadıyorsunuz.
Siz en çok hangi gazozları seviyorsunuz?
Hepsini çok seviyorum. Ama Denizli yöresinin Zafer Gazozu’nun yeri bir ayrı. Çok da seviliyor. Ciklet tadı var sanki. Manisa’dan gelen ‘Dört Mevsim’ çok güzel bir gazoz. Aysu, Niğde Gazozu da seviliyor. Malatya’dan Kayısı Kola’yı getiriyorum. Bildiğimiz kola. O firma da gazoz üretiyor. Ama diğer markaların aksine adını İngilizce mevsim anlamına gelen ‘Season’ koymuşlar. Ben neden Türkçe isim koymadıklarını merak ettim. Meğer bir gün global pazara açılırız düşüncesiyle İngilizce isim koymuşlar. Ben söyleyince isimlerini ‘Mevsim Gazozu’ diye değiştirdiler. Onun dışında Ufuk gazozunda limon, Bodrum gazozunda ise Bodrum mandalinasının tadı var. Bozdağ, Neşe, Özbağ da çok lezzetli. Zaman gazozu ise karışık meyveli.
Türkiye’de kaç çeşit gazoz var? Siz hangilerini getiriyorsunuz?
60 çeşit gazoz var. Biz 15 çeşidini getirebiliyoruz. Hepsini getiremedik. Ankara, Sakarya, Ordu, Malatya, Safranbolu, Denizli gibi 15 farklı ilden topluyoruz gazozları. Kargoyla gelemeyeceği için otogara gidip alıyorum. Meşakkatli ama değiyor. Daha çok getirmek isterim ama şişe iade meselesinden getiremiyoruz. Bazı işletmeciler uğraşmak istemedi. Kahve, çay bahçesi gibi küçük işletmelere gazoz vermek istiyorlar sadece. Bazıları ise gazozları İstanbul’da satılacak diye para bile almadılar. Markaları İstanbul’da tanınacak diye çok sevindiler. Haberi okuyanlar belki gazozlarını İstanbul’a yollamayı kabul ederler.
Gazoz ne oldu da unutuldu?
Gazozun yarım saatlik bir belgeseli çekilmiş. Bir festivalde gösterildi. Adı ‘Kapak Olsun’. Mutlaka herkes seyretsin. Belgeseli Burak Serkan Çetinkaya çekmiş. 1930’larda yerel gazoz üretimi artmış. 1960’larda da bin civarı üretici sayısına ulaşmış. Fakat ülkeye giren uluslararası markalarla rekabet edememiş ve yok olmuş.
Tepkiler nasıl?
Gazoz içmeye gelen kalabalık bir kitle var. Biz de şaşırdık. Tepkiler ilginç oluyor. İnsanlar şişelerin birbirine benzediğini söylüyor. Şişecam’ın belirlediği 4-5 kalıp şişe var. Gazoz şirketleri de haliyle bunları kullanıyor. Doldurup satıyorlar. Müşteriler “Yoksa siz mi doldurup satıyorsunuz?” diyorlar. Yapmıyoruz tabii ki... Neden böyle bir şey yapalım. Gençlerin verdiği tepkiler enteresan. Gazoz onlar için egzotik, farklı bir tat. Cihangir bölgesine turistler çok sık geliyor. Kafeyi çok beğeniyor, fotoğraf çektiriyorlar. Onlar da kola yerine mutlaka gazozu tatmak istiyorlar. Kolayı neredeyse satmıyoruz.
Avam Kahvesi’nde başka neler var?
Kahvaltımız çok seviliyor. Kahvaltılık bazı ürünleri Ege-Havran’dan bir çiftlikten getirtiyoruz. Yakında hepsi oradan gelecek. Zeytin, peynir çeşitleri doğal yollarla yapılmış olacak. Makarna çeşitleri, sandviçler ve kurabiyelerimiz var. Bazı geceler sohbetler yapıp film seyrediyoruz. İsteyen herkes özel gecelerimize ücretsiz katılabilir. Bir de Facebook’tan ulaşabilirler. |