Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 20 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  İçecek  »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Tüketici köşesi
 Meyve suyu, şuruplar
 Kola, gazlı içecekler
 Su, Soda, Maden suyu
 Alkolü İçkiler
 Çay, Kahve
 Süt, Süt Ürünleri
 Şalgam
 Diğer içecekler

Şişe ve damacana suyun içinde ne var?

Güngör Uras
Olayların içinden
[email protected]

Bir doğal kaynak su şişesini veya herhangi bir gıda maddesini alırken öncelikle ambalajın üzerindeki son kullanma tarihine bakacaksınız. Son kullanma tarihi geçmiş suları ve ürünleri almamamız gerekir. Gelelim “su şişesi”nin üzerinde yer alan bazı bilgilerin ne anlama geldiğine.
 
SUDER Danışmanı Dr. İsmail Mert’e, su şişelerinin üzerindeki etiketlerde yazılı olan diğer özelliklerin ne anlama geldiğini sordum. Bunların en düşük ve en yüksek değerlerini bana anlattı.
(Bu yazıda verilen değerlerin tamamı “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelik”te verilen değerlerdir. Bu değerler AB mevzuatı ile uyumludur.)

Sularla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmış iki yönetmelik vardır. Bunlar “Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik” ile “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik”tir.
Bu yönetmeliklere göre suların etiketlerinde, (1) Suyun özelliğine göre hangi yönetmelik çerçevesinde izin alındığı (2) Verilen izine göre suyun cinsi belirtilmek zorundadır.
Yönetmeliklere göre sular (1) Doğal Mineralli Su, (2) Kaynak Suyu veya (3) İçme Suyu diye 3 farklı gruba ayrılır.

Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan 2 farklı yönetmelikte Doğal Mineralli Sular, Kaynak Suları ve İçme Sularının etiketlerinde hangi bilgilerin yer alması gerektiği belirtilmiştir. Suların etiketlerinde açıklanan değerler suyun kaynağının yapısına göre değişmekte, her suda farklı olabilmektedir.

Mineralli su ne demek?
Etiketlerde toplam mineral miktarı 1500mg/L’den fazla suların; “zengin mineralli”, 500mg/L’den az olanların “düşük mineralli”, 50mg/L’den az olanların “çok düşük mineralli” su olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.

Eğer suların bikarbonat miktarı 600mg/L’den fazla ise “bikarbonatlı”, Sülfat miktarı 200mg/L’den fazla ise “Sülfatlı”, Klorür miktarı 200mg/L’den fazla ise “Klorürlü”, Kalsiyum miktarı 150mg/L’den fazla ise “Kalsiyumlu”, Magnezyum miktarı 50mg/L’den fazla ise “Magnezyumlu”, Demir miktarı 1mg/L’den fazla ise “Demirli”, Florür miktarı 1mg/L’den fazla ise “Florürlü”, Sodyum miktarı 200mg/L’den fazla ise “Sodyumlu”, Sodyum miktarı 20mg/L’den az ise “Sodyum diyetine Uygun Doğal Mineralli Su” olduğunun etikette yazılması zorunludur. Bu özellikler her kaynak suyunda farklı farklı olabileceğinden tüketicilerin kendi ihtiyaç ve metabolizmalarına uygun suları, etiket bilgilerini okuyarak seçmeleri gerekir.

Bazı değerler insanların özel yapısına veya bazı hastalar için yüksek olabilir. Aynı su birisine yarar, birisine zarar verebilir. Örneğin; doğal mineralli suların etiketinde 1mg/L’den fazla florür ihtiva ediyorsa “Florür İhtiva Eder.”, 1,5mg/L’den fazla Florür ihtiva ediyorsa “0-7yaş grubundaki çocuklar için uygun değildir” ibaresi etikette yer almalıdır.

Mineraller ne işe yarar?

Şimdi gelelim, kaynak suları ve içme suları etiketlerinde yer alan bazı minerallerin ne işe yaradıklarına ve özelliklerine:
SUDER Danışmanı Dr. İsmail Mert’ten aldığım bilgiye göre,

1- ALUMİNYUM

Alüminyum ve bileşikleri suların arıtımında en fazla kullanılan maddelerdir. Su önce, bulunduğu yer kabuğu katmanındaki alüminyumu çözerek bünyesine katar. Sonra da arıtma sırasındaki alüminyum geçişi endüstriyel atıklarla kirlenme suyun alüminyumunu artırır. Vücutta aşırı alüminyum birikimi zararlıdır. İçme sularında alüminyum en fazla litrede 200 mikrogram olmalıdır. Daha fazla alüminyum bulunan sular içilmemelidir.

2- AMONYUM

Suda iyonize olmayan veya iyonize formda amonyum bulunabilir. Endüstriyel, tarımsal faaliyetler veya temizlik yan ürünü olarak suya amonyum karışabilir. Amonyumun yüksek olması bakteriyel, kanalizasyon ve hayvancılık atığı kirliliğinin göstergesidir. İçme sularında amonyum en fazla litrede 0,50 miligram bulunmalıdır.

3- KLORÜR

Klorürü suların dezenfeksiyonunda kullanılan klorla karıştırmamak gerekir. İçme suyundaki klorür doğal kaynaklar, kanalizasyon, endüstriyel deşarjlar, kara karşı sokaklara atılan tuz, kıyı alanlarında tuzlanmadan kaynaklanır.
Klorürün yüksek olması suyun tadında değişikliklere yol açar. İçme sularında klorür en fazla litrede 250 miligram olmalıdır.

4- İLETKENLİK

Suyun içinde bulunan elektrolit miktarının bir ölçütüdür. Suyun yapısındaki çözünmüş katı maddeler ile yakından ilişkilidir. Sıcaklık artıkça azalır, kirlilik arttıkça artar. İçme sularının iletkenliği en fazla 20 Cde ÏS/cm'dir.

5- DEMİR

Doğal olarak suyun yapısında bulunabilir. Çözücü suların geçtiği ortamdan suyun yapısına karışabilir. Suyu arıtma aşamasında ise demir ve/veya demir bileşiklerinin çöktürücü olarak kullanımı sonucu sudaki demir miktarı artabilir. İçme sularında demir en fazla litrede 200 mikrogram bulunmalıdır.

6- MANGAN

Suyun yapısında doğal olarak bulunmaktadır. İnsan sağlığı açısından hem eksikliği hem de fazlalığı zararlıdır. Nörolojik etkileri söz konusudur. İçme sularında mangan en fazla litrede 50 mikrogram bulunmalıdır.

7- OKSİTLENEBİLİRLİK

Sudaki organik karbonun bir ölçüsüdür. Organik bulaşmanın belirlenmesi amacıyla ölçülmektedir.
Ne kadar çok karbon/organik madde varsa o kadar çok oksijen tüketilir. Fazlalığı suyun kirliğinin bir ölçüsüdür. İçme sularında Oksijen, en az litrede 5,0 miligram olmalıdır.

8- SÜLFAT

Suyun yapısında doğal olarak bulunabildiği gibi endüstriyel atıklarla suyun kirlenmesi sonucu da suya geçmiş olabilir. Fazla miktarda alınımı ishal yapabilir. Ayrıca suların tadında değişikliğe sebep olur. İçme sularında sülfat en fazla litrede 250 miligram bulunmalıdır.

9- SODYUM

Sodyum hücre dışındaki katyonlar arasında en çok bulunan madendir. Sodyum vücudun asit-baz dengesinin ayarlanmasında etkili olduğu gibi, organizmadaki ozmotik basıncın oluşmasına da katkıda bulunarak, vücudun su tutmasını sağlar. Suda sodyum bulunması vücudumuzun sodyum ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunur. Bu sodyumun hipertansiyon oluşturması veya tuz etkisi göstermesi söz konusu değildir. Ancak suda 200 mg/L’nin üzerinde olması tat açısından olumsuzluk meydana getirebilir. İçme sularında sülfat en fazla litrede 200 miligram bulunmalıdır.

10- KOLONİ SAYISI

Üreyebilen tüm canlı hücrelerin sayısıdır. Su içerisinde mikroorganizma üreyip, üremediği hakkında bilgi vermektedir. 22 OC’de hiç koloni ürememesi gerekir.

11- KOLİFORM BAKTERİ

Çubuksu, gram negatif bakterilerdir. Suda varlıkları suyun dışkı kaynağı tarafından bulaşma olduğunu gösterir.

Halk sağlığı açısından önemli risk oluşturur. 100 ml suda koliform bakteri bulunmamalıdır.

Sayın okuyucularım yönetmeliklere göre doğal mineralli sular ve kaynak sularının içindeki minerallerin neler olduğunu, etiketlerde nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında bilgi vermeye çalıştım.

Yönetmeliklere göre bu değerleri aşan suların üretimine ve piyasaya sunulmasına izin verilmez. Ancak yine de bu konuda biraz bilgimizin olması, daha bilinçli bir seçim yapmamıza katkı sağlar.
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
01.08.2012
Ekleyen Kişi
şahin yaylacı

Etiketler: Şişe ve damacana suyu,Güngör Uras
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız