Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 06 Mayıs 2024 Pazartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Meyvecilik »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Turunçgil
 Elma
 Armut
 Zeytin
 Fındık
 Üzüm
 Kayısı
 Şeftali, Nektarin
 Çay
 Seracılık
 İncir
 Kiraz, Vişne
 Erik
 Çilek
 Nar
 Antepfıstığı
 Muz
 Karpuz, Kavun
 Kivi
 Seracılık
 Ceviz
 Badem
 Diğer Meyveler

Bir fındık üreticisi, yazısına, 'Kâğıtlar fındığın yaprağından olsa yine de yazılacaklar bitmez' diyerek başlıyor ve ardından da, 'Fındığın bugüne gelmesinde suçlu kimse kim. Ama yanan gariban üreticidir' diyerek, fındıkta son dönemde üreticiye yapılan zulmü anlatıyor.  

 Geçen yazımda, fındık piyasasındaki son gelişmelere dikkat çekmiştim. Fındık Tanıtım Grubu'nun 5 Ekim tarihinde gazetelere verdiği, "Serbest piyasa koşullarında her durumda Türkiye kazanıyor" başlıklı ilanlara atıfta bulunarak, "Fındık piyasasında neler oluyor" başlıklı yazımda, rekolte 400 bin ton olunca fındığın fiyatının 5 liraya çıktığına ve ihracatçıların da hesaplarının değiştiğine değinmiştim. Ve devletin piyasaya müdahale etmesi, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) deposundaki fındıkları satmasının istendiğini vurgulamıştım.

Yine aynı yazımda, son yıllarda uygulanan strateji kapsamında fındıkta serbest piyasa koşullarının hâkim olduğunu belirterek şunları yazmıştım: "Bugüne baktığımızda ise fındığın fiyatı 5 lira. Şu bir gerçek ki eğer serbest piyasa uygulanıyorsa, piyasadaki arz-talep dengesine göre birileri üzülebilir, birileri de sevinebilir. Tüm mesele bu piyasada olan oyuncuların bunu bilerek pozisyon almalarıdır. Yok, herkesin aynı anda memnun edilmesi düşünülüyorsa; işte o zaman, devletin müdahalesi istenir. Ve bir kere müdahale edildi mi de arkası gelir. O nedenle de uygulanması gereken, serbest piyasa politikasıdır. Ve hükümetin de müdahale etmemesidir." Bu yazım üzerine gerek üreticilerden gerek ihracatçılardan gerekse hem fındıkla ilgili sivil toplum örgütlerinden hem de devlet kademesinden birçok e-posta aldım. Bunların hepsine yer vermeme imkân yok. Ama üreticiden gelen bir tanesini özellikle sizinle paylaşmak istiyorum.  

Olan üreticiye oluyor

Cahit Kulubeli isimli üretici, devlet kademesine ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'na gönderdiği yazıyı benimle de paylaşmış. "Noyan Bey, yazılacak o kadar şey var ki... Lakin kâğıtlar fındığın yaprağından olsa yine de bitmez. Yazacaklarım üreticiye yapılan zulmün özetidir. Suçlu kimse kim... Ama yanan gariban üreticidir" başlıklı yazısında Cahit Kulubeli, aynen şunları yazıyor: "Yaşım 40. Kırk yıllık kani oldu şimdi yani. Şunu demek istiyorum. Cefakâr Karadeniz insanı göçtüğü kadar göçmüş. Gurbet ele gitmiş, çalışmış çabalamış. Yine de memleketini unutmamış. Bir mağaza deyin, villa deyin... Köyüne, memleketine bir ev yapmış. Sebebi de şu: Fındığa giderim, eşimi dostumu görür çerezlik fındığımı alır, tatilimi yapar, gelirim demiş. Gurbete gidemeyenler ise bağlanmışlar fındığa. Fındık onların umudu, aşı, ekmeği, çocuğunun okul harçlığı, kızının çeyiz parası, oğlanın düğün masrafı olmuş. Hükümetimiz fındıkla alakalı çok değerli bir karar almıştır. Bunu destekliyoruz. Lakin sıkıntı şudur: Tabii ki bunların bir kısmını sizler de biliyorsunuz. Çünkü sizlerin de bugünlere gelmesinde fındığın muhakkak bir katkısı vardır. Siz de yağmurda, güneşin altında, bayırda fındık toplamanın ne demek olduğunu iyi bilirsiniz.  

Tüccara disiplin şart

İşin işine tüccar girdi mi işler değişir. Devletimiz ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ihracatçımız ne kadar duyarlı olursa olsun bizim düne kadar tüccardan ağzımız çok yanmıştır. Milletimizin tüccar hakkında akıllarında iyi şeyler kalmamıştır. Para yok derler... Yok, fındığın yaş randımanı az gelir derler... Millet bulunu bildiği için yarı yaş, taşı toprağı içinde fındığı yıkar tüccarın kapısına. Zaten bazı şeyleri göze almıştır benim Ali Dayım, Veli Amcam. Ya sonrası... Fındıkta aflatoksin çıktı... Çürük oranı yüksek oldu... İhracattan geri geldi TIR'lar, vagonlar... Gerçi bu çiftçiye TMO öğretti bazı şeyleri ama kime anlatacaksın ki... Bu tüccara fiyat konusunda, ihracat bağlantısı ile alakalı olarak bir disiplin şart. İşin ikinci boyutu ise fındıktan üretici kadar ekmek yiyen bir grup insan daha vardır ki, bunlar da mevsimlik işçilerdir. Yani göçerlerdir. Bu yıl, bu insanlar da bu olaydan nasibini inşallah kriz anlamında almazlar. Bunu için de destek paralarını, 8 ay içinde devletimizin vaat ettiği rakamı ödemesi lazım gelir. Çünkü burada esnaf, toptancıya 8. ayın 30'una çek kesmiştir. 9. ayın 30'unda Ziraat Bankası ödemesi vardır.  

 Fındık ağası kalmadı

Bunlar zaten biliniyor. Ancak açıklama yapılmadıkça, bu millet ne bu milli ürünümüz olan ürüne sahip çıkar, ne de bu kırgınlıklar Giresun'da, Ordu'da biter. Her şeyin çaresi devletimizdir, yasalardır. Zaten topraklar bölünmüş, aileler arasında parçalanmış, fındık ağası zaten sayılı kalmıştır. Bu yıl zaten mübarek fındık da azdır." Evet, Cahit Kulubeli isimli üreticimiz aynen bunları yazıyor. Bunların üzerine daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Sadece bir üreticimizin sıkıntısını siz okuyucularımla paylaşmak istedim. Ama şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Fındıktaki sorunlar geçmiş yıllarda da bitmedi, bugün de devam ediyor ve tahminim odur ki gelecekte de sürecektir. Bilmiyorum acaba fındıkta üreticiden tüccara, ihracatçıya kadar her kesimi memnun edecek bir politika var mıdır?

 

 

Noyan Doğan

http://www.referansgazetesi.com//

Ekleme Tarihi
12.10.2009
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız