Ege tarımında altın çağ
Geçen hafta sonu Kültürpark’a, Tarım, Seracılık ve Hayvancılık Fuarı’na gittim.
Yıllardır fuarı izleyenlerin verdiği bilgiye göre bu yıl katılımcı firmaların kalitesi çok yüksekmiş. Ege Bölgesi’nde tarım ve hayvancılığa dayalı sanayideki gelişmeye bakarsak büyük firmaların İzmir’e yönelmesine şaşmamak gerek.
Anne sütüne en yakın olduğu için son yılların yükselen değeri keçi sütü üretiminde İzmir ve çevresinin başı çekmesi buna bir örnek. Bu alanda ciddi ve çok modern yatırımlar yapılıyor. Keçi peynirinin büyük talep gördüğü Fransa’da, Fransız Kalkınma Ajansı’nın bundan birkaç yıl önce Ege Bölgesi’nde süt keçisi üretimi ve peynirciliği için özel krediler verdiğini biliyorum.
Tarım fuarının en hoşuma giden yönlerinden biri de, bundan 15-20 yıl önce İsrail’de görüp hayran kaldığım teknolojik seraların artık Türkiye’de de yaygınlaşması oldu. Daha o yıllarda İsrail’de bilgisayarların yönettiği teknolojik seralar vardı. Isıya göre otomatik olarak devreye giren ısıtma sistemleri, güneş ışınlarının azlığına ya da çokluğuna göre otomatik olarak açılıp kapanan perdeler, elektronik damlama yöntemi ile sulama sistemleri vardı. Teknoloji yardımıyla İsrailliler çölün ortasında sera vahaları yaratmış ihracat bile yapar hale gelmişti.
İzmir’deki tarım fuarında da ileri teknolojiye dayalı istemlere gösterilen ilgiyi görünce memnun oldum. Ama beni asıl sevindiren kooperatiflerin organizasyonuyla köylerden gelen çiftçi vatandaşların yeni teknolojilere duydukları ilgiydi. Otomatik süt sağma makinelerinden, modern seraların nasıl kurulacağına, organik ve iyileştirilmiş tarımdan, yeni çıkan tarım makinelerine kadar her bölümde sorular soruyor, vizyonlarını genişletmeye çalışıyorlardı.
Fuarlar dünyaya açılan pencerelerdir. Tarım kooperatiflerinin çiftçiler için yaptıkları fuarları organizasyonları o nedenle önemli. Anladığım kadarıyla fuarlar yeni yerleri görmek için de bahane oluyor. Birçok kooperatif bundan önce Bursa’daki tarım ve hayvancılık fuarını ziyaret için de organizasyon yapmış. Bundan sonraki en büyük organizasyon ise aralık ayında Antalya’da düzenlenecek olan fuar için olacakmış.
Böylece çiftçi vatandaşlar hem fuarda yeni teknoloji ve üretim biçimlerini tanıyor, hem de çeşitli kentleri ziyaret ederek bilgi ve görgülerini artırma fırsatını yakalamış oluyor.
Onca teknolojik gelişmeye rağmen Somali gibi ülkelerde insanların, bebeklerin hala açlıktan öldüğü 21. yüzyılın dünyasında tarım yeniden keşfediliyor. İzmir ise tarıma dayalı sanayide yeni bir dönemin eşiğine gelmiş dunumda. Seraların sıcak yer altı sularıyla ısıtılacağı jeotermal tarım sektörün yeni lokomotiflerinden biri olacak. Tarım Bakanı Mehdi Eker, bölgede tam 2 milyon metre karelik alanda jeotermal tarım yapılması için çalışmaların sürdüğünü söylüyor. Ayrıca zeytin, zeytinyağı, organik tarım, üzüm, pamuk gibi ürünler için kümelenme çalışmaları da 2015’e kadar tamamlanacak. Egeli üreticinin ürününe katma değer katmak için, domatesleri kurutup ambalajlayan tesisler gibi yaklaşık 200 yeni KOBİ kurulması kısa vadeli hedefler arasında.
Avrupa’nın yeni girmeye başladığı ekonomik krizinden çıkışının en az 10 yıl süreceği tahmin ediliyor. Ne kadar teğet geçerse geçsin ihracatının yarısından fazlasını Avrupa’ya yapan Türkiye’nin bundan etkilenmemesi mümkün değil. Krizin özellikle otomotiv, beyaz eşya, tekstil ve konfeksiyon sektörlerini etkilemesi bekleniyor.
Kriz dönemlerinde insanlar ev, elbise, ayakkabı, otomobil almayabilir ama aç yaşayamazlar. O nedenle tarım sektörünün yıldızının yeniden parlamaya başladığı bu yeni dönemi iyi değerlendirirse Ege tarım cephesinden de eski altın çağlarını yakalayabilir.
Selim Türsen