1 kg. turfanda kiraz 650 TL
Şeytanın gör dediği Çetin Altan [email protected]
Acaba hâlâ sokak, cadde, tarla ve bahçelerin kıyılarında ip atlayan küçük, hatta büyük kızlara rastlanıyor mu; bendeniz bilmiyorum. Belki de “ip atlama”, sportif bir faaliyet olarak sadece spor salonlarında kaldı. *** TV ekranlarında, ülke bir uçtan bir uca araba kazalarıyla dolu. Fırtına çıktığı zaman, tekne kazalarıyla da... Yılda birkaç kez de, uçak kazası oluyor: - O kadar kaza, her yerde oluyor, diye avutuyoruz kendimizi. Ama ip atlayan gençlere hiç rastlamıyoruz.
*** Bazen 50’sine merdiven dayamış hanımlara soruyorum: - Siz çocukluğunuzda ip atladınız mı, diye. Genellikle: - Çoook, diyorlar.
*** Sosyoekonomik bir analiz sonucu: - Galiba “ip atlamanın” pabucunu; cep telefonlarıyla bilgisayarlar attı dama, diye de düşünebilir insan.
***
Şimdi genç dostlar: - O kadar önemli mi, ip atlama; diye de sorabilirler. Hoş zaten önemli olsa, kaybolmazdı. Para hiç kayboluyor mu?
***
Geçen hafta Akşam gazetesinde; T.C.’nin çok dışında bir haber vardı, şöyleydi: “Pasifik Okyanusu’nun batısında; derinliği 11 bin kilometre, uzunluğu 2 bin 550 kilometre; genişliği 69 kilometre... Derin mi derin, uzun mu uzun ve daracık bir ‘kanyon’, okyanusların altında...” *** Okyanusların altındaki o muhteşem çukura 1960 yılında ilk inen 2 İNSAN’dan biri ABD’li Teğmen Donald Walsh, öteki de İsviçreli Bilim Adamı Jacques Picard. *** 2010’da, robot bir denizaltı gönderilmiş, Okyanus’ların dibindeki o şaşırtıcı çukura. Mikrobik de olsa, hayat var mı, diye... *** Gagarin de, 1961’de Uzay’a fırlatılan ilk İNSAN olmuştu. *** Bir de, 264 milyon öncesi var; “dinazorlar”ın kaybolduğu tarih. Yeryüzünde 73 milyon yıl yaşamış “dinazorlar”... İNSAN ise henüz 2 milyon yıldan beri yaşıyor, öyle söyleniyor. *** Okyanusların dibini de çiz bir kalem, Uzay’ı da... Gelelim bendenizin kirazlarına. *** Gençliğimde kirazı çok severdim, özellikle de turfanda çıkanını. 1935 yılında, bendeniz 8 yaşımdayken; babamla Ankara’da Yenişehir pazarına gitmiştik. Gözüme turfanda çıkmış tepeleme kirazlar ilişmişti. İçim gitmişti. Babam fiyatını sordu kirazın. Satıcı, hiç unutmam: - 22 kuruş, dedi. *** Babam çok pahalı buldu fiyatını, bana döndü: - Ucuzlayınca alırız, dedi ve yürüdük. ***
Nedense her yıl, “tufanda kiraz”ı görünce, yahut lafını işitince, bu eski anıyı hatırlarım. |