Nar üretiminde olağanüstü artış…
Ankara – 17.12.2013 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de 1988 yılında 45 bin ton olan nar üretiminin, 2007 yılında 106 bin 560 tonla 100 bin tonu, 2010 yılında 208 bin 502 tonla 200 bin tonu, 2012 yılında ise 315 bin 150 tonla 300 bin tonu aştığını bildirdi. Bayraktar, sadece 2012 yılında yüzde 44,85 üretim artışı olduğunu, bitkisel üretim ikinci tahmin verilerine göre 2013 yılında da üretimin yüzde 22,13 artışla 384 bin 905 tona çıkacağının tahmin edildiğine dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, nar üretiminin 1988-2012 döneminde 7’ye, 2007-2012 döneminde ise 3’e katlandığını belirterek, “Narda, 1988 yılında 2 milyonun altında olan meyve veren ağaç sayısı, 2007 yılında 3,6 milyona, 2009 yılında 5,1 milyona, 2010 yılında 6,4, 2011 yılında 7,8 milyon, 2012 yılında ise 10 milyonu geçti” dedi.
-Narın sağlığa faydaları saymakla bitmiyor-
Bayraktar, C vitamini açısından son derece zengin bir meyve olan narın B1 ve B2 vitaminleri, potasyum, kalsiyum, fosfor ve demir içeren narın, kalp ve damarlara, çarpıntıya iyi geldiğinin, enerji verdiğinin, yorgunluğu giderdiğinin, vücudu, diş etlerini güçlendirdiğinin, kötü kolesterolü düşürdüğünün, kan şekerini dengelediğinin, harareti önlediğinin uzmanlar tarafından söylediğini vurguladı. Çekirdeğinde elde edilen yağın cilde ve saçlara iyi geldiğini bildiren Bayraktar, meyve tanelerinin zarının da ülsere karşı mideyi kuvvetlendirdiğine dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, “narın en büyük özelliğinin ise bağışıklık sistemini güçlendirmesi, kanser riskini azaltan antioksidanlar açısından çok zengin bir meyve olmasıdır” dedi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, narın sadece meyvesinden değil, meyve tanelerinin zarından, meyve kabuklarından, nar ağacı köklerinden, kök kabuklarından ve nar ağacı dallarından da sağlık açısından faydalanıldığını belirtti.
-Nar üretiminde Türkiye dünya üçüncüsü-
Nar üretiminde Türkiye’nin, Hindistan ve İran’ın ardından üçüncü sırada geldiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“2011/2012 üretim sezonunda, 2011 yılında üretilen 217 bin 572 ton nardan, 3 bin 699 tonu üretimde kaybedildi. 60 tonluk ithalatla birlikte 213 bin 933 ton nar piyasaya arz edildi. Bu rakamın 148 bin 238 tonu yurtiçi kullanıma sunuldu. Kullanımda kayıp 11 bin 859 tonu buldu. Tüketim 136 bin 379 tonda kaldı. Buna göre kişi başına tüketim 1,83 kilogram oldu. Narda yeterlilik oranımız 2011/2012 üretim sezonu için yüzde 144,28. Yani tüketimimizin 1,5 katı kadar üretim yapıyoruz. 2011/2012 sezonunda 65 bin 695 ton nar ihraç edildi. Bu rakamın 20 bin 23 tonu Avrupa Birliği ülkelerine yapıldı.
Nardaki sorunlarımızdan biri üretimdeki artışın taleple desteklenmemesidir. Narda hem ülke içi tüketim hem de ihracat olanakları artırılmalıdır. Çünkü, 2011/2012 üretim sezonunda bile 15 bin 558 ton nar, üretim ve kullanımda kaybedildi. Kaybedilen ürün miktarı, çoğu ülkenin toplam üretiminden fazla bir rakama karşılık geliyor. Ürün iyi korunmalı ulusal servet ziyan edilmemelidir. Daha ayrıntılı rakamları belli olmayan 2012/2013 üretim sezonunda, üretimin bir önceki sezona göre yüzde 44,85 artışla 217 bin 572 tondan 315 bin 150 tona çıktı. Bitkisel üretim ikinci tahmin verilerine göre 2013 yılında da üretimin yüzde 22,13 artışla 384 bin 905 tona çıkacağı tahmin ediliyor. Bu kadar hızlı üretim artışının doğru yönetilmesi gerçekten zor görünüyor. Hem tüketimi çok hızlı artırmanız hem de ihracatta bütün pazarları zorlamanız ve yeni pazarlar yaratmanız gerekiyor. Üretimin bu kadar artması, pazarlama sıkıntısı yaşanması nedeniyle narda fiyatları düşürdü. 2013 yılında üretici narını kilogramı 60-75 kuruştan sattı. Hatta bazı üreticiler üzerinde mahsulü olan ağaçlarını sökerek, başka ürünlere yöneldi. Nar fiyatları son yıllarda sürekli düşüyor. Yıllık ortalama yüzde 20 oranında fiyat düşüşü yaşanıyor. Bundan 4 yıl önce kilogramı 150 kuruş olan nar fiyatı, 2012 yılında 80-100 kuruşa, 2013 yılında da 60-75 kuruşa kadar düştü. Çiftçimiz üretimi bir şekilde yapıyor. Yalnız örgütlenme yetersizliği, planlama ve pazarlama sorunlarına neden oluyor. Bu da çiftçimizi zorluyor. Nar üretiminde dış pazarların yeterli olmadığı açık... İhracatın artırılması büyük önem taşıyor.”
Meyve üretiminde fidanlarının dikimden 3 ile 10 yıl sonra meyve vermeye başlayacağı düşünülerek yurt içi talep ve ihracat imkanları göz önüne alınarak çok iyi bir planlama yapılması gerektiğini bildiren Bayraktar, “İyi bir planlama, talebe uygun üretim yapılması, ancak profesyonel yöneticilerin yer aldığı aktif olarak çalışan, üretici birliklerinin kurulmasıyla mümkündür. İyi bir planlama yapılmaması durumda narda olduğu gibi tonlarca ürün değerlendirilemediği gibi fiyatlar da maliyetin altında kalmaktadır” dedi.
-Üretimde Antalya, Muğla’nın önünde açık farkla birinci-
Türkiye çapında 56 ilde yapılan nar üretiminin 3’te 1’ini tek başına Antalya’nın gerçekleştirdiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Üretimi 104 bin 421 ton olan Antalya’yı, 47 bin 67 tonla Muğla, 28 bin 182 tonla Denizli, 26 bin 200 tonla Adana, 25 bin 227 tonla Mersin, 15 bin 543 tonla Hatay, 14 bin 87 tonla Gaziantep, 10 bin 351 tonla Aydın izliyor. İzmir 7 bin 508 tonla 9’uncu, Şanlıurfa 6 bin 255 tonla 10’uncu, Adıyaman 3 bin 804 tonla 11’inci, Siirt 3 bin 516 tonla 12’nci, Mardin 2 bin 656 tonla 13’üncü, Bilecik 2 bin 565 tonla 14’üncü, Osmaniye 2 bin 341 tonla 15’inci, Manisa 1814 tonla 16’ncı, Kilis 1506 tonla 17’nci, Karaman 1386 tonla 18’inci, Balıkesir 1379 tonla 19’uncu, Burdur 1292 tonla 20’nci, Kahramanmaraş 1252 tonla 21’inci, Diyarbakır 1020 tonla 22’nci sırayı aldı. En az üretim ise 4’er tonla Edirne ve Giresun’da, 3 tonla Kütahya’da 2 tonla Erzurum’da yapıldı.” |