Yağ açığımızı, Aspir kapatır Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (GKTAEM) Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Dr. Arzu Köse, Türkiye’nin ham yağa yaklaşık 3.2 milyar dolar ödediğini belirterek, ülkesel yağ açığını giderme noktasında, Anadolu’da “diken” adıyla bilinen ‘aspir
Dr. Arzu Köse, “aspir”in Orta Anadolu şartlarında yetişen, kurağa dayanıklı bir bitki olduğunu bildirdi. Aspir bitkisi üzerine devam eden çalışmaların 1930’larda başladığını belirten Arzu Köse, şöyle konuştu: “Ülkemizde uzun yıllardan beri devam eden bir yağ açığı söz konusu. Mevcut yağlı tohumlu bitkilerin verim ve ekim alanlarını arttırma ile ilgili çalışmalar devam etmekte, ama, yeni yağ arayışı da sürmekte idi. Bu noktada özellikle kurağa mukavemeti dolayısı ile aspir bitkisi ön plana çıktı. Türkiye, petrolden sonra ikinci olarak ham yağa yaklaşık 3.2 milyar dolar civarında bir döviz ödemekte. Bu yüzden ülkemizdeki yağ bitkilerinin üretim alanlarının ve verimlerinin arttırılması büyük önem arz ediyor.”
Kaliteli bir yağ Aspir bitkisinin özelliklerini anlatan Köse, şunları kaydetti: “Yağ içeriği açısından da oldukça kaliteli bir yağa sahip. Günümüzde aspiri raflarda göremesek de birçok gıda ürününün içerisinde tüketiyoruz. Yağı oldukça kaliteli. İnsan gıda beslenmesinin dışında biyodizel hammaddesi olması dolayısıyla son yıllarda büyük önem arz etmekte. Hem zeytin yağı hem de ayçiçeği yağı tipinde çeşitleri bulunan aspir, bu noktada da çeşitlilik sağlayan bir bitki.” Dr. Arzu Köse, Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün, aspir genetiği üzerine ciddî bir potansiyele sahip olduğunu dile getirdi. Yıldız Nevin Gündoğmuş (A.A.)
Çiftçi de benimsedi Dr. Arzu Köse, “Bu bitkinin öneminin artmasıyla birlikte ıslah çalışmalarına hız verdik. O döneme kadar tescil edilmiş olan bütün çeşitler zaten enstitümüze aitti. 2011 yılından itibaren ’balcı’ çeşidini tescil ettik. Çalışmalarımız yazlık, kışlık, tohumluk aspir çeşitleri ile devam ediyor. Kârlılık da dikkate alınarak, uygulamasının, tarımının basit olması, çok fazla mekanizasyon ve besin maddesi istememesi bakımından; birçok çiftçimiz tarafından çabuk kabul edilen bir bitki oldu”dedi.
|