Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 03 Aralık 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Tarla Bitkileri »  Fig, Yonca »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler
 Tohum-Çeşit
 Tohum-Çeşit
 İlaç-Gübre
 Mekanizasyon-Sulama
 Yetiştirme teknikleri
 İyi tarım uygulamaları
 Organik üretim-ürün
 Hasat-Depolama
 Yem sanayi
 Kaba yem-Silaj
 İhracat-İthalat
 Ticaret-Pazarlama
 Araştırma-Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek ve teşvikler
 Diğer

Falın tarihi insanlık kadar eski; her ne kadar bugünlerde ‘Evet mi, hayır mı' ile ufku daraltılsa da Eski Yunan, Roma, Mısır, Türk, Çin ve nice medeniyette yol gösterici olmuş, çıkan savaşlarda, büyük aşklarda, ihanetlerde yeterli karar nedeni olarak kabul görmüş.

Bu haftanın yazısını, Sayın Ayşe Duvarcı'nın 1993 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘Türkiye'de Falcılık Geleneği ile Bu Konuda İki Eser' başlıklı kitabından yararlanarak ve iznine sığınarak hazırladım, umarım ilginizi çeker.

Falın tarihi insanlık kadar eski, her ne kadar bugünlerde ‘Evet mi, hayır mı' ile ufku daraltılsa da Eski Yunan, Roma, Mısır, Türk, Çin ve nice medeniyette yol gösterici olmuş, çıkan savaşlarda, büyük aşklarda, ihanetlerde yeterli karar nedeni olarak kabul görmüş.

Günümüzde de "Kim iktidar olacak, futbolda bu yılın şampiyonu kim, bizim kızın kısmeti ne, oğlan imtihanı kazanıp üniversiteye girebilecek mi, büyük kapıdan geçilip başına devlet kuşu konacak mı, elim ne zaman para görecek", hepsinin cevabını fal ile aramak ve rahatlamak mümkün.

Geçmişte Orta Asya'da fal sözcüğü iyi talih, uğur kavramlarını ifade ederken bugünün dünyasında ‘geleceği hem iyi hem de kötü yönleri ile öğrenmek için bazı garip vasıtalara müracaat etmek ve bu yolla sonuç elde etmeye çalışmak' anlamında kullanılıyormuş. Gelin şimdi geleceği anlamada akıldan, tecrübelerden, toplumsal değerler ve insani davranışlardan bir an için vazgeçip işimizi fala bırakalım ve bu ‘garip vasıtalar'ın günümüzde pek bilinmeyenlerinden işe başlayalım.

İlk sırada falların atası var, belki çok azımızın duyduğu, geçmişte Şaman inancında olan Türk boylarının pek benimsediği, bir görüşe göre bugünkü kahve falının da öncüsü ‘Kürek kemiği falı'. Önce bir koyun, sığır, at, keçi veya geyik bulmak gerekiyor. Biraz meşakkatli bir iş. Hayvanı kesip kürek kemiğini çıkartacaksınız. Bu kemik közlenmiş ateşte iyice kızdırılıyor ve kemik üstündeki zarın ateşte aldığı şekle bakarak karar veriliyor. Kemik üstünde oluşan şekiller düz ise işler iyi gidecek, yol açık, eğri büğrü ise yol kapalı, işler zor anlamına geliyor. Günümüze de uygun olduğunu düşünüyorum, referandum tartışmaları, evet-hayırlar, havuzlu villalar yerine kes bir inek, bak fala, sıcakta bu kadar zorlanılmasın.

Bir diğer ilginç fal ‘Köpük falı'. Ataların ruhuna kurban kesiliyor, etler kazanda kaynatılıyor, kaynama sırasında oluşan köpükler beyaz ise işler iyi, siyah ise yandık, her şey kötü gelişecek. Bu da günümüzde yol gösterici olabilir.

Yeni bir ev mi istiyorsunuz, cevabı ‘Eldiven' ya da ‘Kaşık Falı'nda. Önce doğuya dönüp eldiveninizi çıkartmanız gerek. Çıkartıp dua ediyorsunuz, dua basit: "Her şeyi bilen, ağır fal kaşığıma yalvarıyorum, yerin altının sahibi tanrılar, işitiniz, dinleyiniz, her şeyi bilen gören Kaşık Falı'nı armağan ediniz" deyip eldiveni yere atıyorsunuz. Eldiven avuç içi yukarı gelecek şekilde yere düştü ise çalışmaya, banka kredisine, kefile filan gerek yok, yeni ev sizin demek.

Bulutlara bakmak da faydalı. Bir ‘Bulut Falı'na bel bağladıysanız; niyetinizi tuttunuz, dikkatle bulutlara bakıyorsunuz. Bir süre sonra bulutlar, insan, hayvan, eşya gibi şekillere benzemeye başlıyor. Bu şekillerden yorum çıkartmak gerek. Şekilleri yorumlamak için kahve falına müracaat etmekte yarar var.

Balık, hayırlı iş; yılan, sinsi düşman; çiçek, yeni iş; memursanız terfi ediyorsunuz. (Bu günlerde geçerli mi emin değilim), kuş, iyi kısmet; kapı, hükümet kapısı; devlet baba ya, size de bir faydası olacak. Bulutlara bakarken birden parçalanıp aradan bir ışık demeti çıkıyorsa yüzünüz gülmeli, her şey yolunda demek. Bulutun kararması niyetin olmayacağını gösteriyor.

Tuz ile de fal bakmak mümkün. Düz bir zemine rastgele tuz serpin, çıkan şekilleri kahve falı gibi yorumlamaya çalışın. ‘Ateş Falı'yla da memleket meselelerine çözüm bulabilirsiniz. Büyük bir ateş yakın, devamlı değişen alevlere, dumanın rengine, yönüne, ateşin çıkardığı sese, etrafa sıçrayan kıvılcımların durumuna göre geleceği keşfetmeye çalışın. Bir ufak ipucu: Alevlerin rengi yeşilse iyilik, kırmızı ise kavga var. Siyah ise önemli bir ölüm.

Artık hepimiz biliyoruz, nüfusumuzun büyük çoğunluğu işsiz genç, bu fal işinin onlara da faydası olmalı. Eskiden pek makbul olan, sanırım bu günlerin keşmekeşi içinde unutulup giden bir gençlik falı tarifi vermekte de yarar var. Adı ‘Numara Falı', oldukça basit ama rahatlatıyor. Sinema bileti, tiyatro bileti gibi üzerinde numara olan bir biletiniz var. Eskiden Akbil, jeton yok, otobüs bileti olurdu üstünde seri numarası yazan, en çok o kullanılırdı numara falı için. Yöntem şu: Kilit kelime ‘Adyömersi'. Bilet üzerindeki numaraları toplayıp dokuzları düşüyorsunuz, kalan sayının bir harf karşılığı var. Bu sayılar Adyömersi kelimesindeki harflerden birine işaret ediyor. Her harf bir sembol; A= Âşık, D= Uğruna deli oluyor, Y= Yalvarıyor, Ö= Özlüyor, M= Mektup yazıyor, E= Evlenmek istiyor, R= Resim istiyor, S= Seviyor, İ= İstiyor. Örneğin bilet numaranız 181217 ise rakamların toplamı yirmi ediyor. İçinde iki dokuz var, dokuzları attık kalan sayı iki, karşılığı D, sonuç güzel ‘Uğruna deli oluyor'. Zararlı bir yanı yok, hiç değilse akşam rahat uyumayı sağlıyor.

Geçmişte halk edebiyatındaki manilerle de fala bakmak pek yaygındı, şekerlemeden çıkan, tavşana, ispenç horozuna çektirilen fallar. Gelin bir mani falı ile bitirelim yazıyı.

Aklın karma karışık

Ol düşmanla barışık

Falın pek aydın çıktı

Yollarında var ışık

Birbirimize düşman olmak yerine, oturup açık yüreklilikle tartışmak, birbirimizi falsız anlamaya çalışmak biliyorum ki en doğrusu. Kim bilir belki bir gün olur.

Kalın sağlıcakla. Haftaya: Gurabahane-i Laklakan.

 

Bülent Ünal

http://www.referansgazetesi.com/

Ekleme Tarihi
21.08.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız