Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasım 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Tarla Bitkileri »  Fig, Yonca »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler
 Tohum-Çeşit
 Tohum-Çeşit
 İlaç-Gübre
 Mekanizasyon-Sulama
 Yetiştirme teknikleri
 İyi tarım uygulamaları
 Organik üretim-ürün
 Hasat-Depolama
 Yem sanayi
 Kaba yem-Silaj
 İhracat-İthalat
 Ticaret-Pazarlama
 Araştırma-Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek ve teşvikler
 Diğer

AİLECE eğitime gönül vermiş olan işadamı Hüsnü Özyeğin ilk kez bir “kırsal kalkınma” projesine imza atıyor. Özyeğin’in “kırsal kalkınmayla” neden ilgileniyor? Bunun hikâyesi hayli ilginç. AÇEV’in (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı olan eşi Ayşen Özyeğin, kuş gribinin herkese korku saldığı bir dönemde, gazetelerin birinde kesilmiş tavukların başlarıyla oynayan çocukların fotograflarını görüyor. Uykusu kaçıyor. Fotograflar kırsaldaki cehalet ve yoksulluğun kanıtı. O anda “kırsal kalkınmanın” da Özyeğin Vakfı’nın gündemine alınması gerektiğine karar veriyor. 20 yıldan beri eğitime yoğunlaşmış olan vakıf bu konuda deneyimsiz. Önce Tarım Bakanlığı ile ne yapılacağı konusunda temas kuruluyor. Ardından dünyadaki örnekleri inceleniyor. GATES, ROCKEFELLER NE YAPMIŞ Gates, Rockefeller gibi vakıflar “kırsal kalkınma” için neler yapmışlar? Başında Amerikalı ekonomist Jeffrey Sachs’ın olduğu “Milenyum Köyleri” nasıl bir strateji izliyor? Hani şu Brad Bitt ile Angelina Jolie’nin desteklediği köyler. Vakfın Genel Koordinatörü Ayla Göksel, “İnsanların motive olacakları, ortak çalışabilecekleri, daha sonra bizim desteğimiz olmadan sürdürebilecekleri bir model arayışına girdik” diyor. “Milenyum Köyleri’nin dahi kullanmadığı bir izleme-değerlendirme sistemi geliştirdik” diye ekliyor. Özyeğin Vakfı dünyaya bakarken, bizzat kendisi dünyaya model olma yolunda. Oxford’dan bir ekiple birlikte geliştirilen bu sisteme göre, “kırsal kalkınma” programının uygulanacağı 6 köyün her türlü bilgileri bir araya getirilmiş. Aynı özellikleri gösteren ancak programa dahil olmayan başka 6 köyün bilgileri de toplanmış. Özyeğin Vakfı’nın 5 yıllık programı sona erdiğinde iki köyü birbirleriyle karşılaştırmak mümkün olacak. Ne kadar yol alındığı ortaya çıkacak. ÖZEL SEKTÖR PARAYLA YETİNMİYOR Yine Ayla Göksel’e dönersek “Dünyadaki kırsal kalkınma modellerinde gençler ve kadınlar ön planda değildi. Biz onlar için de projeler geliştirdik. Modelimiz altyapıyı güçlendirmekten, eğitim, sağlık, ekonomik faaliyete kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor” diyor. Özel sektörün, sponsorluk yaptığı konularda ilgili bakanlıkların da desteğiyle artık kendi modelini oluşturmaları iyi bir şey. Hatırlayacaksınız, geçen hafta da Koç Grubu’nun “Meslek Lisesi, Memleket Meselesi” projesinde kendi modelini oluşturduğunu yazmıştım. Günümüzde parayı vermekten ziyade verimliliği en fazla sağlayacak şeyin arayışına girmek daha önemli. Sevinerek özel sektörün giderek daha fazla bunu yaptığını görüyorum. ‘Bu yazmayı Marks&Spencer’da satarım’ ZİYARET ettiğimiz köylerde en fazla heyecanlanan Hüsnü Özyeğin oluyor. Hayatlarında ilk kez para kazanan kadınları görmek fazlasıyla hoşuna gitti sanırım. Özyeğin, seracılık öğrenen ve yetiştirdikleri çiçekleri Bitlis Belediyesi’ne satan kadınları göstererek “Gözlerindeki ışığı gördünüz mü” diye soruyor. Gözüne takılan beyaz oyalı yazmayı göstererek “Bunu rahatlıkla Marks&Spencer’da satarım” diyor. “Kavar Havzası”na 8 bin 500’ten fazla meyve ağacı (ceviz, kiraz, elma) dikilmiş. Meyvecilik, hayvancılık eğitimleri verilmiş. Süt toplama merkezi kurulmuş. “Kavar Köyleri Kalkınma Kooperatifi” kurulmuş. Çocuk oyun alanları, “köy odası” denilen sosyal tesisler yapılmış. Kadınlar, çocuklar gençler çeşitli eğitimlerden geçirilmiş. Tarım Bakanı Mehdi Eker’in dediği gibi, Özyeğin Vakfı’nın bu modeli köye dönüşü hızlandırabilir. Kürt sorununun çözümüne değil derinleşmesine yol açtı YOLDA Tarım Bakanı Mehdi Eker ile birlikte “Boşaltılmış Köyler” sohbeti yapıyoruz. “Kavar Havzası”ndaki köylülerle rahatça Kürtçe anlaşan Eker’e göre,“Boşaltılmış Köyler” Kürt sorununun çözümüne değil derinleşmesine yol açtı. Haklı olarak “Devlet o zamanlar işin kolayına kaçtı. Şimdi köylerini terk etmek zorunda kalanların geri dönmesi için milyarlarca lira ödüyoruz. Bu yanlış uygulamanın büyük kentlerde yol açtığı sosyal ve ekonomik sorunlar da çabası” diyor. Sadece Hakkâri’ye, “Köye Dönüş” yasası çerçevesinde 330 milyon lira ödenmiş. Mehdi Eker, “Köylülerin hasarları tespit ediliyor. Evi mi yanmış, hayvanları mı ölmüş? Ödeme ona göre yapılıyor” diyor. Ziyaret ettiğimiz Düzcealan Köyü’nde örneğin evini onarmak için devletten 7 milyon almış olan bir köylüye rastladım. Paranın yetmediğinden yakınıyordu. Tarım Bakanı Eker’den daha fazla para talebinde bulunanlar da vardı. Su, yol isteyenler de. Bankacı gözüyle 5 yıl sonra ne olacak ÖZYEĞİN Vakfı’nın “kırsal kalkınma” projesi nereye uygulanıyor? Tarım Bakanlığı ile sıkı işbirliği içerisinde Bitlis, Tatvan’da 6 köy ile 5 mezradan oluşan “Kavar Havzası” seçilmiş. Önceki gün İstanbul-Ankara üzerinden vardığımız Muş’ta Tarım Bakanı Mehdi Eker’in de katılımıyla “Kavar Havzası”nı gezdik. Havza tüm gelişmişlik göstergeleri açısından Türkiye’nin en yoksul yerleşim birimlerinden biri. Nüfusunun yüzde 60’ı 25 yaşın altında. Hüsnü Özyeğin havzada kişi başı milli gelirin ayda 108 lira olduğunu söylüyor. “Bankacı gözüyle 5 yıl sonunda bu gelirin iki katın üzerine çıkması gerekir” diyor. Özyeğin Vakfı 5 yıllık proje için 3 milyon lira veriyor. Hüsnü Özyeğin, “Bu para belki çok büyük değil. Ancak bizim yapmak isteğimiz bölge halkına kendi ayakları üzerinde durmasını öğretmek, hangi desteği nereden alabileceğini göstermek” diyor. Peki Özyeğin Vakfı’nın “kırsal kalkınma” projesinin uygulandığı köylerin özelliği var mı? İşte bu nokta ilginç. Zira altı köyden dördü “Boşaltılmış Köyler”, diğerleri ise “korucu köyleri”. Ziyaret ettiğimiz köyler 1990’lı yılların başında boşaltılmış, yakılmış. Köylüleri İstanbul, Adana, Mersin, Diyarbakır gibi büyük kentlere dağılmış. “Köye dönüş” yasasıyla birlikte 10-15 yıl sonra topraklarına geri dönmüşler. Şimdi bu köylerde nüfusun yüzde 40’ını geri dönenler oluşturuyor. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15409419.asp?mnID=15409419

Ekleme Tarihi
25.07.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız