Pamuk, Tekstil, Hazırgiyim ve Konfeksiyon sektörünün başına hayli işler açmış durumda.
Sektörde yaklaşık bir yıldır hammadde anlamında ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Sıkıntılarının kaynağı önemli hammaddeleri olan Pamuk.
Pamuk, hem fiyatları hızla yükselen bir hammadde, hem de istenildiğinde bulunamayan bir hammadde oldu özellikle son 6 aydır.
Bu sektörün ihraç kalemlerinin yüzde 70'e yakını Pamuklu olunca işler daha da karışmakta.
Sıkıntı ulusal, ama nedeni uluslararası.
Kaynağı, Hindistan, Çin ve Pakistan gibi dev üretici ülkeler.
3 ülke hem pamuk üreticisi, hem de tüketicisi ülkeler.
Nisan ayı sonunda Hint hükümeti üretilen pamuk ürününün kendi ihtiyaçlarına yetmeyeceğini ileri sürerek, pamuk ihracatını kısıtlayarak Pakistan ve Malezya'ya olan kontratlarını yerine getirmedi.
Hammaddesiz kalan Pakistanlı ve Malezyalı iplik fabrikaları üretim yapamaz olunca dokuma ve örme tezgahları durdu. İç piyasası ipliksiz kalacağından korkan Pakistan hemen iplik ihracatına ilginç bir kısıtlama getirdi ve ihracattan yüzde 15 vergi alınmasına karar verdi. Hindistan yöneticilerini böylesi etik olmayan bir karar vermeye zorlayan aşırı yağmurlar sonucu pamuk ekim alanlarının harap olmaları sonrasında iç piyasa ihtiyaçlarını karşılayamama korkusuydu.
Aynı akıbet Çin'i de beklemekteydi. Aşırı yağmurlar ve sonrasındaki seller pamuk ekim alanlarını harap edince rekolte düştü. Hemen Özbekistan ve Türkmenistan'dan pamuk daha tarladayken büyük miktarlı bağlantılar yaptılar. Şimdi hızla, yükselen pamuk fiyatları karşısında Özbekistan'ın ve Türkmenistan'ın Hindistan benzeri bir tutum alıp, almayacakları merak konusu.
Bu fırsatı kaçırmayan spekülatörlerin de devreye girmeleri sonrasında pamuk ürününde bir daralma oldu, sonrasında da fiyatlar yükseldi.
Bugünlerde yaşanan kaos, mayıs ayında ilk işaretlerini vermiş, ben de konuyu 24 Mayıs tarihinde bu köşede sizlerle paylaşarak "Yeni sezonda pamuk bulmakta zorlanacaksınız" şeklinde yazmıştım.
Maalesef o günler geldi.
Bu gelişme Türkiye'ye nasıl yansıyor?
Elbette olumsuz yansıyor.
Görülüyor ki, bu sürede olanları Türk pamuk tüketicileri seyretmişler. Şimdilerde yaşanan panik havasının nedeni de geçen süredeki rahatlıkları olsa gerek.
Aslında Türkiye de bir pamuk üreticisi bir ülke. Daha doğrusu öyleydi. Fazla değil 3-4 sene öncesine kadar 980 bin tona kadar yükselmiş olan pamuk rekoltesi yanlış tarım politikaları sonrasında giderek düşmüş geçen yıl 380 bin tona kadar gerilemişti. Bu yıl bir gayret ekim sahaları arttırılmaya çalışıldı ama bu artış yeni sezonda 500 bin tonu geçemeyecek. Hatta yeşil kurt söylentileri doğru ise daha da az olacak.
İplik fabrikalarının kurulu kapasiteleri 1.8 milyon ton pamuk tüketimine eş. Ancak kullanılan tüketim gücü 1.3 milyon ton civarında. Görülüyor ki, 1.3 milyon ton tüketim, 500 bin ton üretim ilişkisi ve emniyet stoklarıyla beraber Türkiye şimdiden 1 milyon ton pamuk ithaline mahkum olmuş durumda. 2009-2010 sezonunda Amerika'dan ve Yunanistan'dan ithal edilen pamuk 700 bin ton ve ödenilen meblağ bir milyar doların üzerindeydi. Çok uzak değil daha 5 yıl öncesinde dünyanın beşinci büyük pamuk üreticisi olan Türkiye bugün ilk onda değil ve korkarım bu yıl en az 1 milyon ton pamuk ithal edilecek ve en az 3 milyar dolar ödenecek. Tabii bu kadar pamuk bulanabilirse!
Eylül ayı ile birlikte yeni mahsul kaldırılmaya başlandı. Her yıl yeni mahsul çıktığında düşen fiyatlar bu yıl Çin, Hindistan, Pakistan da görülen aşırı yağmur ve seller ardından rekolteler düşme eğilimi gösterince ve dahi pamuk spekülatörler bu beklentileri daha önceden senaryoya bağlayınca, önce pamuk arzında daralma yaratıldı, sonra da fiyatlar kontrolden çıktı.
Bu yıl dünya genelinde beklenen rekolte 24.5 milyon ton. Ama tüketim tahmini 26.5 milyon ton.
2 milyon tonluk açık pamuktaki sıkıntının bir başka göstergesi.
Gelen haberlere göre dünya üretiminin yüzde 70'nin kontrata bağlandığı şeklinde. Ama kontrata bağlama işinde sadece tüketiciler yok, spekülatör tüccarlar da var. Durumu daha vahim yapan da işin bu yanı.
Şu an, satıcılar nazlı. Dünyanın önde gelen pamuk üreticisi ve ihracatçısı Amerika kendi üretimini kontratlara bağladığı (!) gerekçesiyle Özbek ve Türkmen pamuklarına göz dikmiş durumda. Brezilya'nın işi ise daha vahim. Libre/Tonunu 750 dolara sattığı ve o kontratları yerine getirebilmek için libre/tonu 1200 dolardan pamuk alma çabasında olduğu söyleniyor.
Küresel ısınmanın hafife alınması sonrasındaki tabii afetler, aşırı yağmurlar ve seller spekülatörlere bulunmaz bir fırsat sununca olan biten bu.
2008/09 Yeni mahsul eylül fiyatı 1.80 dolar – 2009 Şubat fiyatı 1.10 dolar/kg – 2009 Nisan fiyatı 1.50 dolar/kg, 2010 Mayıs fiyatı 2.20 dolar/kg ve günümüzdeki fiyat 2.87 dolar/kg, yakın bir gelecekte 3 dolar veya üzerinde olacak. Son bir yıldaki fiyat artış seyri yüzde 60'a yakın. İplik fabrikalarımızda yeterli stok yok. Üstelik yerli üretimde bir de yeşil kurt vaveylası var. Tüm bunlar bir araya gelince panik alımları devreye giriyor ve fiyatlar yükseldikçe yükseliyor. Yükselen pamuk fiyatları tabii iplik fiyatlarını da yükseltiyor. Pamuktaki bu belirsizlik iplik satışlarını da etkilemiş durumda. Satıcı pamuk fiyatlarını takip eder ve iplik satışlarını durdururken, hazır giyim ve konfeksiyoncu çaresizce başına gelecekleri seyretmekte. Çünkü bu fiyatlarla satılan pamuk ile üretilecek iplik ve o ipliklerden üretilecek kumaş fiyatları havalarda uçacak ve zaten düşük olan kurlar ile rekabet güçleri iyiden iyiye zora girecek.
‘'Tüm dünyada yükseldiğine göre fiyatlar bizde de yükselecek'' diye düşünenleriniz olabilir.
Olabilir ama bilinmelidir ki, fiyat endeksli rekabete dayalı ihracatçı yapısında bu zannedildiği kadar kolay olmayacak.
Bu nedenle , pamuk, iplik , tekstil , hazır giyim ve konfeksiyoncu dörtlüsünün işi zor, çok zor…
Şevket Sürek
http://www.referansgazetesi.com/