ALİ EKBER YILDIRIM / TARIM DÜNYASINDAN Pamukta yalancı baharın sonu... [email protected]
Dünya pamuk fiyatındaki artışın etkisi ile 2010 ve 2011'de çiftçi para kazanmak umudu ile pamuk üretimine yöneldi. Pamukta deyim yerindeyse yalancı bahar günleri başladı. Zannedildi ki, pamuk üretiminde hep artış olacak.
Sanayici ihtiyacı olan pamuğu iç piyasadan alacak. Amerika'ya, Yunanistan'a muhtaç olmayacak.
indistan'ın ihracatı durdurmasını tebessümle karşılayacak.
Milyarlarca dolarlık pamuk ithalatı hızla azalacak ve Türkiye, yıllar sonra hem kendi ihtiyacı olan pamuğu üretecek hem de ihracat yapacak.
Pamuk hasat makinelerinin satışı patlayacak.
Çırçırcılar, iplikçiler fabrika çarklarını yeniden çevirecek.
Ege, Çukurova, Harran, Amik Ovası yeniden beyaza bürünecek.
Bu yalancı bahar havası ile yıllardır çözüm bekleyen sorunların üstü örtüldü.
Hükümet, pamuk fiyatı yükseliyor diye neredeyse üreticiye destekleme primi vermeyecekti. Kütlü pamuğun kilosuna 2010'da 42 kuruş prim verilirken, 2011 primi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın keyfine bırakıldı. Bakanlık uzun süre primi açıklamadı. Ulusal Pamuk Konseyi, Tariş Pamuk Birliği ve bazı ziraat odalarının yoğun çabaları, 2011 genel seçimin de etkisi ile geçen yıl, 2010'da olduğu gibi kütlü pamuğa 42 kuruş prim açıklandı. Prim henüz ödenmedi. Bu yıl ise sadece 4 kuruşluk artışla 46 kuruş olarak açıklandı.
Adı üstünde, yalancı bahar. Pamuktaki yalancı bahar çok kısa sürdü. Fiyatlar normale döndü ve pamukta iki yıldır unutulmaya çalışılan sorunlar daha da ağırlaşarak su yüzüne çıktı. Aslında, ilk günden beri Ulusal Pamuk Konseyi, Tariş Pamuk Birliği, İzmir, Adana ve Söke Ticaret Borsaları, Söke başta olmak üzere kimi ziraat odalarının başkanları, duyarlı bazı sanayiciler her fırsatta pamuktaki bu yalancı bahara dikkat çekerek sorunların ötelenmesine dikkat çekti. Ankara bu seslere kulak vermedi.
Tam bir yıl önce, 5 Mayıs 2011 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde "Pamuk üretimine dönüş" başlıklı yazımız şöyle bitiyordu: "Pamukta umut verici gelişmeler var. Devletin istikrarlı bir politika ile bu umudu yeşertmesi gerekiyor. Atılacak yanlış bir adım pamuktaki olumlu gelişmeleri tersine çevirebilir."
Aydın'ın Söke İlçesi'nde yapılan 1. Pamuk Çalıştayı, aradan geçen bir yılın sonunda ne yazık ki pamuktaki umutların yeşermediğini ve olumlu gelişmelerin tersine döndüğünü gösteriyor.
Söke Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, Söke Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi, Söke Ziraat Odası Başkanı Kemal Kocabaş ve Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Osman Aydın, yapılan çalıştayın sonuçlarını gazetecilere anlattı.
Sonuçlar hiç de iç açıcı değil. Çiftçi iki yıl sonra tekrar pamuk üretiminden kaçmaya başlamış.
Nedeni çok basit. Yüksek girdi fiyatları üretimi olanaksız hale getiriyor.
Pamukta verimlilikle ilgili hiçbir sorun yok. Avustralya'dan sonra dünyada en yüksek verim Türkiye'de.
akat, yüksek girdi fiyatları üreticinin belini büküyor.
Bertan Balçık'ın da söylediği gibi, dünyanın her yerinde pamuk üretim maliyeti Türkiye'den daha düşük ve pamuk fiyatı Türkiye'den daha yüksek.
Pamukta yaşananların özeti bu.
Ne yapmalı?
Pamuk Çalıştayı'nda çözüm konusunda önerilenler yapılmayacak veya ülke ekonomisini sarsacak boyutta değil.
Pamukçular, hükümetin 6 yıl önce çıkardığı Tarım Yasası'ndaki "fark ödemesi" sisteminin aynen uygulanmasını, üretim maliyeti ile dünya fiyatı arasındaki farkın prim olarak çiftçiye ödenmesini talep ediyor. Hak ettikleri 2011 primlerinin bir an önce ödenmesini bekliyor. Hükümetin 7 yıl önce büyük umutlarla çıkardığı Lisanslı Depoculuk Yasası'nın uygulanmasını talep ediyor. Yerli tohumculuğun, yerli pamuk kullanan sanayicilerin desteklenmesini istiyor.
Özetle, pamukçular, ülkenin ihtiyacı olan pamuğu Söke'de, Çukurova'da, Harran'da üretmek istiyor. Yalancı baharı değil, gerçek baharı yaşamak ve yaşatmak istiyor.
Veteriner Hekimler Günü
Dünya Veteriner Hekimleri Birliği'nin (WVA) aldığı kararla 2001'den bu yana 28 Nisan, "Dünya Veteriner Hekimler Günü" olarak kutlanıyor. Türkiye'de pek önemsenmeyen bu anlamlı günde insan ve hayvan sağlığı için çok önemli bir konu olan, "antibiyotik direnci"ne dikkat çekildi.
AB Veteriner Hekim Platformu'nun açıklamasına göre, hayvanlarda başlıca bakteriyel infeksiyonlara karşı hayvanı korumak, tedavi etmek veya büyütme faktörü olarak yemden yararlanmayı ve üretimi artırmak amacıyla kullanıldığı belirtilen antibiyotiklerin beşeri hekimlikte de oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor.
Çiftlik hayvanlarında rastgele ve bilinçsiz kullanılan antibiyotiklerin bakterilerde direnç sorunlarına yol açtığı, bu dirençli bakterilerin gıdalarla insanlara bulaştığı ve daha sonra kişiden kişiye aktarıldığı biliniyor. İnsanlarda karşılaşılan hastalıkların yüzde 60'ı ve günümüzde dünyada yeni gelişen hastalıkların yüzde 75'inin hayvanlardan insanlara geçen zoonoz karakterde hastalıklar olduğu biliniyor. Bu hastalıklara neden olan bakterilerin antibiyotiğe dirençli olduğu düşünüldüğünde küresel salgınlara neden olmayacağını kimse iddia edemez.
Sağlıklı insanın sağlıklı gıdaya ulaşmasının yolunun sağlıklı hayvandan geçtiğini ve bunun sigortasının da veteriner hekimler olduğu bilinciyle Dünya Veteriner Hekimler Günü kutlu olsun. |