Pamuk üretimimizin yetersizliği nedeniyle her yıl önemli bir tekstil hazır giyim üreticisi ülke olarak tükettiğimiz pamuk için yaklaşık 500 bin ile 900 bin ton arasında ithalat yapma zorunda kalıyoruz. Bu ithalat için yılda pamuk için 1.5 milyar dolar ödüyoruz. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden pamuk üretimini artırıcı, ithalatı azaltıcı bir politikayı konunun sivil tarafları ve Tarım bakanlığıyla hayata geçirmeliyiz. Pamuğun bizim "Stratejik ürünümüz" olduğunu ortaya koymalıyız. Uluslar arası Pamuk Danışma Kurulu'nun son on yıllık veri tablosuna baktığımda üretim ve tüketim arasında yıllara göre 505 bin ton ile 920 bin ton arasında farklar olduğunu görüyorum. Bu yılın tahmini üretim ve tüketim rakamları dışında 2003-2004 yılından 2012-2013 yılına kadar açığımız7 milyon 475 bin tona ulaşmış. Bu yılın tahminlerini katarsak bu açık 8 milyon 335 bin tona yükseliyor. Bu da pamuk ithalatına geçen yıl yaklaşık 1 milyar 540 milyon dolar ödediğimizi, bu yıl bu rakamın 1 milyar 720 milyon dolara çıkacağını ortaya koyuyor. Bugünün dünya fiyatlarıyla 10 yıllık pamuk ithalatımızı değerlendirdiğimizde pamuk için dışarıya ödediğimiz paranın 16 milyar doların üzerinde olduğu sonucuna ulaşıyoruz. İşte bu nedenle önemli bir tekstil ülkesi olan ve olmaya devam edecek ülkemizin pamuğu "Stratejik" ürün olarak tanımlayarak, ona uygun üretim artırıcı stratejik program geliştirmesi gerekiyor. Yıllara göre son on yılda 1 milyon 150 bin ton ile 1 milyon 550 bin ton arasında değişen tüketimimizi karşılayacak üretimi sağlamamız zor görülüyor. Onu sağlamak için üretimimizi iki katına çıkarmamız gerekiyor. Bu zor olsa da üretimimizi 2003-2004 yılındaki Uluslar arası Pamuk Danışma kurulunun üretim rakamı 910 bin ton ya da TÜİK'in son on yılda en yüksek üretim verisi olarak ortaya koyduğu 2006-2007'nin 977 bin tonluk üretimine birkaç yıl içersinde ulaşabilirsek, pamuk ithalatına yıllık ödememizi 1 milyar doların altına çekebiliriz. Tabii TÜİK rakamlarıyla Uluslar arası Pamuk Danışma Kurulu'nun rakamları arasındaki büyük faklılıkların ortadan kaldırılması için bu rakamlar da yeniden gözden geçirilip ortak rakamlarla gerçekçilik taşıması sağlanmalıdır. Türkiye'de pamuk ekiminin gerilemesinde iki önemli faktör söz konusu. Bunlardan biri Amerikan firmalarının ülkemizde mısır ekimine destek vermeleriyle başta Çukurova olmak üzere geleneksel pamuk ekim alanlarına mısır ekimi yapılmaya başlanması oldu. Bunun kontrol altına alınması için Nişasta Bazlı Şeker üretimi kotasının bu yıl olduğu gibi Bakanlar Kurulunca yüzde 38 artırılması gibi konulara son verilmesi gerekir. Çünkü bu artış mısır üretim artışını körüklerken pamuk üretimini geriletmektedir. Bir diğer etken ise pamuk üretiminde teknolojik üretim ve toplamada makineli tarıma geçemememiz ve elle toplamada işçilik maliyetinin her yıl hızla artması oldu. Pamuğun kovulduğu ekim alanlarına geni dönmesi için "Stratejik ürün" olarak kabul edilmesi ve buna uygun desteklerin geliştirilmesi gerekir. Hem küçük üretim alanlarını birleştirecek ve ortaklıklarla toplamayı makineli tarıma geçirecek bir destek sistemi geliştirilmelidir. Hem pamuk üretiminde gübre ve tarımsal mücadele için destekler artırılmalıdır. Hem düşük faizli kredi kullanımı sağlanmalıdır. Hem de tarımsal destek priminin yükseltilmesi gerekir. Bunun yanı sıra bazı yıllarda 350 bin tona ulaşan teleften geri kazanım pamuk üretimi enerji desteğiyle geliştirilmelidir. Çorap ve benzeri alanlarda kullanılabilen tekstil artıklarından pamuk üretimi desteklenerek, pamuk tüketiminin bir bölümünün bu alandan sağlanmasına süreklilik kazandırılabilir. Pamuğun "Stratejik" tarımsal ürünümüz olması çok yönlü ve süreklilik taşıyan bir programla gerçekleşebilir. Bunun için sektör temsilcileri ile tarım bakanlığının bir araya gelerek üretim artırıcı, ithalat azaltıcı 5 yıllık yeni bir Stratejik bir planla yola çıkarak çalışma yapmaları zorunludur.