Sürecin sonunda Kayısıbirlik tamamen kapandı. Fiskobirlik fındık alamaz duruma geldi. Bir çok gayrimenkulün yanı sıra en büyük işletmelerinden biri olan Ordu Yağ Sanayi A.Ş.'yi satmak zorunda kaldı. Çukobirlik, Antbirlik, Karadenizbirlik ve diğerleri bazı işletmelerini sattı, bazılarını kapattı. Tariş Pamuk Birliği ise, önce Aydın Tekstil'i kapattı sonra bir yıldan beri çalıştıramadığı iplik fabrikasını kapattı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ve AKP Milletvekillerine göre birliklerin zor duruma düşmesinin ve işletmelerini kapatmasının tek nedeni yönetim hatası.
Türkiye'deki 17 birliğin hepsinde belli oranda sıkıntı olduğuna göre hepsinde de yönetim hatası olabilir mi?
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin'in söylediği gibi sınıfın tüm öğrencileri tembelse ve sürekli sınıfta kalıyorsa müfredatın, uygulanan politikanın hiç mi hatası yok?
Yöneticilerin mi, uygulanan politikaların mı hatalı olduğunu kanıtlayacak somut bir örnek var. AKP Hükümeti Fiskobirlik yönetimine kızdı. Fiskobirlik'i devre dışı bırakarak devletin tüm olanaklarını seferber ederek Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO)'ne üç yıl, 2006-2007 ve 2008'de fındık aldırdı. TMO'ya Fiskobirlik'in yaptığı görev verildi. Üstelik, hazine kaynakları kullanıldı. Borçlanmada hazine garantisi verildi. Görev zararı konusunda sonsuz yetki ile donatıldı. Türkiye'nin dünyada rakipsiz olduğu, tek başına üretimin ve ihracatın yüzde 75'ini gerçekleştirdiği fındıkta TMO'nun bu üç yıllık görev zararı 17 birliğin toplam zararından daha fazla oldu.
Fındık örneği gösteriyor ki, birliklerin içine düştüğü zor durumda birlik yöneticilerinin hatası, TMO yöneticilerinin ve arkasındaki hükümetin hatasından daha fazla değil. Asıl sorun Dünya Bankası'nın dayattığı tarım politikalarını sorgusuz sualsiz uygulamaktır.
Sanayi Bakanı Nihat Ergün ve AKP Milletvekilleri, birlikleri, Tariş yönetimini suçlarken önce karşı çıktıkları sonra iktidara gelirken harfiyen uyguladıkları Dünya Bankası'nın dayattığı tarım politikasını da sorgulamalarında yarar var.
Tariş yöneticilerini yüzde 100 suçlu da olabilir. Fakat rakamlar ortada. AKP Hükümeti göreve geldiğinde Türkiye'nin lif pamuk üretimi 2002-2003 sezonunda 910 bin tondu. 2009-2010 sezonunda üretim 370 bin tona geriledi.
Tariş Pamuk'un faaliyet gösterdiği Ege Bölgesi'nde durum daha da vahim.2002 yılında Ege Bölgesi'nde 721 bin 666 ton kütlü pamuk üretiliyordu. 2009 üretimi 193 bin 79 ton oldu.
Ne oldu da pamuk üretimi bu kadar düştü. Pamuğa olan talep mi azaldı? Türkiye'nin pamuk tüketimi mi düştü? Hayır. Türkiye'nin pamuk tüketimi arttı. Yılda 1 milyon tondan fazla pamuk ithal ediliyor. Büyük bölümü Amerika ve Yunanistan'dan ithal edilen pamuğa her yıl 1 milyar dolar ödeniyor.
Pamuk ithalatına 1 milyar dolar keş para ödenirken, Tariş Pamuk Birliği'ne kredi verilmiyor. Özel bankalar Tariş Pamuk Birliği borçlarını yeniden yapılandırırken, kamu bankaları siyasi baskı nedeniyle buna yanaşmadı. Birliklere karşı intikam duygusu ile hareket ediliyor. Tariş'te işçi ile çiftçi karşı karşıya getiriliyor.
Bu gelişmeler yaşanırken iki yıldan beri Birlikler Yasası'nda değişiklik öngören tasarı Başbakanlıkta bekletiliyor.
Bu anlayış ve bu tarım politikası işletmeler kapanırken veya el değiştirirken hiç kimse birliklere "özerksiniz, sorumlu sizsiniz" diyemez. Madem özerkler, Sanayi Bakanlığı neden "burayı satın, burayı kapatın" diye talimat üzerine talimat gönderiyor.
Bu nasıl özerklik?
Ali Ekber Yıldırım
http://www.dunyagazetesi.com.tr/