ALİ EKBER YILDIRIM / TARIM DÜNYASINDAN Kenelerle 10 yıl...
Yazın gelmesiyle kene korkusu başladı. Pek çok ilde kene ısırmasına bağlı çok sayıda yurttaş hastanelere koşarken bu yılın ilk ölüm haberleri geldi.
Türkiye'nin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yol açan kenelerle tanışmasından bu yana 10 yıl geçti. Tam 10 yıldır kene ısırması sonucu bu ülkede insanlar yaşamını yitiriyor. Ölümlerin zirveye ulaştığı 2008-2009 yıllarında kene sorunu ülke gündemine girdi ve yoğun tartışmalar yaşandı. Uzmanlar kenelerle televizyona çıkıp canlı yayında yorumlar yaptı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı doğaya keklik sürüleri bıraktı. Keklikler kenelerin sonunu getirecekti. Sağlık Bakanlığı, ölümler azaldı diye son yıllarda işin peşini bıraktı. Yakın zamanda yeniden seferberlik ilan etmek zorunda kaldı. Fakat kene ısırığından ölümler sürüyor. Bulunabilen ve akılda kalan en etkili çözüm, yurttaşlara her yıl,"pantolonunuzu çorabın içine sokun" nasihatı oldu. Keneler çorap, pantolon dinlemiyor, can almaya devam ediyor.
Türk Veteriner Hekimler Birliği, duyarlı davranarak kene konusunu gündemde tutuyor. Birliğin oluşturduğu Bilim Kurulu bu konudaki çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmalar geçen hafta Prof. Dr. Zafer Karaer tarafından bir bildiri ile kamuoyuna sunuldu.
Bildiride çok detaylı bilgiler var. En dikkat çekici olanı, yanlış tarım politikasının ve toprakların yanlış kullanımı ve doğanın tahribatı sonucunda kenelerin çoğalıyor olması.
Kene felaketinin nedenleri şöyle sıralanıyor:
"Kenelerin olağanüstü çoğalmasının en önemli nedeni eko-sistem tahribatıdır. Eko-sistemin esası, doğanın kendini koruma adına, kendi iç ve dış dinamiklerinin birbirleri ile dengeli ilişkisidir. Keneler de eko-sistemin denge unsurlarından biri olup, doğada birtakım canlı ve cansızla ilişki halindedir. Ama... ülkemizde!!!
1-Bilinçsiz kimyasal (tarım ilaçları) satımı, alımı ve uygulamaları,
2-Bilinçsiz avcılık ve bilinçsiz hayvan katliamı,
3-Bilinçsiz tarla ve konut amacıyla orman alanı tahribi (özellikle yangınlarla..),
4-Bilinçsiz köyden şehre göç (işlenen arazilerin işlenmemesi...),
5-Bilinçsiz şehirden kırsal alana gidiş-gelişler (orman evi, orman turizmi, piknik alanları gibi...),
6-Bilinçsiz mera hayvancılığının azalması (izlenen hayvancılık politikaları, terör gibi çeşitli nedenlerle özellikle koyunculuğun azalması),
7- Bilinçsiz kent ve kırsal alanlarda çarpık yapılaşmalar ve benzeri bilinçsiz bir takım uygulamalar günümüzde kene felaketinin en önemli nedenleridir.
Kontrolü imkansız küresel ısınma, kontrolü imkansız göç eden veya hareket halinde yaban hayvanları, başıboş sahipsiz hayvanlar, kontrolü ihmal edilen evcil hayvan nakilleri, kontrolsüz veya kontrollü insan gezi ve göçleri kenelerin yayılmasına neden oluyor."
Kene sadece köyde, kırsalda yaşayanların sorunu değil. Kentte yaşayan ve dağ evi olan varlıklıların, pikniğe giden şehirlinin, bir şekilde yolu kırsaldan geçen, doğadaki herkesin sorunu. Bu nedenle keneden korkmadan yaşamak için yapılması gerekenleri herkesin bilmesi ve uygulaması gerekiyor. Türk Veteriner Hekimler Birliği Bilim Kurulu'nun kene için alınmasını istediği önlemler şöyle sıralanıyor:
"Tarla, bahçe çalışanları, sağlıkçı, ziraatçı, araştırmacı, çoban, avcı, piknikçi gibi mecburi veya keyfi farklı amaçlarla dolaşanlar: Giysilerde kol ve bacakların bilek ve boyun kısmı sıkı, sıkı kapalı olmalı ve giysiler açık renkli olmalıdır. Özellikle pantolon paçaları, çorap içine sokularak ve hatta üzerine çizme giyilerek dolaşılmalıdır.
Sahadan, araziden, kırsaldan döndükten sonra, vücutta (özellikle kulak içi ve çevresi, saç ve çevresi, koltuk altı, bacak araları, diz kapağının arka kıvrımları, göbek deliği ve diğer vücut kıvrımlarının arası) el ve aynalar vasıtasıyla; çocuklar da ebeveynleri (anne, baba, büyükleri) tarafından mutlak surette günlük kene muayeneleri yapılmalıdır. Sahada giyilen giysilerle ev içinde dolaşılmamalıdır. Düzenli vücut temizliği (banyo, taranma v.s.) ihmal edilmemelidir.
Vücutta kan emen bir kene tespit edilmiş ise, en kısa sürede çıkartılma işlemi gerçekleştirilmelidir!!!Bunun için:Çok yakınlarda bir sağlık kuruluşu varsa hiç vakit kaybetmeden gidilmeli ve kenenin sağlık elemanları tarafından çıkartılması sağlanmalıdır.
Çıkarılacak olan kenenin kusmaması için kan emen kenenin üzerine ilaç veya her hangi bir kimyasal veya sabun köpüğü gibi herhangi bir madde dökülmemeli, sigara ve benzeri yakıcılarla yakılmamalı.
Kan emmekte olan kenenin elle çıkarılması esnasında, kene ile parmakların direkt temasını önlemek amacıyla her yerde bulunabilen sadece ve sadece bir kağıt, bir bez parçası, ince bir ip ile veya bir pens, ya da bir cımbız ile veya eldiven takarak kan emmekte olan kene, kan emme noktasına en yakın yerden tutulup, dikkatlice dik olarak yukarı doğru çekilerek çıkarılmalıdır.
Bu işlem esnasında kenenin halk arasında baş olarak bilinen, ağız organlarından bazıları deride kalsa da çok fazla önemli değildir, önemli olan kenenin bir an önce kan emmesine son verilmesidir.
Kene çıkarıldıktan sonra kenenin çıkmış olduğu deri kısmına vakit geçirmeden alkol, kolonya veya tentürdiyot gibi mikrop öldürücüler bol miktarda sürülmelidir.
Çıkarılmış olan kene içinde yine alkol, kolonya veya çamaşır suyu bulunan bir şişeye alınmalı ve acil olarak en yakın sağlık kuruluşuna getirilmelidir.
Kene tutmuş her insan, ister kene çıkarılmamış, ister kene çıkarılmış olsun, her türlü durumda mutlak surette vakit geçirmeden en yakın sağlık kuruluşuna gitmelidir."
Özetle, 10 yıldır ölümlere neden olan kenelerden kurtulmak için öncelikle tarımı, doğal yaşamı, çevreyi yok eden iki ayaklı kenelerden kurtulmak gerekiyor. Ne dersiniz? |