Hükümet et ithalatı ile yerli üreticiyi "terbiye" etmeye çalışıyor. Fakat, üreticinin terbiye olmaya niyeti yok. Üretici, "inadına üretim" diyor.
Amerika'dan, Avrupa'dan canlı hayvan ithalatının başlayacağı şu günlerde, ithalata karşı Doğu Anadolu Bölgesi'nden bir ses, bir çığlık yükseliyor. Hayvancılığın geleceği için umut veren üreticinin çığlığı.
Erzurum, Kars ve Ardahan'da 4 bin çiftçi, organik hayvancılık yaparak ülkenin et ve süt ihtiyacını ithalata gerek kalmadan karşılamak için harekete geçti.
Doğu Anadolu Organik Hayvancılık Projesi adıyla başlatılan bu çalışmanın öncüsü Nazmi Ilıcalı. Erzurum'daki adıyla "Organik Nazmi".
Organik tarım konusunda uluslararası üne sahip olan Nazmi Ilıcalı, Doğu Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı. Daha önce bu bölgede pek çok projeyi yaşama geçirdi.
Erzurum'da ürettiği organik buğdayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne satmayı başardı. Hububat ve bakliyatta hayvancılıkta organik üretim için Erzurum'da 3 bin 500 çiftçiyi örgütledi. Onların ürününü en iyi şartlarda değerlendirerek bölgeye ve çiftçilere ciddi katkılar sağladı.
Nazmi Ilıcalı, şimdi hayvancılıkta benzer bir başarıya ulaşmak için Doğu Anadolu Organik Hayvancılık Projesi'ni yaşama geçiriyor.
Proje, Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Erzurum Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü'nün teknik desteği ile uygulanacak.
Organik hayvancılık uygulamasında deneyimli, Merkezi Almanya Bonn'da olan IFOAM-International Federation of Agricultural Movements ve Forschungsinstitute für biologischen Landbau Deutschland e.V. projede yabancı ortak olarak yer alıyor.
Proje 5 yıllık bir süreyi kapsıyor. Uygulama alanı olarak Erzurum, Aşkale, Aziziye, Pasinler, Horasan, Köprüköy, Kars, Sarıkamış, Akyaka, Arpaçay, Selim, Digor, Ardahan, Göle, Çıldır ve Hanak seçildi.
Projenin temel amaçları şöyle:
1-Doğu Anadolu' da var olan organik hayvansal üretim potansiyelini değerlendirmek.
2- Organik Tarım Kanunu esaslarına göre organik hayvansal üretimi uygulamak, yayılmasını ve gelişmesini sağlamak.
3- Üretici ve tüketicinin organik hayvansal ürünler konusunda bilinçlenmesini sağlamak.
4- İnsan sağlığı ve çevrenin bozulmasının önlenmesine katkı sağlamak.
5- Katılımcı kalkınma modelini oluşturmak.
6- Yoksulluğun azalması ve üreticinin gelir seviyesinin artmasına katkı sağlamak.
7- Tarımsal üretimde istihdam ve verimliliği artırmak.
8- Mevcut kaynakların etkin kullanımını sağlamak.
9- Üretimden pazarlamaya kadar olan süreci izleme değerlendirme ve yurt dışına açılma bilincini geliştirmek.
10- Kamu, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve hedef kitleler arasında ilişki ve işbirliğini geliştirmek.
Nazmi Ilıcalı'nın verdiği bilgilere göre, proje iki aşamalı olarak uygulanacak. İlk aşamada organik hayvan yemi üretilmesi ve yonca, korunga, fiğ ile çayır ve merada üretilen yem bitkilerine organik sertifika alınması öngörülüyor. İkinci aşamada ise, çiftçinin sahip olduğu hayvanların organik sisteme alınarak organik et ve organik süt üretilmesi ve organik ürün sertifikası alınması hedefleniyor.
Bu amaçla proje kapsamında çiftçilere eğitimler verilecek. Organik hayvansal üretim konusunda bilinçlendirilecek.
Proje kapsamında toprak bitki analizleri yapılacak. Çiftçinin ürününe pazar bulunacak.
Organik hayvancılıkla sisteme alınacak hayvanların brusella, tüberkiloz testleri, süt analizi, kuru madde, protein, laktoz, yağ, somatik hücre, ph, özgül ağırlık, toplam bakteri sayımı analizleri yapılacak.
Ahır hijyeni, meme hijyeni, sağım hijyeni takip edilecek soğuk zincir kuralı öğretilecek.
Doğu Anadolu ve ülke hayvancılığına büyük katkı sağlayacak proje için 663 bin lira harcama öngörülüyor.
Doğu Anadolu Organik Hayvancılık Projesi, yarın Ardahan Göle'de Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YIBO) toplantı salonunda saat 10.30'da düzenlenecek törenle resmen başlayacak.
Hükümet, et fiyatını düşürme bahanesiyle 8 bin ton canlı hayvan (yaklaşık 15 bin baş sığır) ithal etmek için 30 milyon dolar ödeyecek. Hayvanlar getirilecek, kesilecek ve yenilecek. Hayvanları getirecek olan sadece 5 şirket bu işten para kazanacak.
İthalat nedeniyle yaratılan bir istihdam yok. Ülkeye kazandırılan bir katma değer yok. Üretim yok. Ekonomik ve sosyal hiçbir katkı yok. Ülkenin 30 milyon doları Avrupalı, Amerikalı çiftçiye veriliyor.
İthalata 30 milyon dolar ödenirken, Erzurum, Kars ve Ardahan'daki 4 bin çiftçi organik yem bitkisi, organik et ve süt üretmek için 630 bin liralık proje bedelini Avrupa Birliği'nden, Birleşmiş Milletler' den hibe olarak almak zorunda kalıyor.
Hayvancılık politikasındaki asıl çarpıklık bu değil mi? İthalata ödenen 30 milyon doların yüzde biri Doğu Anadolu çiftçisine verilse Türkiye ithalattan vazgeçer, ihracatçı olur.
Ali Ekber Yıldırım
http://www.dunyagazetesi.com.tr/