Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Su Ürünleri »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler, Paydaşlar
 Tür, Irk
 Aşı, İlaç
 Mekanizasyon
 Kültür balıkçılığı, Deniz
 Kültür balıkçılığı, Tatlı Su
 Avlanma, Av teknolojisi
 Su ürünleri
 İhracat, İthalat
 Ticaret, Pazarlama
 Araştırma, Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek, teşvikler
 Diğer

Kırmızı etle balık etini karıştırmıyorum. Yiyeceklerde birinci tercih, tadıdır. Beslenme değerleri her zaman ikincil önem taşıyor.

Kişisel tercih böyle ama stratejik olarak devlet idarecilerinin balık üretimini öne almaları gerekiyor. Niye?

Sağlıklı nesiller için vazgeçilmez protein kaynağı, en hızlı istihdam alanı, değer üretebilen ve büyük ihracat fırsatı oluşturabilecek bir sektörden bahsediyorum. Gerek kırmızı et, gerekse kanatlı kümes hayvanları veya beyaz et ve balık etinde hem ülke içi tüketimde hem de ihracatta fırsatlar var. Malum, Rusya beyaz et talebinde bulundu ve üretimimizin neredeyse tamamını çekebileceğini ifade etti. Beyaz ette olduğu gibi; balıkçılıkta da yatırım hamlesi yapılmalı. Bu köşede daha önce Kayseri'deki alabalık çiftliklerinden ve Bodrum'daki açık deniz kültür balıkçılığından bahsetmiştim. Beslenme, istihdam ve ihracat konusundaki potansiyelini yazmıştım.

Kültür balıkçılığının günlük hayatımıza girmesi son yirmi yılda oldu. Eskiden hamsiyi, palamudu, lüferi ve istavriti biliyorduk. Bir de şehirlerarası yollarda alabalıkla karşılaşıyorduk. Artık restoranlarda çipura, levrek, kalkan, mersin gibi kültür balıkları sunuluyor. Dahası bu balıklar artık market raflarına da yerleşmiş durumda.

Türkiye'de tüketilen balıkların hâlâ yüzde 80 civarı avcılıkla elde ediliyor. Kültür balıkçılığı, bu kadar konuşulmasına rağmen yüzde 20 civarında. Modern avcılık yöntemleri gelişecek ama asıl potansiyel kültür balıkçılığında. Avlanma yasağı, yumurtlama mevsimi ve göçün engellenmesi gibi maniler yerine; sürekli tedarik sağlayacak yöntem ancak yetiştiricilikle mümkündür. Nasıl organik sebze üretimi seralarda mümkün olabiliyor, ileride çok talep edilecek olan organik balık ve kontrollü üretim de ancak havuzlarda mümkündür.

Türkiye, 114 bin 250 ton balık yetiştiriciliği ile Akdeniz'deki en büyük ikinci ülke durumundadır. Avrupa'nın ihtiyacını çoğunlukla Akdeniz ülkelerinin temin ettiği göz önünde bulundurulursa, konu üzerinde bir kere daha düşünmekte fayda var.

Yunanistan'ın 130 bin ton üretiminin yanı sıra İspanya 80 bin ton ve İtalya 60 bin ton üretimiyle en büyük rakiplerimiz arasında. Son yıllarda Hırvatistan ve Kıbrıs da yatırım yapıyor.

Malum, Yunanistan'da krizin boyutları balıkçılık sektörünü de etkiledi. Daha önce Türkiye'den de şirket alan Yunanlılar, ciddi sıkıntı yaşıyor. Sadece Ege'de değil, Mersin, Antalya, Antakya ve Karadeniz'de de yeni çiftlikler oluşturulmalı. Burada hemen çevrecilerin eleştirileri akla gelecektir. Bence gereksiz bir konu: Kültür balıkçılığı çevre ile ilgili sorunu olabilir ama ÇED raporları ve modern yöntemlerle bu minimize ediliyor. Turizm açısından da eleştiriler anlamsız. Hiçbir turist otelinin karşısında bir çiftlik ve koku istemez, doğrudur. Ancak yeni tesisler, sahilden en az 5-6 mil uzakta ve turizm bölgeleri dışında kuruluyor.

Yeni barajlar yapılıyor, buralarda da alabalık ve sazan çiftlikleri için önemli mekânlar oluşuyor. Ayrıca tatlı suların değerlendirilmesi ve kırsal istihdam için önemi bir kere daha öne çıkıyor.

Türkiye'de iç sularda 1.277, deniz sularında 339 adet havuz bulunuyor. 26 adet de işleme tesisi var. İşleme tesislerinin çoğu AB standartlarında. Aydın, Bilecik, Kayseri ve Maraş nasıl alabalık için öne çıkan şehirler olmuşsa; Muğla gibi deniz yetiştiriciliğinin yanına Mersin gibi yeni şehirler eklenmelidir.

Sinarit, mercan, karagöz, kalkan ve sargoz gibi katma değeri yüksek cinslere yönelinmeli. Son yıllarda sinarit ve mercana Avrupa ülkelerinden büyük talep var.

Haliyle bir diğer konu da; kırmızı ete sağlanan teşvikler kadar balıkçılık de desteklenmelidir. Aksi takdirde, piyasa boşluk tanımaz, bizim doldurabilmemiz mümkün olan bu pazarı başkaları mutlaka değerlendirecektir. [email protected]

 

Fikri Türkel

http://www.zaman.com.tr

Ekleme Tarihi
24.02.2010
Ekleyen Kişi
gidatarim2

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız