Bugünlerde balık satın alacaksanız veya lokantada garsonunuza balık siparişi verecekseniz tavsiyem çiftlik balığı ısmarlamanız. Denizlerde balık avı yasağı var.
Yurtdışından Gana’dan, Somali’den ithal edilen balıkları yiyecek yerde veya deniz levreği ve çipurası adı altında çiftlik balığına yüksek fiyatlar ödeyecek yerde, “yiğitlik sizde kalsın” doğrudan “Ben çiftlik balığı istiyorum” deyiniz. Çiftlik balığı da denizde yetişiyor. Hem de kontrollü olarak. Hem sağlıklı, hem lezzetli. Hem de halkımız bu sayede makul fiyatla balık yiyor.
Yazının başında fiyat vereyim. Çipura’nın denizdeki çiftlikten çıkışta kilosu 8.00 TL, levreğin 7.50 TL. Tabii ki perakende fiyatı bu fiyatın üzerinde ama hiçbir zaman iki katı değil. Halbuki ithal balığa ve deniz balığı diye yutturulan çiftlik balıklarına dünya kadar para istiyorlar.
Denizlerimizden 2009’da 380 bin ton balık üretildi. Bunun 204 bin tonu hamsi. Demek ki hamsi dışındaki deniz balıkları üretimi 176 bin ton. TÜİK’in verilerine göre 2009 yılında çiftliklerdeki balık üretimi ise 158 bin ton.
Açık anlatım ile çiftliklerde yetiştirilen balık miktarı, hamsi hariç denizlerden yakalanan balık miktarına yaklaşmış. Demek ki çiftlik balığı olmasa balıksız kalacağız. Veya daha çok Somali ve Gana’dan gelen balıkları yemeğe mahkum olacağız.
Çiftlik balığı sağlıklı
Çiftliklerde en çok çipura ve levrek yetiştiriliyor. 2009’da denizden avlanan çipura 1.186 ton, çiftlikte üretilen 28.362 ton. Denizden yakalanan levrek 615 ton. Çiftlikte üretilen 46.554 ton. Çiftliklerde çipura 14 ayda, levrek 18 ayda porsiyonluk boya (350-400 gr) ulaşıyor. Balıkların büyümesi istenirse süre 4 yıla kadar çıkıyor. Doğa balığı küçük balığı yiyerek, çiftlik balığı ise balık ununu yiyerek besleniyor.
Balık larvaları (yavruları) belli büyüklüğe gelinceye kadar steril sularda, daha sonra 45 grama gelinceye kadar havuzlarda besleniyor. 2 gramdan itibaren denizdeki ağların içine atılıyor.
Bana anlatıldığına göre, çiftlik balığı 1 kg et ağırlığına gelinceye kadar 2 kg yem yiyor. Yemin yüzde 45’i balık unu, yüzde 10’u balık yağı. Kalanı soya, mısır ve vitamin. Yemin ham maddesinin yüzde 80’i yerli, yüzde 20’si ithal.
Çiftlik balığında maliyetin yüzde 60’ını yem teşkil ediyor. Aşı, işçilik ve sabit giderlerle maliyet 3.5 euro’yu buluyor.
Talebi dengeliyor
Balığın boyu ve ağırlığı arttıkça sınai maliyet de artıyor. Tüketiciye ulaşıncaya ambalaj, taşıma ve pazarlama yükü de biniyor. Yasal balık çiftliklerinin tamamı açık denize çıktı. Kıyılardan uzaklaştı. Taşınma maliyetlerini karşılamaya çabalarlarken krizden olumsuz etkilendiler. Çoğu finansal sorunlarla boğuşuyor. Alıcılar ödemeleri aksattı. Senetler ve çekler ödenemez oldu. Bankalar krediyi kesti. Nakit girişi durdu. Bunu gören ve riskten korkan balık yemi üreticileri satışlarda vadeyi kısalttı. Peşine döndü. Balık çiftliklerinin yaşaması lazım. Hem ekonomimiz için hem de balık yiyecek halkımız için.
Çiftlik balığının (üreticilerinin değil, balık hazretlerinin) avukatlığını yapıyorum. Çünkü gördüm ki, yasal çiftliklerde üretilen çiftlik balıklarının “ne olduğu” belli. Tabii ki ne olduğundan emin iseniz öncelikle mevsiminde “deniz balığını” yiyiniz. Ama mevsim dışı en sağlıklı ve fiyatı en makul balığın çiftlik balığı olduğunu unutmayınız.