ORMAN KÖYLÜSÜ
Mustafa TÜMERDİRİM, Kooperatif Bilim Uzmanı, Orman Yük. Müh. [email protected] OR-KOOP Merkez Birliği, Genel Başkan Danışmanı Turan Güneş Bulvarı, 676. Sokak, No: 6 06550-Çankaya/ANKARA
Giriş: "Bakmayın siz onun şehirde sessiz, suskun olduğuna, onun sesi ormanda, dağda gür çıkar! Onlar çoğunlukla ağaç gölgesinde, çalı dibinde doğar, meralarda koyun-keçi otlatırken büyür, pınar başında ekmeğine soğanı, peyniri katık ederek beslenir, ömrü ormanda çalışırken geçer, yine bir ağaç dibine gömülür, doğaya karışır gider. Hangi dağda hangi otun bittiğini en iyi o bilir, hangi çiçeğin ne zaman nerede açtığını, hangi fidanın en iyi nerede yetiştiğini, hangi kuşun hangi dalda öttüğünü, yaban hayvanının nerede yattığını, hangi derede su içtiğini en iyi o bilir. Atadan, babadan almıştır doğa bilgisini ve doğaya gizli saygınlığını. Orman köylüsü gerçek bir doğaseverdir."
1. Orman Köylüsünün Durumu Türkiye'de 2009 yılı adrese dayalı nüfus verilerine göre; 7.180'i orman içi, 14.027'si orman bitişiği köyünde olmak üzere toplam 21.207 orman köyünde, 2.167'si orman içi, 4.897'si orman bitişiği köyünde olmak üzere toplam 7,064 milyon civarında bir nüfus yaşamakta olup, toplam nüfusun % 9,75'ini, kırsal nüfusun ise yaklaşık % 39,79'unu teşkil etmektedir. Orman köylerinin altyapı, sağlık ve eğitim imkânları toplumun diğer kesimlerine nazaran düşük ve yetersiz durumdadır. Orman köylerinin altyapı, sağlık ve eğitim imkânlarının, toplumun diğer kesimlerine nazaran düşük ve yetersiz durumda olması sonucu, orman köylüleri başta Anayasa olmak üzere pek çok yasadaki özel maddelerle korunmaya alınmış bulunmaktadır. Bu özel korumaya karşılık istenilen gelişmenin sağlanamadığı ortadadır. Orman köylerindeki nüfusun yapısına, gelişimine etkili çeşitli etkenlerden söz edilebilir. Bunların en önemlilerinden biri, kentleşmedir. Ülkemize özgü kentleşme nedenlerini de itici, iletici ve çekici etmenler şeklinde sıralayabiliriz (KELEŞ, 1997). Bunlardan itici etmenler tarımda verimin düşüklüğü, tarımsal gelirin azlığı, gelirin ve toprak iyeliğinin dengesiz dağılması, tarım topraklarının çok parçalanmış olması, tarımsal makineleşmelerden oluşmaktadır. İletici güçlerden anlaşılan ise ulaşım olanaklarındaki gelişmedir. Bu bağlamda, taşımacılıkta kullanılan otobüs-kamyon, otomobil sayısının ve yol uzunluğunun artması, eğitim düzeyinin yükselmesi ve iletişim araçları ile bilgi dolaşımının artması, yurtdışında çalışanların köylerine dönmemesi belirtilebilir. Üçüncü etmen olan çekici güçlerden en önemlileri de, sanayileşmenin kentleri çekim merkezi haline getirmesi ve hizmet sektörünün kentlerde gelişmesi gibi hususlardır. (1. Ormancılık Kooperatifleri Sempozyumu-2002-Orman Köylerini Kalkındırma Kooperatiflerinin Sorunları ve Çözüm Yolları- Prof. Dr. Aytuğ AKESEN, Prof. Dr. Abdi EKİZOĞLU, Araş. Gör. Seçil YURDAKUL.) Orman köylüsünün en önemli problemlerinden biri, geçim kaynaklarının yetersiz olmasıdır. Orman köylerinde tarım yeteri kadar gelişmemiştir. Teknoloji kullanımı da düşüktür. Dünyadaki bütün gelişmelere rağmen hâlâ kapalı ekonomi özellikleri vardır. Üretim imkânları kısıtlı olduğu için gelir düşüktür. Orman köylüleri yoksulluk sınırındaki en alt gelir grubunu teşkil etmektedir. Orman köylüleri gizli veya açık işsizlik ve geçim darlığı nedeni ile büyük şehirlere göç etmekte, geride kalanlar ise fakirlik sınırı içerisinde hayatını devam ettirmeye çalışmaktadır. Tarıma elverişli arazi çok azdır. Ekli Tablo-1'de orman köylerindeki arazi durumu yer almaktadır. Genellikle ormandan açma sahalarda tarım yapılmaktadır. Üstelik toprağın yapısı elverişsiz, engebeli ve iklim şartları nedeniyle verimi düşüktür. Aile başına düşen toprak büyüklükleri; orman içi köylerde 7, orman bitişiği köylerde ise 27 dekardır. Tabiatıyla orman köylerindeki tarımsal faaliyetleri bir tarımsal işletme olarak tanımlamak mümkün değildir. Doç. Dr. Yücel ÇAĞLAR tarafından gerçekleştirilen ve MPM tarafından yayınlanan; "Türkiye'de Orman Köyleri ve Kalkındırılmasına Yönelik Etkinlikler" konulu çalışmada, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yapılan anketlere dayalı olarak 1968 yılında tamamlanan "Köy Envanter Etütleri"ne göre, gelirleri 1. ve 2. derecede ormancılık faaliyetlerine bağlı olan köylerin sayısının 1.000 adedi aşmadığı verisine dayanarak, diğer köylerin tarım, ticaret ve diğer sektör faaliyetleri sonucunda geçimlerini sürdürdükleri vurgulanmaktadır. 2002 yılında OR-KOOP Merkez Birliği tarafından Kastamonu'da düzenlenen "1. Ormancılık Kooperatifleri Sempozyumu"nda, Muzaffer Doğru ve arkadaşları tarafından hazırlanarak sunulmuş olan, "Türkiye'de Ormancılığın Amaçları, Ülkenin Sürdürülebilir Kalkınması Açısından Önemi ve Gelişme İhtiyaçları" adlı tebliğin, 35. Sayfasında yer aldığı şekilde, 1998 yılında, Dünya Bankası ile Orman Bakanlığının beraberce yürüttüğü, "Ormancılık Sektör İncelemesi" çalışması sırasında 211 orman köyünde yapılan bir sosyal değerlendirme çalışmasına göre, orman köylülerinin ormanlardan sağladığı gelirlerin, toplam aile gelirinin sadece %14'ü düzeyinde olduğu gösterilmektedir.
Orman köylerinin durumunu irdeleyebilmek için orman köylerinde yaşanan nüfus hareketlerinin ekli Tablo 2'de izlenmesi yararlı olacaktır. 1970 yılında ülke nüfusunun % 22,34'ünü oluşturan orman köylüsü, 2009 yılında ülke nüfusunun % 9,75'ini oluşturmaktadır. Orman köylüsünün kırsal fakirliğinden de kaynaklanan nedenlerle şehirlere göç, büyük oranda artmıştır. Ekli Tablo-2'de orman köy sayısı ve nüfus bilgileri yer almaktadır.
GENEL DEĞERLENDİRMELER: Ne yazık, orman köylerinde yaşanan yoğun göçe karşın, yakın tarihlerde orman köylerinde geçimin neyle sağlandığı konusunda özel bir çalışma bugüne kadar yapılamamıştır. Bu nedenle genel gözlemlerle değerlendirmeler yapılması kaçınılmaz olmaktadır. - Orman köylerinde çoğunlukla geçim ekonomisi uygulanır. - Orman köylüleri az miktardaki çoğunlukla kıraç arazilerinde buğday ve arpa gibi temel bakliyatı ve az miktarda bahçe tarımı ile sebze gereksinimlerini karşılarlar. - Her ailenin az sayıda büyükbaş hayvanının olduğunu, süt, yoğurt ve peynir gereksinimlerini bu yolla karşıladığını, yine her ailenin az sayıda küçükbaş hayvanı beslediğini yumurta ve et gereksinimini buradan karşıladığını belirtmek mümkündür.
GEREKLİ GÖRÜLENLER: 2002 yılında OR-KOOP Merkez Birliği tarafından Kastamonu'da düzenlenen "1. Ormancılık Kooperatifleri Sempozyumunda, Muzaffer Doğru ve arkadaşları tarafından hazırlanarak sunulmuş olan, "Türkiye'de Ormancılığın Amaçları, Ülkenin Sürdürülebilir Kalkınması Açısından Önemi ve Gelişme İhtiyaçları" adlı tebliğin, 32. Sayfasında yer aldığı şekilde, "Orman kaynaklarının çok çeşitli ürün ve hizmetleri sağlayan yenilenebilir bir kaynak olması, bu ürün ve hizmetlere olan talebin hızlı bir artış içinde bulunması, ormancılığın esnekliği olan girdi ve çıktılar yönünden farklılaşmalara uyum gösteren bir sektör olması, emek-yoğun teknolojilerin uygulandığı ve vasıfsız işgücünü işlendirilmesi nedenlerinden dolayı ormancılık sektörü sürdürülebilir kalkınmayı desteklemede özel bir önem kazanmaktadır." Bu nedenle, üniversitelerin koordinatörlüğünde, orman teşkilatı, başta OR-KOOP olmak üzere, ilgili sivil toplum örgütleri ve yerel halkın katılımıyla, orman köylerinde kapsamlı bir sosyoekonomik araştırma-değerlendirme çalışması gerçekleştirilerek: (i) Kırsal alanlardan devam etmekte olan hızlı göç nedeniyle orman köylerinde meydana gelen demografik değişmeler ve bunların orman ekosistemleri üzerindeki bugünkü ve gelecekte beklenen etkilerinin, (ii) Orman köylerindeki genç nüfus azalmasının ormancılık çalışmaları üzerindeki her türlü etkilerinin ve oluşan yeni ihtiyaçların, (iii) Orman kaynaklarına gerçekten bağımlı ve bu kaynaklar üzerinde ciddi sorunlar ve baskılar oluşturan orman köyleri ile ORKÖY'ün mevcut politika, strateji ve uygulamalarının eksiklikleri, yetersizlikleri ve geliştirme ihtiyaçlarının belirlenmesi, (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Raporu-2005) zorunlu görülmektedir.
Tablo-1 Tablo 2. Türkiye nüfusu ve orman köylü nüfusundaki değişim (1970-2009)* Kaynak: TUİK ve ORKÖY verileri
2. Ormancılık ve Orman Köylüsü Orman köylerinde yaşayan halkın, orman kaynaklarıyla doğrudan ilişkisi nedeniyle, Anayasamızın "Orman Köylüsünün Korunması" özel başlığı altında, 170'inci maddesiyle düzenlenmiştir. Buna göre, "Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, ……kanunla düzenlenir" denilmektedir. Anayasanın bu maddesine dayanılarak hazırlanan 6831 sayılı Orman Kanununun ilgili maddeleri gereği, orman köylülerine ve orman köyünde kurulan kooperatiflere öncelikler ve haklar tanınmıştır. Orman köylülerinin yaşadığı yörelerin ana doğal kaynağı durumundaki ormanlar, alanları ve kaynaklarının %99'unun üzerindeki kısmı devlet mülkiyetinde olup, koruma, yönetim ve faydalanmanın düzenlenmesi görev ve yetkisi "Devlet Orman Teşkilatı"na verilmiştir.
2.1. Orman köylüleri ve OGM ilişkileri: 2.1.1. Genel bilgiler: Orman ürünleri üretimi Devlet Orman Teşkilatınca hazırlanan amenajman planlarına dayalı olarak belirlenen ve damgalanarak işaretlenen orman ağaçlarının idarece belirlenen standartlarda kesilmesi, orman içinde sürütülmesi, piyasaya satış için son depoya taşınması iş ve işlemleri orman köylüleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak, bu işler 1977 yılından önceki yıllarda işçi postalarını temsil eden posta başlarına verilmekte, bu işlere ait fiyatlar Orman İdaresi temsilcileri ile posta başlarının yaptıkları pazarlık sonucunda belirlenmekteydi. Bu uygulama posta başı olarak tanımlanan kişilerin işçi olarak çalıştırdığı orman köylülerinin bir kısım gelirine el koyması sonucunu doğurmaktaydı. 1977 yılından sonra bu işlerin öncelikle köy kalkınma kooperatiflerine verilmesi ve bazı haklar sağlanması orman işletmeciliğinde kooperatiflerin etkinliğini sağlamıştır. Orman ürünlerinin kesilmesi, orman içinde sürütülmesi, piyasaya satış için son depoya taşınması iş ve işlemleri; 1970'li yıllardan bu yana devlet tarafından sağlanan yasal haklar doğrultusunda öncelikle, orman köylerinde yaşayan orman köylüleri tarafından kurulmuş olan ormancılık konusunda orman işletmeleri için çalışan tarımsal kalkınma kooperatiflerince gerçekleştirilmektedir. Orman Kanununun 40. Maddesi ile bu işlerin yapılmasında kooperatiflere öncelik verilmesi, diğer yandan aynı kanunda 2000 yılında yapılan son değişiklikle 34. Maddesi gereğince işçilik ücreti dışında %10 istihkak fazlası ödenmesi ve istihsal edilerek son depoya taşınan kerestelik tomrukların %25'inin, ilgili orman bölge müdürlüğünün son açık artırmalı satış ortalamasından % 20 düşülerek tespit edilecek bedel ile bu kooperatiflere satılması hükme bağlanmıştır. Ancak, hakkını mal olarak almak istemeyen orman kooperatiflerinin, hak ettikleri tomruk ve sanayi odunları için, ilgili orman işletmesince istihsal edilen emvalden, aynı yıl içinde açık artırmalı olarak satılan miktarın genel satış ortalaması ile maliyet bedeli genel ortalaması arasındaki farkın bilançonun çıkarılmasını müteakip ödenmesi hükmü getirilmiştir. Kooperatiflerce % 20 indirimli bedel üzerinden alınan tomrukların kooperatifler veya onların birlikleri tarafından piyasada satılması veya hakkını mal olarak almak istemeyen orman kooperatiflerinin bedel farkı alması sonucunda elde edilen kârların kooperatiflere ve orman köylülerine dönmesi ek bir gelir sağlamaktadır. Bu düzenlemenin yapıldığı 1970'li yıllardan itibaren kooperatifler ve dolayısıyla orman köylüsü bu madde ile verilen primlerden büyük ölçüde yararlanmış ve bir miktar ek gelir sağlama imkânı bulmuştur. 2000 yılının son aylarında Orman Genel Müdürlüğünün bağlı teşkilatı kanalıyla topladığı bilgilere göre, 2000 yılında orman ürünleri üretimine giren 2.123 köy kalkınma kooperatifi; 287.254 kooperatif ortağı orman işçisi ile ormancılık çalışması yapmıştır. Yasaların sağladığı son imkânlarla kooperatiflerin orman ürünleri üretimi yapma oranının 2010 yılında % 70'in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
2.1.2. Orman köylüsüne OGM tarafından orman ürünleri üretimiyle sağlanan gelir: Odun üretimi çalışmalarında yaratılan istihdam miktarı her yıl değişmekle birlikte yaklaşık 300.000 aile olarak (İşçiler alınan işi çoğunlukla ailece gerçekleştirirler.) kabul edilmektedir. Orman Genel Müdürlüğü kaynaklarına göre, üretimde çalışan aileye yapılan toplam ödemeler, aşağıdaki Tablo 3 OGM Üretim Gideri sütununda yer almaktadır.
Tablo-3 Tablonun incelenmesi ve değerlendirilmesinden de anlaşılacağı gibi üretim gideri olarak en son 2009 yılında yaklaşık 300.000 orman köylüsü ailesine ödenen 553.695.000 TL'den aile başına düşen pay yıllık olarak 1.845,65 TL olmaktadır.
GENEL DEĞERLENDİRME: Orman köylüleri orman ürünleri üretim çalışmaları sonucunda yeterli gelir sağlayamamaktadırlar. Orman Genel Müdürlüğünün tüm satış geliri orman köylülerine işçilik ücreti olarak aktarılsa bile geçimleri için yeterli olmayacaktır. 2.1.3. Orman köylüsüne OGM tarafından sağlanan kanuni haklar: Orman Genel Müdürlüğü kaynaklarına göre, Orman Kanununun 31, 32, 33, 34. maddeleri uyarınca orman köylülerine ve kooperatiflerine indirimli fiyatlarla satışı yapılan ürünler miktar olarak, Kanuni Hak Miktarları başlığı altında, aşağıdaki Tablo-4'te yer almaktadır.
Tablo-4 Kaynak: OGM verileri
Kanuni hak olarak 31, 32, 33, 34. maddeler uyarınca sağlanan ürünler 2009 yılı değerleriyle, 7.064.088 orman köylüsüne ve üretime giren kooperatiflere (2.123 kooperatif) indirimli fiyatlarla satılmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü kaynaklarına göre, aşağıdaki Tablo-5'te Kanuni Hak Olarak Sağlanan Gelirler başlığı altında yer almaktadır. Orman Kanununun 31, 32, 33, 34. maddeleri uyarınca orman köylülerine ve kooperatiflerine OGM tarafından indirimli fiyatlar üzerinden yapılan satış fiyatıyla, bunların köylü ve kooperatiflerce piyasaya satılması halinde (Satmaları yasaktır.) aralarında oluşan "varsayıma dayalı fark" (OGM yetkilileri tarafından bu fark "Sağlanan Sübvansiyonlar" olarak nitelenmektedir.) tabloda yer almaktadır.
Tablo-5 Kaynak: OGM verileri
Tablonun incelenmesi ve değerlendirilmesinden de anlaşılacağı gibi "Sağlanan Sübvansiyonlar" olarak, en son 2009 yılı değerleriyle, 7.064.088 orman köylüsüne ve kooperatiflerine (üretime giren 2.123 kooperatif) satıldığı dikkate alındığında "varsayıma dayalı fark" olarak ödendiği belirtilen 175.190.000 TL tüm orman köylülerine ve üretime giren kooperatiflere bölündüğünde geçim için yetersizliği ortadadır.
2.1.4. Orman köylüleri ve orman yangınları:
Aşağıda yer alan Tablo-6'da görüleceği gibi, 1937 yılından bu yana 2006 yılı sonu itibariyle kaydı tutulan toplam yangın sayısı 80.012 adet olup, yıl başına düşen genel ortalama sayı, 1.143 adettir. Başlangıçta 600 gibi düşük sayılarda görülen orman yangınlarının 1945 ve1946 yıllarında 1.169 ve 1.023 adetlik seviyelere tırmandığı görülmekte ve bu tırmanışa 4785 sayılı Yasanın çıkarılmasına gösterilen tepkinin etken olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonraki yıllarda inişli çıkışlı seyir gösteren yangınların 1956-1973 döneminde 1.000 adedin altında kaldığı, 1981, 1982 ve 1983 yıllarında da bu seviyenin altında kalmasına karşılık 1984'ten itibaren bir daha inmemek üzere yükseldiği görülmektedir. 1996-2006 yılları arasını kapsayan 10 yıllık dönemde toplam 21.142 adet orman yangını meydana gelmiş ve yangın başına düşen saha miktarı dönem ortalaması 4,64 Ha./ yıl olmuştur. Bu dönem zarfında en yüksek yangın sayısı 2.631 adet ile 2001 yılında, en düşük sayı ise 1.339 adet ile 1997 yılında kaydedilmiştir.
Tablo-6 Kaynak: http://www2.ogm.gov.tr/koruma/istatistik/yang37_06.htm
2.1.5. Orman köylüleri ve orman suçları:
Orman Genel Müdürlüğü kaynaklarına göre, 1937 ile 2007 yılları arasındaki her türlü orman suçları ekli Tablo-7'de yer almaktadır. Tablonun incelenmesinden anlaşılacağı gibi orman suçları 1954 yılındaki anormal bir artış dışında, en büyük nüfusa ulaştıkları 1980-1985 yılları arasında açılan alan itibariyle tarla açma suçunun bir artış gösterdiği, bundan sonraki yıllarda düzenli olarak azalarak son yıllarda düşük bir seviyeye inmiş olduğu görülecektir. Orman köylülerinin geçinemez olduğu dönemlerde bile ormana zarar vermekten kaçındığını belirtmek mümkündür. Tablo-7 kayıtlarına göre, ormanlık arazilerde usulsüz açma ve yerleşme eylemleri olarak 1937-2007 yılları toplamı olarak, 2007 dahil toplam 663,075 adet suç tutanağı düzenlenmiş olduğu ve bu fiiller sonucu 2.350.177 dekar (2.350 Ha.) orman alanının tahrip edildiği anlaşılmaktadır.
GENEL DEĞERLENDİRME:
Diğer yandan, büyük çoğunluğu uzun yıllardan bu yana orman köylüsü tarafından tarla olarak kullanılmakta olan ve tarım için kullanması koşuluyla, bu arazileri işleyen orman köylülerine verilmesi amacıyla çıkarılan yasanın çarpıtılması yoluyla, bu arazilerin son sahiplerine satışları için her yola başvurulan 2/B arazilerinin toplamının ise, 470.000 Ha. olduğu göz önüne alınırsa, orman köylüsünün, usulsüz açma ve yerleşme suçu olarak 1937-2007 yılları arasında ormana verdiği 2.350 Ha. orman alanını tahrip zararının sembolik düzeyde kaldığı görülmektedir. 1800'lü yıllardan beri orman içinde ve bitişiğinde, büyük geçim sıkıntıları içinde yaşayan, ülkenin milli gelirden en az faydalanan kesimi olduğu bütün çevrelerce kabul edilen orman köylüleri, eğer ormana zarar vermiş olsalardı; bugün orman köylüsü diye bir kavram olmazdı. Ülkemizde en büyük orman arazi kayıplarının, çıkarılan yasalarla, verilen izin ve irtifak haklarıyla kaybedilen orman alanları olduğu gerçeği ortadadır.
Tablo-7 Kaynak: http://web.ogm.gov.tr/Dkmanlar/istatistikler/ormancilik_ist_2008.pdf ve OGM verileri
2.2. Orman köylülerine AGM'ce sağlanan destekler:
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünce yapılan ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon, mera ıslahı, fidanlık çalışmaları ve sahaların korunması için, halkımızın en yoksul kesimindeki 150 bin orman köylüsüne 6 ay süreyle iş imkânı sağlandığı bilgisi web sayfalarında yer almaktadır.
2.3. Orman köylülerine ve kooperatiflerine sağlanan destekler:
2.3.1. Orman köylülerine ve kooperatiflerine ORKÖY'ce yapılan destekler: Ormanların korunması, geliştirilmesi ve genişletilmesi amacına ulaşılması için orman köylülerinin kalkınmalarına katkı sağlanması amacıyla 1970 yılında kurulan ORKÖY Genel Müdürlüğünce, 1974 yılından bu yana orman köylülerine ve kooperatiflerine verilen krediler öngörülen ve istenilen bütçeye ulaşılamaması nedeniyle yetersiz kalmıştır. Ancak, ORKÖY'ün gerçekleştirdiği en başarılı konu, orman köyleri sorununu ülkenin ve ormancıların gündeminde tutmasıdır.
ORKÖY Genel Müdürlüğünce, köylerde kırsal planlama tekniklerinin ülke genelinde ilk defa uygulamaya konulması, odunun dam örtüsü olarak kullanılmasının kaldırılması, ilk defa orman köylülerine tarımsal kredinin ulaştırılması, kültür ırkı süt inekçiliğinin orman köylerinde özendirilmesi, Bolu İlinde yapılan kredi uygulaması ile besi tavukçuluğunun Türkiye'de gelişmesine önderlik edilmesi, (kredi ile kurulan aile işletmelerinin kullandığı kaçak odun yakıtı için önlemler geliştiremediği için eleştiriyi hak etmiş olmasına rağmen) köylerde arıcılık-kültür mantarcılığı-ahır besiciliği-seracılık gibi tarımsal projelere önderlik edilmesi, köylerde tarımsal sanayi tesislerinin kooperatifler tarafından kurulmasıyla, son yıllarda ise güneş enerjili ısıtma sistemleri için orman köylülerine yapılan yardımlarla başarılı örnekler yaratılmıştır. Hazırlanan ilçe kalkınma planlarında 825 bin aileye sosyal amaçlı, 1 milyon 95 bin aileye ekonomik amaçlı ferdi kredi verilmesi planlandığı halde 1974-2008 dönemini kapsayan 34 yıllık periyotta bu planlarda belirlenen hedefin ancak % 11,3'ü gerçekleştirilebilmiştir.
ORKÖY Genel Müdürlüğünce, 1974-2007 yılları arasında 1.538 köyü kapsayan, 103.442 ortağı olan 480 kooperatife uygulanan 501 yatırım projesi için, 2008 yılı deflatör rakamlarına göre, 247 milyon TL kredi yardımı yapılmış olduğu ekli Tablo-8'de yer almaktadır. Bu yardımların sektörlere göre dağılımı ise ekli Tablo 9'da yer almaktadır.
1974-2008 yılları arasında, 332.861 orman köylüsü ailesine, sosyal amaçlı, ekonomik amaçlı ve fon dışı kaynaklardan olmak üzere toplam 1.349 milyon TL ferdi kredi yardımının toplu olarak yıllara göre miktarı ekli Tablo 8 ve bu yardımın sektörlere göre dağılımı ise Tablo-10'un incelenmesinden anlaşılmaktadır. 2002 yılında OR-KOOP Merkez Birliği tarafından Kastamonu'da düzenlenen "1. Ormancılık Kooperatifleri Sempozyumu"nda, Muzaffer Doğru ve arkadaşları tarafından hazırlanarak sunulmuş olan, "Türkiye'de Ormancılığın Amaçları, Ülkenin Sürdürülebilir Kalkınması Açısından Önemi ve Gelişme İhtiyaçları" adlı tebliğin, 35. Sayfasında yer aldığı şekilde, "Orman köylülerinin büyük bölümünün tarım alanları ve diğer gelir kaynakları çok kısıtlı olup, toplumun en yoksul kesimleri arasında yer almaktadır. Ormanlardan sağlanan gelir imkânları da sadece mütevazı düzeydedir. Yoksullukla mücadele ve kırsal kalkınma alanında politik destek, diğer kurum ve kuruluşların ilgileri, öncelikleri ve katkıları da yeterli olmaktan uzaktır.
Bu durum sonucu, orman teşkilatı, ormanlar üzerine baskının azalması amacıyla, orman köylülerinin kalkındırılmasının, desteklenmesinin ana sorumluluğunu yüklenmeye karar vermiş ve bu amaçla politikalar geliştirmiş, kurumsal ve yasal düzenlemelerin gerçekleşmesine önderlik etmiştir (ORKÖY'ün kurulması, Orman Köylülerinin Desteklenmesi Yasası, orman köylülerinin yapacak ve yakacak ihtiyaçlarının indirimli fiyatlarla karşılanması, orman köy kooperatiflerine indirimli odun satışları, odun dışı orman ürünlerinin tarife bedeli faydalanma hakları, vb.). Ancak yapılan değerlendirmelere göre bu destek ve programların orman köylülerinin kalkınmasına sağladığı katkılar sadece mütevazı düzeylerde ve yetersiz kalmıştır."
GENEL DEĞERLENDİRME:
Ormanı; toprağı, ağacı, hayvanı, havası, suyu ve insanı ile bir bütün olarak gören ormancılık teşkilatının, insan unsuru ile iletişiminin doğru politikalarla yönlendirilebilmesi için; yeterli mali olanaklarla güçlendirilmiş, hizmet içi eğitimlerle eğitilmiş ve motive edilmiş personelle geliştirilmiş bir ORKÖY teşkilatına gelecekte de gereksinimi olacaktır.
Tablo-8 (*) Tablodaki tutarlar DPT'nin 2008 yılında "İmalat Sektörü" için belirlediği deflatör katsayıları kooperatif kredileri için, "Tarım Sektörü" için belirlediği deflatör katsayıları ferdi krediler hesaplanmıştır. Kaynak: ORKÖY Genel Müdürlüğü verileri
Tablo-9 Kaynak: http://web.ogm.gov.tr/Dkmanlar/istatistikler/ormancilik_ist_2008.pdf (Sayfa 56)
Tablo-10 (*) Tablodaki tutarlar DPT'nin 2008 yılı için belirlediği "Tarım Sektörü" deflatör katsayısına göre hesaplanmıştır. Kaynak: ORKÖY Genel Müdürlüğü verileri
3. Orman Köylerinde Kurulan Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine TEDGEM'ce Yapılan Destekler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı "Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü" tarafından, orman köylerini de kapsayan kırsal kesim kooperatiflerine aşağıdaki hizmet başlıkları altında tarımsal krediler sağlanmaktadır. Ancak bunların ne kadarının orman köylerinde kurulu kooperatiflere yapıldığı konusunda bir veri bulunmamaktadır. Genel Bütçe Kaynaklı Kooperatif Destekleme Hizmetleri: Destekleme hizmetlerine genel olarak bakıldığında ise, son yıllarda kooperatiflere sağlanan kredilerde ciddi artışlar olmuştur. Örgütlü yapılar olan tarımsal amaçlı kooperatiflerin uyguladıkları projelere önemli oranlarda destek sağlanmıştır. 1999-2002 döneminde toplam 287 kooperatif projesine 87 milyon TL kredi kullandırılmış iken, 2003-2009 döneminde toplam 1600 kooperatif projesine 1.193 milyon TL kredi kullandırılmıştır. Bu projeler kapsamında 2009 yılında İşletme Sermayesi Programından 100 kooperatife 4.555.000 TL ve Yatırım Programından 103 kooperatife 120.666.816 TL olmak üzere toplam 125.221.816 TL kredi desteği sağlanmıştır.
Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi (KASDP) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü'nün bağlı olduğu Devlet Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı arasındaki protokole dayanılarak "Kırsal Alanda Sosyal Destek Projesi" hayata geçirilmiştir. Projenin başlangıcından itibaren 7 yıllık süre zarfında programa alınan 944 proje kademeli olarak hayata geçirilmiş ve 880 kooperatife toplam 606.835.043 TL'lik destek sağlanmıştır. 2009 yılında KASDP kapsamında 42 kooperatif programa alınmış olup, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü kaynaklarından 109.603.426 TL kullandırılmıştır.
Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme (KKYD) Hizmetleri: Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Hizmetleri (KKYD), 2005 yılında Köy Bazlı Katılımcı Yatırım Programı'nın (KBKYP) Dünya Bankası kaynaklı olarak 16 ilde uygulanmasıyla başlatılmış olup, 2006 yılında Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) ile diğer 65 ilde de yürütülmeye başlanmıştır. 2008 yılı sonu itibariyle Köy Bazlı Katılımcı Yatırım Programı sonlandırılmış olup, 81 ilin tamamı Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamına alınmıştır. 2009 yılında makine-ekipman alımlarına 128.506.683 TL, ekonomik yatırımlara 180.915.757 TL olmak üzere toplam 309.422.440 TL kırsal kalkınma hibe desteği ödemesi gerçekleştirilmiştir. Kaynak: http://www.tarim.gov.tr/Files/duyurular/BakanlikFaaliyet/2009BAKANLIKFAALIYETRAPORU12082010.pdf
4. Orman Köylerinde Neler Değişebilir, Neler Yapılmalıdır? Ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar, iletişim ile ulaşımın sonucu, son 10 –15 yıl içinde büyük oranda yaşanan göçü durdurmak, var olan imkânlarla mümkün değildir. Göç olgusunun büyük bölümünü genç nüfus oluştururken, köylerde yaşlı kesim ağırlık kazanmıştır. Ülkede yaşanan göç olgusuna paralel olarak, orman köyü nüfusunda önemli azalmalar olmuş, demografik yapı değişmiştir. Orman köylerinde genç nüfusun hızlı bir şekilde göç ettiğine ilişkin resmi veriler, henüz TUİK'ten sağlanamamıştır. Bu konudaki girişimler, devam etmektedir. Ancak pek çok kişiden duyulan ve gözlenen, genç nüfusun azalmış olduğudur. Orman köylerinde yaşayan nüfusun arttırılması şeklinde bir politika düşünmek mümkün ve gerekli değildir. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü çalışma alanında orman işçisi sıkıntısı duyulduğu resmi ağızlardan ifade edilmektedir.
GENEL DEĞERLENDİRME: Genç nüfusun azalmasına paralel olarak: ✓ İşlenmeyen tarım arazilerinin miktarının artabileceği, ✓ Bu köylere her türlü devlet hizmetlerinin ulaştırılmasında gecikmeler yaşanabileceği, ✓ Bazı işletme şefliklerinde orman işçisi bulma sıkıntısı başlayacağı, ✓ Ormancılık etkinliklerinin olduğu yörelerde, yapılacak işlerle ilgili olarak gereksinme duyulan işgücünün belirlenmesi için, nüfusu artan yerleşim birimleri ve göç nedeniyle boşalan köylerin işgücü planlaması yapılmalıdır. Böylece ormancılıkla ilgili yapılacak işlerle ilgili olarak işgücü arz ve talebi dengelenmesi, ✓ Genç nüfusun azaldığı köylerde, yeterince genç nüfusun barındırılması için, ormancılık çalışmalarında etkin ve geçim için yeterli düzeyde işlendirilmesinin sağlanması veya bölge birliklerince gezici eğitilmiş orman işçi ekiplerinin oluşturulması, beklenmektedir.
Gelecek yıllarda orman köylerinde aşağıdaki gelişmelerin yaşanması beklenmektedir: ✓ Bazı orman içi köylerin tümüyle boşalması (2009 yılında 240 orman içi köy kapanmıştır), ✓ Tümüyle terk edilen ve henüz orman ve arazi kadastrosu yapılamamış olan köylerin ormana terk edilmesi, ✓ Tümüyle terk edilen fakat orman ve arazi kadastrosu yapılmamış olan köylerdeki arazilerin ormana dönüşmesi halinde, 3 dekardan büyük olanların özel orman, küçük olanların ise ancak satın alma ve birleşme yöntemiyle özel orman statüsü kazanmaları, ✓ Büyük ölçüde terk edilen fakat orman ve arazi kadastrosu yapılmış olan köylerdeki arazilerin birleştirilerek ve özellikli evlerin restore edilerek kooperatif organizasyonları halinde ekoturizm uygulamalarına geçilmesi.
Gelecek yıllarda orman köylerinde gerçekleştirilmesinde yarar görülen çalışmalar: ✓ Orman köylülerinin örgütlenme ve eğitim çalışmalarına önem verilmesi, ✓ Orman işçilerinin "orman işçiliği eğitim merkezleri"nde eğitilmesi, sertifikaya bağlanması, bu belgeye sahip olmayanlara iş verilmemesi, ✓ Yakacak olarak odun kullanılan yapılarda ısı yalıtımını sağlayacak konut yapımının özendirilmesi, ✓ Yerinde kalkındırılması mümkün olmayan orman köylerinin belirlenerek, bu köylerde oturan orman köylülerinin, en yakın potansiyel gelişme merkezlerinde, özel desteklerle kurulacak kırsal sanayi tesislerinde işlendirilmesi ve uzun vadeli uygun taksitli kredilerle, TOKİ kanalıyla kurulacak konutlara taşınmalarının özendirilmesine yönelik planlı, koordineli yatırımların gerçekleştirilmesi, ✓ Orman içinde ve dışındaki halkın can ve mal güvenliğini tehdit eden çığ, sel, taşkın, heyelan gibi doğal afetlerin önlenmesine ilişkin faaliyetlerin, orman kaynakları yönetim planları kapsamında değerlendirilerek, ilgili kuruluşların, ilgi gruplarının ve yerel halkın işbirliği ile uygun eylem planları veya projeler çerçevesinde gerçekleştirilmesi (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Grubu Raporu-2005), ✓ Tehdit altındaki türler ve topluluklar belirlenerek koruma altına alınmalıdır. Orman ürünleri üretim, ağaçlandırma, turizm ve rekreasyon çalışmalarında ODOÜ (odun dışı orman ürünleri) kaynaklarının korunması, bu amaçla mevzuat ve eğitim programları geliştirilmesi (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Grubu Raporu-2005), ✓ Üniversitelerin koordinatörlüğünde, orman teşkilatı, başta OR-KOOP olmak üzere ilgili sivil toplum örgütleri ve yerel halkın katılımıyla, orman köylerinde kapsamlı bir sosyoekonomik araştırma-değerlendirme çalışması gerçekleştirilerek: 1. Kırsal alanlardan devam etmekte olan hızlı göç nedeniyle orman köylerinde meydana gelen demografik değişmeler ve bunların orman ekosistemleri üzerindeki bugünkü ve gelecekte beklenen etkileri; 2. Kırsal alanlardan devam etmekte olan hızlı göç nedeniyle, ormancılık tekniklerinde ortaya çıkabilecek teknolojik gelişmeler, 3. Orman kaynaklarına gerçekten bağımlı ve bu kaynaklar üzerinde doğrudan etkileşim içinde olan orman köylüleri ile ORKÖY'ün mevcut politika, strateji ve uygulamalarının eksiklikleri, yetersizlikleri ve geliştirme ihtiyaçlarının, belirlenmesi ve buna yönelik politika ve stratejiler üretilmesi, ✓ ORKÖY uygulamalarının, orman ekosistemlerinin korunması ve geliştirilmesine sağladığı katkıların belirlenmesi amacıyla, ormancılık araştırma birimleri tarafından, uygun sosyal ve ekonomik kriterlere ve göstergelere dayalı olarak araştırma, izleme ve değerlendirme sistemi oluşturulması ve uygulamaya konulması (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Grubu Raporu-2005), ✓ Orman köylülerinin ODOÜ'nin korunması, üretilmesi, işlenmesi ve pazarlanması konularındaki bilgi, deneyim ve kapasiteleri geliştirilmelidir. Bu amaçla gerekli eğitim, bilinçlendirme ve finans destekleri sağlanmalıdır. Bu çalışmalarda ORKÖY, OGM yanında köy kooperatifleri ve üst birliklerinin de sorumluluklar yüklenmesi (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Grubu Raporu-2005), ✓ Ormancılık araştırmalarının, özellikle sosyoekonomik ve çevresel konularda ormancılığın değişen rol ve ihtiyaçları dikkate alınarak, araştırmacılar, uygulama birimleri ve diğer ilgi grupları arasındaki işbirliği içersinde geliştirilmesi, araştırma sonuçlarının uygulamacılara aktarılarak uygulanması (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Grubu Raporu-2005). Ancak sağlıksız şehirleşmenin önlenmesi, büyük kentlerdeki çevre problemlerinin artışının önüne geçilmesi için köyden kente olan göçleri belli bir oranda tutmanın gerekli olduğu ortadadır. Ancak orman alanları ve orman köyü mıntıkalarındaki kaynak ve üretim potansiyelinin en iyi şekilde değerlendirilmesi için bu alanda belli bir nüfusun yaşıyor olması gerekmektedir.
5. Orman Köylerindeki Demografik Yapı ve Nüfus Değişimi Ormancılık Politikalarımıza Nasıl Yansıyacaktır?
5.1. Orman köylülerinin ormancılık çalışmalarında işlendirilmesi: Ülkemizde ormancılık politikaları oluşturulurken, orman içinde ve kenarında yaşayan orman köylüleri ormanın ve ormancılığın bir parçası olarak ele alınmıştır. Orman-halk ilişkileri kapsamında orman köylüsü sorunu ile ilgili saptamaların yer aldığı temel kaynak, Ordinaryüs Profesör Mahzar DİKER tarafından 1947 yılında hazırlanan; "TÜRKİYE'DE ORMANCILIK, Dün – Bugün – Yarın" adlı yayınıdır. DİKER çalışmasında; '… Devlet Orman İşletmeciliğimizin Teknik Karakterleri' kapsamında "… Devlet orman işletmesi, sosyal – politik bir müessesedir; her ne nam ve vazife ile olursa olsun mültezim ve müteahhit gibi tahakküm zümresini reddetmek; halk ile halk için çalışmak ve bunun için de (halk-orman) münasebetini nizamlamak; geniş halk kütlesini müreffeh ve kazançlı kılacak devamlı iş sağlamak…" olarak saptamıştır. Bu politikanın sonucu olarak, ülkemiz ormancılığı, "halk ile halk için çalışmak ve bunun için de (halk-orman) münasebetini nizamlamak; geniş halk kütlesini müreffeh ve kazançlı kılacak devamlı iş sağlamak" amacıyla emek yoğun teknikler üzerine kurulmuştur. Diğer yandan, ülkemiz ormanları çoğunlukla 1000 metre rakımın üstünde ve dik yamaçlarda bulunması nedeniyle, makineli çalışmaya elverişli değildir. Bu arazi koşulları pek çok orman alanında emek yoğun çalışmayı zorunlu kılmaktadır.
GENEL DEĞERLENDİRME: Gelecek yıllarda: ✓ Orman işçi sayısının azalmasına paralel olarak, profesyonel işçilerin devreye girmesi ve AB standartlarına geçiş sürecinde, üretim maliyetlerinin artması, ✓ Orman ürünleri talebinin sürdürülebilir biçimde karşılanmasının önem kazanması, ✓ Ormancılıkta korunan alanların arttırılması, geliştirilmesi ve ağaçlandırma çalışmalarının ağırlık kazanması, ✓ Ormanlardan rekreasyonel faydalanma gereksiniminin ön plana çıkması ve ekonomik faydalanma gereksiniminde azalma yaşanması, ✓ Çölleşme ile mücadelenin artması, ormancılık çalışmalarında çevre etki değerlendirilmesine önem verilmesi, ✓ Kent ormancılığı, sosyal ormancılık ve karma sistemlerin önem kazanması, ✓ Ekolojik havza yönetimi ilkesi doğrultusunda düzenlemeler yapılması, ✓ Yaban hayatının geliştirilmesi ve yararlanmanın artırılması, ✓ Yenilenebilir enerji kaynaklarının önem kazanması, ✓ Biyoteknoloji alanındaki gelişmelerle ormancılıkta yeni olanaklar sağlanması, beklenmektedir.
6. Orman Köylerinden Kentlere Göç Olgusu, Ormanlarımızın Doğal Yapısında Ne Gibi Değişiklikler Yaratacaktır? Orman sayılan yerlerin ekosistemlerinin yapı çeşitliliği, bitki ve hayvan toplulukları, bitki ve hayvan türleri ile üretim potansiyeli, endemik, tıbbi, aromatik, süs bitkileri tür ve zenginliği ile diğer odun dışı orman ürünleri çeşitliliği, yaban hayatı çeşitliliği ve varsıllığı, doğal, yaşlı, karışık ormanların varlığı ülkemizin en büyük zenginliğidir. Ülkemizde, ormanlar için "ekosistem" anlayışı oluşmuş, sürdürülebilir ormancılık kavramı gündeme girmiştir. Bu doğrultuda çok sayıda uluslararası anlaşma vardır. Ancak bu anlaşmalarla öngörülen, orman koruma sistemlerinin çeşitlendirilmesi ve genişletilmesi, orman ekosistemlerinin yapısal özelliklerinin ve biyolojik çeşitlilik ile gen kaynaklarının korunması, özellikle orman azalmasının önlenmesi, yangınlara, böcek ve mantarlara karşı dirençli orman yapılarının oluşturulması, ormanlar için erişilebilir veritabanları kurulması, katılımcı orman yönetimleri oluşması, orman ürünlerinin ve ormanların çevresel etkileri yönünden belgelendirilmesi çalışmalarında koordinasyon eksiklikleri yaşanmaktadır. Orman içinde ve bitişiğinde yaşayan köylülerin, ormanlar ve içindeki doğal kaynaklar üzerindeki sosyal baskı unsuru olma niteliği, kentlere göç olgusu nedeniyle giderek azalmaktadır. Ülkede giderek yaygınlaşmaya başlayan, çevre koruma bilinci ve uluslararası anlaşmalar sonucu korunan alanların sayısının ve yüzeyinin gelecek yıllarda daha da artacağı beklenmektedir.
GENEL DEĞERLENDİRME: Orman köylülerinin kentlere göçlerinin bu hızla devam etmesi, ormanlar ve içindeki doğal kaynakların yapısında bazı sorunlara neden olacaktır. Bunlar: ✓ Orman kaynak değerleri üzerinde yıllardan beri oluşmuş olan yerel doğa kültürünün kaybolması, ✓ Orman kaynak değerleri üzerinde yıllardan beri oluşmuş olan yerel insan kültürünün kaybolması, ✓ Yangına hassas bölgelerde ormandan toplanmayan çalı-çırpı nedeniyle yangın riskinin artması (Pek çok Akdeniz ülkesinde halen yoğun olarak yaşanan bir sorundur).
7. Bu Değişimin Ülkemizin Kentleşme Sorunlarına Etkisi Nedir? Hızla kentleşen nüfus, kırsal alanlardaki ormanlara yönelik sosyal baskıları azaltırken, kentler çevresinde orman işgallerini artırmış, yüksek rantlar usulsüz yerleşmeleri teşvik etmiştir. Bugün hukuken orman olan fakat üzerinde yerleşmelerin bulunduğu ve 2B arazisi olarak adlandırılan araziler bu değişimin bir sonucudur. Sık sık sel felaketi yaşayan kentler veya mahallelerin yukarı havzalarının işgal edilmiş orman arazisi olduğu görülmektedir [Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi (TR0402.11) Ormancılık Sektör Raporu-Sayfa 80].
Ormancılığın özellikle son kırk yılda yürüttüğü kırsal kalkınma faaliyetlerini hızlı kentleşmenin olumsuz sonuçlarının daha ileri boyutlara gitmesini engelleyen önemli bir çaba olarak değerlendirmek gerekmektedir. Günümüz Türkiye'sinin hızlı ve kontrolsüz kentleşme sorunu bulunuyorsa, bu sorunun büyümesini engelleyen faktörler arasında kırsal nüfusa ormancılık aracılığıyla sağlanan ekonomik ve sosyal katkıları da dikkate almak gereklidir. Şehirlere mevsimlik ve devamlı göçün (özellikle genç nüfusun) büyük oranlarda devam etmekte olması, diğer yerleşim birimlerinden olan göçlerle birlikte; şehirlerde düzensiz yerleşme, güvenlik sorunları, gelir dengesizliği, sosyal huzursuzluklar, hizmetlerde ekonomik ve sosyal maliyet artışı gibi ülkenin önemli sorunlarını oluşturmaktadır [Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi (TR0402.11) Ormancılık Sektör Raporu-Sayfa 80].
8. Orman Köylüleri ve Örgütlerinin Ormancılık Teşkilatından Beklentileri Nelerdir? Orman köylülerinin kurdukları birim kooperatif yöneticileri, bölge birlikleri ve OR-KOOP Merkez Birliği kaynaklarından sağlanan bilgiye göre, orman köylülerinin orman idaresinden beklentileri şunlardır:
8.1. Ormancılık çalışmaları bağlamında, orman köylülerinin beklentileri:
8.1.1. OGM ile bağlantılı çalışmalar: ✓ Dikili Ağaç Satış Uygulaması: Ord. Prof. Dr. Mazhar DİKER'in "Devlet Orman İşletmeciliğimizin Teknik Karakterleri" olarak belirttiği, "her ne nam ve vazife ile olursa olsun mültezim ve müteahhit gibi tahakküm zümresini reddetmek" ilkesine aykırı uygulamalar, yeniden gündeme girmiş bulunmaktadır. 1940'lı yıllarda, iltizam sistemi uygulanmaya başlamış, hazineye gelir sağlamak amacıyla orman işletecek köylülere, tüccar ve müteahhitlere, ormanlar ihale suretiyle satılmıştır. Bu tüccar ve müteahhitlere kısa ve uzun vadeli dikili ağaç satışları ile ormanlarımız büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Benzer yöntemler 1996 yılı sonrasında, yeni bir yöntem ve modelmiş gibi, ihaleyle dikili ağaç satışı Dikili Satış Tamimiyle uygulamaya konulmuştur. Dikili Satış Tamimi uygulamasının getirdiği sakıncaları gidermeye yönelik olarak, ilgili tamimin değişikliği konusunda 2007 yılında OGM ile OR-KOOP uzmanları arasında ortak bir çalışma yapılmış, yürürlükte olan kanun çerçevesinde bazı düzenlemeler gerçekleştirilmiş idi. Ancak, yeni düzenlenen tamimle de uygulamadaki sıkıntılar tamamen giderilememiştir. Bunun nedeni, Orman Kanunu'nun 34. maddesinin tarımsal kalkınma kooperatiflerine ve orman köylülerine tanımış olduğu kanuni hakları koruyacak bir düzenlemenin mevcut tamimle sağlanamamış olmasıdır. Çözüm için, kanunun 34. maddesinin değiştirilmesi gerektiği konusunda mutabakata varılmış ve OGM ile OR-KOOP uzmanları arasında bu doğrultuda halen yürütülen çalışmaların tamamlanması ve 34. maddenin değiştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
✓ Orman İşçiliği Birim Fiyat Tespitinin Bilimsel Bir Esasa Bağlanması: 1870 yılında çıkarılan Orman Nizamnamesi hükümlerine göre ormancılıkta, orman ürünleri üretim sürecindeki kesme, sürütme, taşıma, yükleme ve istif ücretleri ve buna paralel olarak ağaçlandırma işlerindeki birim ücretleri, "vahidi fiyat" sistemi olarak adlandırılan bir yöntemle belirlenmekte ve bu yöntem yıllardır uygulanmaktadır. Bu yöntemin en belirgin özelliği, fiyat tespit yetkisinin tek taraflı olarak idarenin elinde olmasıdır. Bunun sonucunda, orman köylümüz ve onların adına hareket eden kooperatiflerimiz ve üst kuruluşları çoğu kez yetersiz olan bu fiyatları kabul ederek işe girmeye zorlanmaktadırlar. Aksi halde işsiz ve tek gelir kaynaklarından mahrum olma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu kapsamda öncelikle, orman ürünleri üretim sürecindeki kesme, sürütme, taşıma, yükleme ve istif ücretleri ve buna paralel olarak ağaçlandırma işlerindeki birim ücretlerin belirlenmesi yönteminin, mutlak surette bilimsel esaslara dayandırılması ve fiyatların tespitinde, orman köylüsünün temsilcisi olan OR-KOOP'un çalışmalara katılmasını sağlayıcı düzenleme gerekli görülmektedir.
✓ Orman İşçiliği Yapan Köylülerin Sosyal Güvenlik Kapsamına Alınması: Ormancılık çalışmalarının niteliği nedeniyle, İş Kanunu kapsamında olmaması ve istisna akdi olarak tanımlanması nedeniyle her türlü ormancılık işinde çalışanlar sosyal güvenlik kapsamında değildir. 02.08.2004 tarih ve 4956 sayılı "Zorunlu Sigorta Kanunu"nun 48. maddesi ile 2926 sayılı kanuna göre, orman işçilerinin zorunlu sigorta kapsamına alınması sevindirici bir husus olmasına rağmen, ormancılık işlerinin sürekli olmaması, yıl içinde çalışılan sürenin en fazla üç ay olması ve elde ettikleri gelirlerin de hem geçimlerini idame ettirmeyi hem de 12 ay prim ödemeyi karşılayacak düzeyde olmaması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu olumsuzluğun giderilmesinin de; ancak primlerin ödenmesinde devletin katılımıyla sağlanacağı görüşünde olan OR-KOOP Merkez Birliğinin bu hususta, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile görüşmeleri devam etmektedir.
✓ Orman İşçiliği Eğitimi: Orman köyünde yaşayan genç nüfusun şehirlerde eğitim görme fırsatı bulunmamaktadır. Özellikle meslek edinme konusunda hiçbir şansları yoktur. Babalarından gördükleri şekli ile orman işçiliği yapmaktadırlar. Ancak yaptıkları iş, bir meslek olarak bile görülmemektedir. Orman işçiliği eğitiminin yurt düzeyinde uygulanması amacıyla, OGM ve ORKÖY ile işbirliği içinde; orman işçiliğinin bir meslek olarak kabulünü sağlamak, orman işinde çalışan işçilerin eğitim zorunluluğunu sağlamak üzere, "Orman İşçiliği Eğitimini Kurumsallaştırma Projesi" adıyla bir proje hazırlanmaya başlanmıştır. Bu projeyle, ormanda iş güvenliği ve sosyal güvence konularını yasal zemine oturtmak, ülke genelinde orman işçilerine hizmet vermek üzere yeterli sayıda, Avrupa Birliği standartlarına uygun düzenlenmiş ve sürekli eğitim veren "orman işçiliği eğitim merkezleri"ni kurmak ve mevcut işçi yapısını geliştirmek amaçlanmaktadır. Hazırlıkları devam eden bu projenin, Çevre ve Orman Bakanlığının ilgili genel müdürlüklerinin kaynakları ve mümkün-gerekli olursa gelecek yıllarda AB fonlarından desteklenmesi öngörülmektedir.
✓ Orman Yangınlarıyla Mücadelede Orman Köylülerinin Eğitimi, Donatılması Projesi: Orman yangınlarına ilk müdahale yapabilecek en etkili kesim, orman içinde veya kenarında yaşayan bu konuda eğitilmiş, gerekli ekipmanla donatılmış orman köylüleridir. "Orman Yangını İlk Müdahale Ekip" uygulaması sakıncalar yaratmakta ve yozlaşmış bulunmaktadır. Geçici işçi statüsünde alınan bu işçilerin alımı aşamasında idare büyük bir politik baskı altında kalmaktadır. Sonuç olarak, bu amaca hizmet etmekten uzak, bir kısmı ormanda daha önce hiç yürümemiş, bu işte devamlı çalışma amacı olmayan, ilk fırsatta kadrolu eleman olmak için politik destekler arayan, başka görevlere geçmek için yollar arayan kişilerin istihdam kapısı olmuştur. Yanan orman alanlarının, bu ormanlarda yaşamayan, altında büyüdüğü ağacı, kokladığı derlediği çiçeği olmayan, varlığına türkü yakmadığı, hayvan otlatmadığı, içinde evi ahırı, tarlası meyve ağacı olmayan, orman köyü dışından getirilmiş "Orman Yangını İlk Müdahale Ekip" elemanları için, yerel orman köylüleri kadar büyük önem taşımayacağı tartışmasızdır. Bu nedenle, orman köylüleri, orman yangınlarından OR-KOOP Merkez Birliğince, I. derece orman yangın riski taşıyan bölgelerde, bu yöredeki köylerde kurulu kooperatif ortakları veya köy halkı arasından seçilecek köylülerin, OGM ile işbirliği içinde, "I. Derece Orman Yangını Riski Altındaki Bölgelerde, Orman Köylülerinin Kooperatifler Kanalıyla, Orman Yangınıyla Mücadele İçin Eğitimi, Organizasyonu, Kapasitelerinin Geliştirilmesinde OGM-OR-KOOP İşbirliği Projesi" adı altında bir proje geliştirilmektedir. Hazırlıkları devam eden bu projenin, Çevre ve Orman Bakanlığının ilgili genel müdürlüklerinin kaynaklarından desteklenmesi öngörülmektedir.
8.1.2. AGM ile bağlantılı hususlar: Orman Kanununun 40. maddesine göre, orman köylerinde kurulu tarımsal kalkınma kooperatiflerine ve orman köylüsüne yaptırılmasına öncelik verilen; orman rejimi içinde kalan sahalarda yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, kooperatiflere gerekli duyurunun yapılmasının sağlanması ve ağaçlandırma işlerinin öncelikle kooperatiflere verilmesini sağlayacak alt mevzuat düzenlemesi yapılması için mutabakata varılmış bulunmaktadır. OGM ve OR-KOOP uzmanları arasında bu doğrultuda halen yürütülen çalışmaların tamamlanması ve alt mevzuatın değiştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
✓ Bugüne kadar gerçekleştirilen ağaçlandırmaların, orman köylüleriyle ilişkilerin iyileştirilmesi amacıyla, sosyal etki ve sonuçlarının ilgi gruplarının katılımıyla değerlendirilmesi, ✓ Orman Kanununun 40. maddesine göre, orman köylerinde kurulu tarımsal kalkınma kooperatiflerine ve orman köylüsüne yaptırılmasına öncelik verilen orman rejimi içinde kalan sahalarda yapılacak ağaçlandırma işlerinde çalışmaları özendiren ağaçlandırma işçiliğine yönelik eğitim, proje yardımı ve destekler sağlanması, ✓ Ancak orman içi ağaçlandırma uygulamalarında, ağaçlandırma alt mevzuatında, anılan 40. maddeye paralel bir düzenleme olmadığından, halen yasaya aykırı olarak uygulanan ihale yönteminden vazgeçilerek orman köylülerine ve kooperatiflerine öncelik tanınması, ✓ Endüstriyel odun üretimini artırmak amacıyla tapulu arazilerde yapılacak her türlü orman ağacı plantasyonlarının büyüklükleri ne olursa olsun orman rejimine tabi olmaması, halkın bu sahalardan odun istihsali ve faydalanmaları ile ilgili yasal düzenlemeler yapılması, ✓ Çalışmaların mümkün olduğunca havza bazında kırsal kalkınma faaliyetleri ile entegre olarak ve yerel halk ve ilgili kuruluşların katılımcı çalışmalarına dayalı bir yaklaşımla planlanması ve uygulanması, ✓ Fakirliğin hâkim olduğu kırsal alanda yoksulluğun azaltılması ve entegre kırsal kalkınma faaliyetlerinin güçlendirilmesi için politik irade ve destek oluşturulması, ✓ Meralarda otlatmanın düzenlenmesi çalışmalarının; kültürel ve teknik önlemlerin halk katılımlı projelerle yapılması, ✓ Orman köylüsüne yeni iş alanları ve gelir kaynakları yaratmak, örgütlülüğü desteklemek, risk altındaki türlerin sürdürülebilirliğini sağlamak temel amacı doğrultusunda; ürün potansiyeli ve iş organizasyonu kolaylıkları göz önüne alınarak, odun dışı orman ürünlerinden özellikle pazar değeri yüksek olan, nesli tükenme riski altındaki bitkilerin yetişme ortamında çoğaltılması ve yönetim planlarının hazırlanması konusunda OR-KOOP ile işbirliği içinde hazırlanarak uygulanacak, "Odun Dışı Orman Ürünlerinden Ticari Değeri Yüksek Olan Bitkilerin Yerinde Korunması ve Geliştirilmesi Projesi"nin, OGM ve AGM genel müdürlüklerinin kaynakları ve UNDP-GEF fonlarından destek alınarak uygulanması. 8.1.3. DKMP ile bağlantılı hususlar: Milli parklar ve diğer korunan alanlarda genelde orman köylülerinin doğal kaynaklardan faydalanmalarına kısıtlar getirilmekte, buna karşılık bu sahalarda oluşan gelir getirici faaliyetlerden çoğunlukla dışarıdan gelenler tarafından yararlanılmakta, yerel köylülerin bu faaliyetlere katılımları ve gelir sağlamaları çok mütevazı ve yetersiz düzeyde kalmaktadır. Avcılık faaliyetlerinden elde edilen gelirlerde (köy payı, kılavuzluk hizmetleri gelirleri vb.) son yılarda artış görülmekle beraber potansiyel değerin çok altındadır. Bu nedenle: ✓ Yerel halkın doğal yaşamın korunması ve güçlendirilmesi konusunda (nedenler, sonuçlar, gerekli tedbirler, vb.) bilinçlendirilmesi, sorumluluk yüklenmesi ve çalışmalara katılım ve katkılarının güçlendirilmesine yönelik çalışmalar ve tedbirlerin, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve diğer ilgi grupları işbirliği ile orman teşkilatınca geliştirilmesi ve uygulanması (1. Ulusal Tarım, Ormancılık, Gıda ve Çevre Kurultayı, Ormancılık Grubu Raporu-2006), ✓ Korunan alanlar içinde/civarında yaşayan yerel halka, korunan alanlarda getirilen kısıtlamalar nedeniyle ciddi gelir kaybına uğrayan yerel topluluklara, orman teşkilatı ve diğer ilgili kuruluşlarca sağlanan kırsal kalkınma destek çalışmalarında gerekli önceliklerin sağlanması, ✓ Milli parklar, tabiat parkları ve orman içi dinlenme yerlerinin işletilmesi ve yönetilmesinde katılımcı bir yaklaşımla, idari işlerde yerel muhtarlarla birlikte, köylüler adına kooperatiflerinin, söz sahibi olması için yasal düzenleme yapılması, bu yolla orman köylüsüne kendi yerel değerlerine sahip çıkma bilinci, sosyal ve ekonomik katkı sağlanması, ✓ Milli parklar ve diğer korunan alanlarda genelde orman köylülerinin doğal kaynaklardan faydalanmalarına getirilen kısıtların; doğal kaynaklara zarar vermemeleri koşuluyla/yöntemiyle uygun yerlerden sağlanabilmesi için yasal düzenlemelere gidilmesi, ✓ Milli parklar, tabiat parkları ve orman içi dinlenme yerleri içinde/civarında yaşayan yerel halkın, bu sahalardaki gelir getirici faaliyetlere katılımlarının güçlendirilmesi, ticari konularda köylüler adına kooperatiflerinin, Orman Kanununun 40. maddesine paralel bir şekilde, öncelik sahibi olması için uygun yaklaşımların belirlenmesi, uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik mevzuat düzenlemelerinin yapılması, ✓ Özel avlakların kurulması ve işletilmesinde ormancılık kooperatiflerine yönelik özendirici alt mevzuat değişiklikleri yapılarak; OR-KOOP merkez ve bölge birlikleriyle işbirliği içinde, orman köylülerine, kooperatif yöneticilerine yönelik eğitim, proje yardımı ve destekler sağlanması, ✓ Korunan alanlar içinde ve çevresinde yaşayan topluluklarda, ilgili devlet kuruluşlarında ve toplumda ormanların biyolojik çeşitliliğinin değeri ve korunmasının önem ve gerekliliği hakkında gerekli bilinç, ilgi ve desteğin oluşturulmasına yönelik bilinçlendirme ve eğitim programlarının geliştirilmesi ve bu programların düzenli ve etkin şekilde uygulanması, ✓ Halen ülkemizde orman köylüleri tarafından ormandan toplanarak aracı tüccarlara düşük bedellerle satılan ve çoğunlukla ithalatçılar tarafından yurtdışına pazarlanan, pazar değeri yüksek ve / veya nesli tükenme riski altındaki yenilebilir doğal mantarların korunması, yetişme ortamlarında çoğaltılması amacıyla, OR-KOOP ile işbirliği içinde hazırlanarak uygulanacak, "Türkiye'de Yenilebilir Doğal Mantarların Korunması, Yetişme Ortamlarında Çoğaltılması, Değerlendirilmesi ve Pazarlanması Projesi"nin, OGM ve DKMP genel müdürlüklerinin kaynakları ile UNDP-GEF fonlarından destek alınması, beklenmektedir.
8.1.4. ORKÖY ile bağlantılı hususlar: ✓ Ormanı korumaya yönelik uygulamada kırsal fakirliğe çözümler getirmek, ormana yapılan baskıyı azaltmak, orman-köy ilişkilerini düzenlemek amacıyla kurulan ORKÖY Genel Müdürlüğü, kurulduğundan bugüne kadar kendisinden beklenen faydayı yeterince sağlayamamıştır. Bunun temel nedenleri ise; ORKÖY'e yeterli kaynak aktarılmaması, yasal olarak alması gereken fon gelirlerinin verilmemesi, kısacası finansal sorunlarını çözememesidir. ✓ Orman köylüleri, köylerinin ve köylülerin kalkındırılmasına devletçe ayrılan payın yeterli düzeye çıkarılmasını, ORKÖY Esas ve Usuller Mevzuatında orman köylülerine ferdi kredi ve kooperatif kredilerinde etkinlik sağlayıcı uygulamalar için iyileştirmeler yapılmasını, geçmiş yıllarda giderek azaltılan kooperatiflere ayrılan kredi ödeneğinde artışlar sağlanmasını, ✓ Ülkemizde, orman işçiliği statüsünün Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi belli bir standarda getirilerek, orman işçiliğinin bir meslek dalı olarak kabul edilmesini, orman işinde çalışanların eğitimli ve sertifikalı kişiler olmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılmasını, orman işçiliği eğitiminin Avrupa standartlarında düzenlenmiş eğitim merkezlerinde uygulanmasını sağlamak ve bu konuda örgütlü çalışmayı geliştirmek amacıyla, OR-KOOP ile işbirliği içinde hazırlanarak uygulanacak, "Türkiye'de Orman İşçiliği Eğitiminin Geliştirilmesi ve Kurumsallaştırılması Projesi" için, Orman Genel Müdürlüğünün desteğinin ve ORKÖY Genel Müdürlüğünden karşılıksız yardım şeklinde mali katkı sağlanmasını ve gelecekte mümkün ve gerekli görülürse AB fonlarından destek alınmasını, ✓ Orman köylerinde yoksulluğun azaltılmasını ve entegre kırsal kalkınma faaliyetlerinin güçlendirilmesi için politik iradenin ve desteğin oluşturulmasını, uygun ulusal modellerin (entegre havza kalkınma vb.) geliştirilmesini ve uygulamalarının yaygınlaştırılmasını, ✓ Merkezi ve yerel yönetimlerde, birbiriyle ve üçüncü kişi ve kurumlarla ortak çalışma ve katılım kültürünün geliştirilmesini beklemektedir. SONUÇ:
• Türkiye'de 2009 yılı adrese dayalı nüfus verilerine göre; 7.180'i orman içi, 14.027'si orman bitişiği köyünde olmak üzere toplam 21.207 orman köyünde, 2.167.000'i orman içi, 4.897.000'i orman bitişiği köyünde olmak üzere toplam 7.064.000 civarında bir nüfus yaşamakta olup, toplam nüfusun % 9,75'ini, kırsal nüfusun ise yaklaşık % 39,79'unu teşkil etmektedir.
• Orman köylüleri, yoksulluk sınırındaki en alt gelir grubunu teşkil etmektedir. Orman köylüleri gizli veya açık işsizlik ve geçim darlığı nedeni ile büyük şehirlere göç etmekte, geride kalanlar ise fakirlik sınırı içerisinde hayatını devam ettirmeye çalışmaktadır.
• Veriler yeterince değerlendirilmeden, ormana zarar verdiği bir ön kabul olarak değerlendirilen orman köylülerinin, usulsüz açma ve yerleşme suçu olarak 1937-2007 yılları arasında ormana verdiği 2.350 Ha. orman alanını tahrip zararının, büyük çoğunluğu uzun yıllardan bu yana orman köylüsü tarafından tarla olarak kullanılmakta olan ve tarım için kullanması koşuluyla, bu arazileri işleyen orman köylülerine verilmesi amacıyla çıkarılan yasanın çarpıtılması yoluyla, bu arazilerin son sahiplerine satışları için her yola başvurulan, 2/B arazilerinin toplamının ise, 470.000 Ha. olduğu göz önüne alınırsa, sembolik düzeyde kaldığı görülmektedir.
• Orman teşkilatı, ormanlar üzerine baskının azalması amacıyla, orman köylülerinin kalkındırılmasının, desteklenmesinin ana sorumluluğunu yüklenmeye karar vermiş ve bu amaçla politikalar geliştirmiş, kurumsal ve yasal düzenlemelerin gerçekleşmesine önderlik etmiştir. ➣ Orman köylülerinin ormancılık çalışmalarıyla istihdam edilmesi, ✓ Odun üretimi çalışmalarında yaratılan istihdam miktarı her yıl değişmekle birlikte yaklaşık 300.000 aile olarak (İşçiler alınan işi çoğunlukla ailece gerçekleştirirler.) kabul edilmektedir. ➣ Orman köylülerine orman ürünleri üretim işi için gelir sağlanması, ✓ 2009 yılında yaklaşık 300.000 orman köylüsü ailesine ödenen 553.695.000 TL'den aile başına düşen pay yıllık olarak 1.845,65 TL olmaktadır.
➣ Orman köylülerinin yapacak ve yakacak ihtiyaçlarının indirimli fiyatlarla karşılanması, ✓ 7.064.088 orman köylüsüne ve kooperatiflerine (üretime giren 2.123 kooperatif) 2009 yılı içinde, Orman Kanununun 31, 32, 33, 34. maddeleri gereğince indirimli odun satışı olarak 175.190.000 TL sübvansiyon sağlandığı OGM kayıtlarından anlaşılmaktadır. ➣ ORKÖY'ün kurulması, orman köylülerinin desteklenmesi,
✓ ORKÖY Genel Müdürlüğünce, 1974-2007 yılları arasında 1.538 köyü kapsayan, 103.442 ortağı olan 480 kooperatife uygulanan 501 yatırım projesi için, 2008 yılı deflatör rakamlarına göre, 247 milyon TL kredi yardımı yapılmış olduğu ekli Tablo-8'de yer almaktadır. Bu yardımların sektörlere göre dağılımı ise ekli Tablo 9'da yer almaktadır. 1974-2008 yılları arasında, 332.861 orman köylüsü ailesine, sosyal amaçlı, ekonomik amaçlı ve fon dışı kaynaklardan olmak üzere toplam 1.349 milyon TL ferdi kredi yardımının toplu olarak yıllara göre miktarı ekli Tablo 8 ve bu yardımın sektörlere göre dağılımı ise Tablo-10'un incelenmesinden anlaşılmaktadır. Ancak yapılan değerlendirmelere göre bu destek ve programların orman köylülerinin kalkınmasına sağladığı katkılar sadece mütevazı düzeylerde ve yetersiz kalmıştır.
• Ülkemizde uygulanan ekonomik politikalar, iletişim ile ulaşımın sonucu, son 10–15 yıl içinde büyük oranda yaşanan göçü durdurmak var olan imkânlarla mümkün değildir. Göç olgusunun büyük bölümünü genç nüfus oluştururken, köylerde yaşlı kesim ağırlık kazanmıştır. Ülkede yaşanan göç olgusuna paralel olarak, orman köyü nüfusunda önemli azalmalar olmuş, demografik yapı değişmiştir.
• Üniversitelerin koordinatörlüğünde, orman teşkilatı, başta OR-KOOP olmak üzere ilgili sivil toplum örgütleri ve yerel halkın katılımıyla, orman köylerinde kapsamlı bir sosyoekonomik araştırma-değerlendirme çalışması gerçekleştirilerek: 1. Kırsal alanlardan devam etmekte olan hızlı göç nedeniyle orman köylerinde meydana gelen demografik değişmeler ve bunların orman ekosistemleri üzerindeki bugünkü ve gelecekte beklenen etkileri, 2. Kırsal alanlardan devam etmekte olan hızlı göç nedeniyle, ormancılık tekniklerinde ortaya çıkabilecek teknolojik gelişmeler, 3. Orman kaynaklarına gerçekten bağımlı ve bu kaynaklar üzerinde doğrudan etkileşim içinde olan orman köylüleri ile ORKÖY'ün mevcut politika, strateji ve uygulamalarının eksiklikleri, yetersizlikleri ve geliştirme ihtiyaçlarının belirlenmesi, gerçekleştirilmeli ve bunlara yönelik politika, strateji ve eylemler üretilmelidir.
• Orman teşkilatının eylem ve işlemlerinden doğrudan ya da dolaylı, olumlu ya da olumsuz olarak etkilenen, kanaat ve eylemleriyle kuruluşu ve orman ekosistemlerini, olumlu ya da olumsuz, doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen, ortak kanılara, davranışlara ve çıkarlara sahip, "orman köylüleri" ile "orman teşkilatı" arasında karşılıklı bir uyarlamayı, bütünleşmeyi, gelişmeyi sağlamaya yönelik sürekli ve programlı çabalar yürütülmesi zorunlu görülmektedir.
"Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine" yaşamak dileğiyle… |