Türkiye Geofit Bahçesi bir aya kadar hazır Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü arazisinde inşası süren "Türkiye Geofit Bahçesi"nde ülkenin florası ve endemik türleri bir arada görülebilecek.
Yalova'da yapımına geçen ocak ayında başlanan ve ekimde faaliyete geçirilmesi planlanan Türkiye Geofit Bahçesi, alanında ülkede ilk olması yanında yumrulu ve soğanlı bitkiler konusunda pek çok işlevi yerine getirecek.
Flora bakımından Ağrı Dağı'na benzer bir yapıya sahip olacak merkezde, yurt dışına kaçırılan ya da nesilleri tehlikeye giren bitkilerle ilgili koruma çalışmaları yapılacak.
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü arazisinde inşasına devam edilen bahçenin, barındırdığı hem endemik hem de yaygın türler bakımından dünyada ilk sırada yer alması hedefleniyor.
Proje sayesinde Türkiye geofitlerinin koleksiyonları oluşturularak muhafazası ve gelecek nesillere aktarılması sağlanacak.
Nesli tehlike altında olan, hızla azalan ya da nadir bulunan bitkiler koruma altına alınacak, üretimleri yapılacak, tohumları saklanacak ve doğal popülasyonunu zenginleştirme projeleri uygulamaya konulacak. Ekonomik yönden yararlı geofitler üzerinde çeşit geliştirme çalışmaları gerçekleştirilecek.
Enstitü Müdürü Yılmaz Boz, "Türkiye Geofitleri Projesi"ne yaklaşık 8 yıl önce Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) destekli olmak üzere üniversiteler ve bazı kurumlarla başlandığını söyledi.
Geofitin anlamının "yumrulu ve soğanlı bitki" olduğunu bildiren Boz, bu bitkilerin, bitki ve sebze sanayisinin yanı sıra ilaç ham maddesi olarak da kullanıldığını ifade etti.
Ülkemizin, geofit biyoçeşitliliği bakımından yüksek bir değere sahip olduğunu belirterek tek başına, Avrupa ile eş değer konumda olduğunu kaydeden Boz, “Bahçemizde geofit seralarının yapımında, özverili çalışmalarla son aşamaya geldik. Planlarımıza göre bir ay içinde bahçeyi faaliyete geçirme durumumuz var. Açılışını da yapıp inşallah çok daha verimli bir şekilde bu işin devamlılığını kılmak istiyoruz. Bu güzel çalışmalar sayesinde ülke dışına kaçırılan veya bir şekilde yok olan bitkilerin korunması için başlayan bu projeye büyük uğraşlar veriyoruz" dedi.
Projenin, biyolojik çeşitlilik ve genetik varyasyonunun korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması bakımından son derece önemli olduğunu vurgulayan Boz, bitkilerle ilgili bilgi birikimi ve deneyimli uzmanlar bulunması dolayısıyla bahçenin kurulmasında Yalova'nın tercih edildiğini anlattı.
Bahçede, ısıtma ve soğutma imkanlarına sahip "alpin sera sistemi"yle farklı iklim koşulları oluşturulduğunu ifade eden Boz, "Seralarda Ağrı Dağı'na benzer bir yapı olacak. Ziyaretçiler bu yapıda gezerek bitki çeşitlerini inceleyecek ve bunlar hakkında bilgi sahibi olacak" ifadesini kullandı.
Projenin yöneticisi Erdal Kaya ise, çalışmanın 7 üniversite ve 8 araştırma enstitüsü tarafından yürütüldüğünü söyledi.
Büyük çaplı bir projeden bahsettiklerine vurgulayan Kaya, "Bu, 50 personelin çalıştığı bir proje. 350 bin kilometre yol katedilerek Türkiye'nin tüm florası tarandı. Sonuç itibarıyla 7 bin popülasyonu kapsayan bin 500 tür koleksiyonumuz var. Bu, dünyanın en büyük koleksiyonu" ifadelerini kullandı.
(TARIM TV) |