Evliya Çelebi, 400 yıl öncesinde keşfetmiş bu bitkinin varlığını.Ünlü “Seyahatname”sinde bakın neler söylüyor kapari için, Çorum’un Osmancık İlçesini tanıttığı bölümde?
“İşte bu kumlu toprakta, bu iklim şartlarında “gebre” adında bir yemiş yetişiyor ve bu yöre halkı bu yemişin sirkeli turşusunu yapıyor. Bu turşu için “çok faydalı” diyor Evliya Çelebi. Faydalı oluşu hastalıklara deva olmasından, zindelik, sağlık, güç vermesinden olsa gerek. Ve meşhur olması da lezzetli, faydalı oluşundan…”
Akdeniz Ülkelerinde ilk çağlardan bu yana gıda ve tedavi amaçlı kullanılan kapari bitkisinden günümüzde boya ve kozmetik sanayiisin de yararlanılmakta.
Kaparinin bezelye büyüklüğündeki tomurcuklarının protein, vitamin, mineraller, rutin ve hardal yağı glikosidi yönünden oldukça zengin olması, onu doyurucu bir besin haline getiriyor.Özellikle turşusunda ortaya çıkan iştah açıcı aromatik kokusunun kaynağı da hardal yağı glikosidi. Kapari turşusunda sadece kokusunu değil, keskin tadını da bulabilirsiniz hardal yağının.
Kaparinin tomurcukları dışında “karpuzcuk”da denilen meyveleri ve sürgün uçları da salamura ve sirkede muhafaza edilmek suretiyle gıda olarak değerlendiriliyor.Özellikle de Kıbrıs’ta ve İspanya’da sürgün uçları, vejetasyonun başlarında taze iken toplanıyor.Tabii yine sirke ve tuz ile terbiyelendikten sonra tüketiliyor.Çünkü acılığı- ki bu acılık içeriğindeki hardal yağı glikosidinden kaynaklanıyor- ancak bu şekilde gideriliyor ve asıl tadı ortaya çıkıyor.
Kaparinin her şeyi değerli; hiçbir şeyi atılmıyor. Dal uçları, tomurcukları, meyveleri gıda sektöründe;yaprakları sertleşmiş dalları, kökleri de ilaç, boya ve kozmetik sanayiinde değerlendiriliyor.
Uluslararası Kanser Enstitüsü’nde yapılan çalışmalarda kapari, antitümör aktivitesi sağlayan “ekstrakt”ın hazırlanmasında kullanılan bitkiler arasında yer alıyor.