Huş ağacındaki betulinik asit, AIDS'e yol açan HIV'nin yayılmasını ve kanserli hücrelerin büyümesini engelliyor. İdrar yolları rahatsızlıklarında da yarar sağlıyor
İçinde betulinik asit bulunan huş ağacı; tedavi edici etkileri nedeniyle 1834 yılından beri Rusya'da kullanılıyor. 1994 yılında Kuzey Carolina Üniversitesi'ndeki bilim adamları da, beyaz huş ağacının kabuğunda bulunan kimyasalların, AIDS hastalığına yol açan HIV'nin yayılmasını engellediğini rapor etti.
EGZEMADA FAYDALI
İllinois Üniversitesi'nde yapılan bir diğer araştırma da; betulinik asidin, farelerdeki kanserli hücreleri öldürdüğünü ortaya çıkardı. Bazı araştırmacılar ise bu asidin bazı tümör hücresi tiplerinde; hücrenin kendi kendine yıkımı anlamına gelen apoptozis işlemini başlattığını ileri sürmekteler. Uzun yıllardan beri bilim adamları, huş ağacının özellikle melanom hücrelerindeki anti-tümör etkisini saptayabilmek için araştırmalar yapmaya devam ediyor ve ümit verici sonuçlar elde ediyorlar. Betulinik asit, sadece kanser tedavisinde değil, haricen uygulandığında da; egzema ve diğer deri hastalıklarında başarılı sonuçlar vermekte. Ayrıca dizanteri, kolera ve idrar yolları rahatsızlıklarında da yarar sağlıyor.
KABUKLARINDAN YAPILAN ÇAYI GÜNDE 2 BARDAK İÇİN
Betulinik asitle ilgili yapılan araştırmalar, bu maddenin özellikle çocuklarda görülen bazı sinir sistemi tümörlerinde yarar sağladığını gözler önüne seriyor. Bu konuyla ilgili araştırmalara Almanya'da devam edilmektedir. Ancak çok net verilerin elde edilebilmesi için uzun süren detaylı araştırmalara ihtiyaç vardır.
DERİYE DE SÜRÜLÜR
Çayı için; bir kaşık dolusu huş ağacı kabuğunun 15 dakika kaynar suda tutulması gerekmektedir. Bitkinin faydalı olduğunu iddia eden araştırmacılar, çayının günde 2-5 bardak tüketilmesi gerektiğini savunuyorlar. Huş ağacının kabuğundan elde edilen doğal betulinik asit, haricen deriye de uygulanabilmektedir.
Kanserle mücadelede yararlı olan maddelerden biri de; keten tohumu. Üç bin yıl önce Babiller tarafından yetiştirilmeye başlanan keten tohumunu; ilk kez 1950 yılında Alman biyokimyacı Johanna Budwig kanserli hastaların tedavisinde kullanmıştır. Budwig hastalarına keten tohumu yağıyla karıştırılmış köy peyniri vermiş, onlardan bol bol süt, meyve ve sebze tüketmelerini istemişti. Bu diyeti uyguyalayan hastaların tümörlerin ya tamamen kaybolmuş ya da küçülmüştü.
KOLESTEROLÜ DÜŞÜRÜR
Bitki bilimciler keten tohumunu; kabızlık, solunum problemleri, boğaz iltihapları, egzama, adet dönemi problemleri ve artrit tedavisinde de tavsiye ediyorlar. Çalışmalarda keten tohumundan elde edilen yağın; kolestrol seviyelerini düşürdüğü, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kanserden koruduğu da görülüyor. Keten tohumu yağı tam anlamıyla Omega 3 deposudur. İçinde bulunan linoleik asidin de kansere karşı koruyucu bir etkisi vardır.
İSHAL VE GAZ YAPABİLİR
Keten tohumu buzdolabında tutulmadığı zaman yeşerebilir. Bu nedenle hafif kavurarak yenmelidir. Diyare, gaz ve bulantı gibi yan etkileri olabilir. Dolayısıyla diğer laksatiflerle birlikte kullanılmamalıdır. Bu faydalı bitkinin günde 1-2 tatlı kaşığı tüketilmesi yeterlidir.