Prof. Dr. Mustafa Tayar, Türkiye'nin bütün ekilebilir alanlarının tamamında organik tarım yapılması halinde ülke insanının sadece yüzde 10'unun beslenebileceğini ifade etti.
Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, Türkiye'nin bütün ekilebilir alanlarının tamamında organik tarım yapılması halinde ülke insanının sadece yüzde 10'unun beslenebileceğini ifade ederek, "Çünkü organik tarımın koşulları ve şartları çok ağırdır" dedi.
Prof. Dr. Tayar, Atatürk Üniversitesi (AÜ) Veteriner Fakültesi tarafından, Kültür ve Gösteri Merkezi'nde düzenlenen "Gıda Güvenliği ve Tüketici Beklentileri" konferansında yaptığı konuşmada, gıda güvenliği ve bunun insan sağlığı açısından önemini anlattı. Bir yerde meydana gelen gıda zehirlenmesinin, o kentin itibarını da zedelediğini dile getiren Prof. Dr. Tayar, "Yani bir söz vardır.
Deli bir taş atar, 40 akıllı çıkarmaya çalışır. Onun için güvensiz gıdalara daha dikkat etmek gerekir. Gıda zehirlenmeleri konusunda hassas davranılmalı" diye konuştu. Gıda güvenliğinin öneminin her geçen yıl arttığını vurgulayan Prof. Dr. Tayar, şunları kaydetti: "1960'larda 'benim malım iyi' demek yeterli idi. 1980'de 'göster' demeye başladık ama artık günümüzde 'güvenli gıda üretimini bana kanıtla' diyoruz. 'Güvenli olduğunu bana anlat' demeye başladık. Geldiğimiz bu noktada, hayvansal gıdaların riski biraz daha yüksektir. Günlük tükettiğimiz gıdaların yüzde 10'unu hayvansal, yüzde 90'ı bitkiseldir. Oysa görülme sıklığı ve risk açısında değerlendirdiğimiz zaman hayvansal gıdalardaki risk oranı yüzde 90, bitkisel ürünlerden kaynaklanacak tehlike yüzde 10'dur. "
Gıda güvenliği sorunun sadece İl Tarım Müdürlüğü Kontrol Şubesinin tek başına çözemeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Tayar, hem üreticinin hem de tüketicinin gıda güvenliği konusunda sorgulama yapması ve hükümetin de gerekli yasal ortamı sağlaması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Tayar, bir öğrencinin organik tarım konusundaki sorusu üzerine, şöyle konuştu: "Ülkemizin bütün ekilebilir alanlarının tamamında organik tarım yapmaya kalkışılırsa, ülke insanın sadece yüzde 10'ununu besleyebiliriz.
Çünkü organik tarımın koşulları ve şartları çok ağırdır. Organik tarım, işin biraz fantezi boyutudur. Organik fasulye, organik buğday... Mesela Erzurum'un yaylarında otlayan hayvanın organik olmamasının tek eksiği belgesinin olmamasıdır. Aü Veteriner Fakültesi oturup, 'Erzurum'da üretilen bütün ürünlerde gıda güvenliği vardır' dese, organik tarımı bir kenara bırakır, ekoloji der güvenli der bunu halleder. "
Organik tarım konusunda Türkiye'nin önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tayar, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir şey diyeceğim ama yanlış anlaşılmasından korkuyorum. Bu işler bana biraz nitelikli dolandırıcılık gibi geliyor.
Bursa pazarında organik tarım var. Olay şu; gidip yumurtayı alıyorlar. Bir sepet içerisine biraz saman, bir de teyze başörtü örter, sana köy yumurtası. Yumurtanın öbürü 10 kuruş, diğeri 1, 5 lira. Domatesin eziğini büzüğünü getiriyor, 'köyde kendim yetiştirdim' diyor. Oysa halden aldın.
|