Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Aralık 2024 Pazar
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Organik Tarım »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler, Paydaşlar
 Organik Tarım Teknikleri
 Kontrol, Sertifikasyon
 Eko Turizm
 İhracat, İthalat
 Ticaret, Pazarlama
 Araştırma, Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek, teşvikler
 Diğer

Önümüzde fıstık ağacı, zeytin ağacı. Delice zeytin ağacı; yani yabancı zeytin ağacı. Yabani olduğu için bereketli. İşittim ki fıstık aşılanmış. Evcil. Zeytin buranın ağacı, yerli. En başından bu yana burada. Fıstık ise buraya misafir olarak gelmiş; evcilleştirilmiş, aşılanmış ve buralı yapılmış. Her ikisi de yan yana. Yerli ve yerliye uyum sağlamış yabancı...

Kaz Dağları'nda, Çamtepe'de dün açılan Ekolojik Yaşam Kültür Merkezi'nde konuklara bu iki ağaçtan söz edildi. Bu merkezi açan bir kısım insan, fıstık ağacı gibi Çamtepe'ye dışarıdan gelmişti, bir kısım insan ise zeytin ağacı gibi atalarıyla buralıydı.

Yarım ay biçiminde tepeye yapılmış merkezde her şey geleneksel tarzda inşa edilmiş, düzenlenmiş, tasarlanmış. Dışarıdaki mutfak, odun yakılarak toprak kaplarda yemek pişirilmek için yapılmış, sonunda geriye kalan kül ise temizlikte kullanılıyor.

Köşeye bırakılmış loğ taşı, yılda bir kereliğine damın üzerinde gezdirilerek toprağın sıkıştırılmasını, varsa çatlakların onarılmasını sağlıyor. Dışarıya açılan yuvarlak pencerede cam vitrayın içeriye yansıttığı ışığın farklı renkleri, zamanın hangi zaman olduğunu anlatacak; pencerenin dilini öğrenene.

Buranın bir manası var

Geleneksel Ege mimarisinin vazgeçilmezi kireçle ayakta duran, yarım ay şeklinde yapılmış yapının manası var olmalı. Köşesiz olması, dairesel olması, denize, ormana, zeytinliklere göğsünü açıyor olmasının bir manası vardır. Bu satırları yazdığım sırada, açılışa katılmak üzere çevre köylerden yüzlerce insan geliyordu. Bir hayır şöleniyle açılıyordu merkez. Hayır yemeği, hayır yiyecekleri sunuluyordu konuklara. Onlar da örtülerin arkasına gizledikleri armağanlarla geliyorlardı. Herkes gönlünden kopanla merkeze armağanlar sunuyordu. İngiltere'nin güneybatısından Küçük Kuyu'ya, kendi çaktığı tekneye, kendi diktiği yelkenleri takarak gelen ve birkaç yıldır burada kalmakta olan Sam'in bana söylediği gibi, burada herkes herkesin gönlünden kopanla bir yaşam sürdürüyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden gönüllüler çalışıyor. Hiyerarşi yok. Para pul bu sınırlanmış alanda, pek az geçiyor. Mecbur kalmadıkça gerekli olmuyor...

Diğer yarım boş kalıyor

Bu yarım dünyanın bir manası da belki, diğer yarımının boş bırakılıyor olmasıdır. Diğer yarımını tamamlama özgürlüğünü, hayal gücünü insanlara bırakıyor olmasıdır. İşte bu okulda, Atlas'ın da fikir ortaklığını yaptığı bir okul açılacak: Yaşam Bilgisi Okulu. Haziranda bir hafta, eylülde de bir hafta olmak üzere, ilk sınıflarını bu yaz açacak olan okulda, gezegeni kurtaracak bilgilerle donatılacak öğrenciler. Bu öğrenciler, esasında, benim gibi kendi okullarını bitirmiş kişilerden oluşacak. Hukukçu, mühendis, bankacı, öğretmen, çiftçi, şu veya bu meslekten insanlara Yaşam Okulu, gezegenle uyumlu bir arada yaşamanın, tarım yapmanın, şehir yapmanın, toplum içinde bir şeyler yapmanın bilgilerini aktaracak. Bunun için de büyük ölçüde, doğayla uyumlu yaşamı seçmiş toplumların bilgilerine başvurulacak.

Çamtepe'de bunlar olurken köyün arka vadisinde altıncılar, bir kez daha kendi tasarılarını hayata geçirmek için çabalarını yoğunlaştırdı. Siyanürle altın arayacak altıncılar ile gönül yoluyla gezegeni kurtarma yolunu arayacak doğa korumacılar aynı havzanın iki ayrı tepesinde iki ayrı amaç için aynı zamanda harekete geçti. Bakalım kim kazancak? Sizce?

 

www.referansgazetesi.com

 

 
 
 

Ekleme Tarihi
22.03.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız