Türkiye kuraklık tehdidi altında Küresel iklim değişikliği tüm dünyada giderek kendisini hissettirirken, Türkiye de kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Tuğrul Kuzu, NASA verilerine göre 2030 yılından itibaren tüm Akdeniz havzasının çok şiddetli olağanüstü kuraklığa gireceğini, Türkiye’nin büyük bölümünün de olağanüstü kuraklığın etkisinde kalacağını söyledi.
Türkiye’de son 50 yılın en kurak yazı yaşanırken, kuraklık tehlikesine karşı da alarm zilleri çalmaya başladı. Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri sonucu tüm dünyada olağanüstü doğa olayları ve afetlerin baş gösterdiği bugünlerde, Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Tuğrul Kuzu, kuraklığa karşı uyardı. İHA muhabirine yaklaşan kuraklık tehlikesiyle ilgili açıklama yapan Kuzu, küresel iklim değişikliğinin en büyük etkisinin su kaynakları üzerinde görüldüğüne işaret etti. Kuzu, su kaynakları üzerinden yağış düzeninin değişmesi ve azalması sonucu ortaya çıkan kuraklığın, arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine neden olan doğal bir olay olduğunu belirtti. Kuraklığın ekonomik, çevresel ve sosyal kayıplara neden olduğunu dile getiren Kuzu, bunlardan bazılarını ‘enerji kaynaklarının azalması, orman yangınları, gıda fiyatlarının artması ve çiftçi gelirlerindeki düşüş, toprak ve su erozyonu, suyun kalitesinin bozulması, bitki ve hayvan doğal yaşamına etkileri, göçler ve savaşlar’ olarak sıraladı. “2030 YILINDA TÜRKİYE’NİN BÜYÜK BÖLÜMÜ OLAĞANÜSTÜ KURAKLIĞIN ETKİSİNE GİRECEK” Son bir yıllık yapılan kuraklık değerlendirmeleri ile ilgili bilgi veren Kuzu, “Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş, Tokat, Sivas, Samsun ve Çorum civarları ile İstanbul, Erzurum, Antalya, Mersin, Adana, Nevşehir, Kütahya ve Denizli illerinin bir bölümünde meteorolojik açıdan olağanüstü kuraklığın yaşandığı Türkiye’de, bu bölgelerin çevresi de çok şiddetli kuraklık olarak tehdit altında yer alıyor. En şanslı coğrafya olarak da Muğla ve İzmir civarının son zamanlarda aldığı yağış dolayısıyla Ege öne çıkıyor” dedi. Mersin, Adana ve dolayısıyla Çukurova bölgesinin de önümüzdeki yıllarda kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalabileceğine dikkat çeken Kuzu, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Kuraklık Analizi verilerini Mersin açısından değerlendirdi. Haziran 2013-Şubat 2014 arası 9 aylık periyotta Mersin’in Anamur ilçesinde olağanüstü kuraklık, Mersin merkezde çok şiddetli kuraklık, Adana, Hatay, Osmaniye ve Şanlıurfa’ya kadar da yine olağanüstü kuraklık görüldüğünü aktaran Kuzu, “Aralık 2013-Şubat 2014 arası 3 aylık analizde Mersin’de hafif yağıştan dolayı çok şiddetliden şiddetli kuraklığa doğru bir dönüş var, Anamur’da da yine olağanüstünden şiddetliye doğru bir düşüş var. Fakat buna karşılık Tarsus, Adana, Osmaniye ve Hatay olağanüstü kuraklık sınıfında yer almaktadır. Bu dönemde Marmara Bölgesi’nin büyük bölümünde olağanüstü kuraklık gözükmektedir. Ağustos 2013-Temmuz 2014 arası 12 aylık son analiz ise Anamur’da olağanüstü kuraklık, Mersin merkez ve civarında da orta derecede kuraklık yaşandığını ortaya koyuyor. NASA verilerine göre 2030 yılından itibaren tüm Akdeniz sahil şeridi çok şiddetli olağanüstü kuraklığa girecek. Tüm Akdeniz Havzası’ndan söz ediyorum. Yani Akdeniz Havzası da Afrika gibi olacak. Türkiye’nin büyük bir bölümü de olağanüstü kuraklık bölgesine gelecek” diye konuştu. “KONYA OVASI’NDAKİ OBRUKLAR YERALTI SUYUNUN ÇEKİLMESİ NEDENİYLE OLUŞUYOR” Türkiye’de 100 birim suyun yüzde 75’inin tarımda, yüzde 25’inin de evsel ve sanayide kullanıldığı bilgisini veren Kuzu, 1 dönüm mısır için 800 ton, 1 dönüm domates için 350 ton, 1 dönüm turunçgil için de 700 ton yıllık su ihtiyacı olduğunun altını çizdi. Tarımda suyun verimli kullanılması gerektiğini belirten Kuzu, şu önerilerde bulundu: “Özellikle buharlaşarak suyun yüzde 20 kaybolmasına neden olan açık kanal sisteminden vazgeçilmesi gerekiyor. Ayrıca çiftçiler damlama sulamaya teşvik edilmeli. Mersin’de bu konuda oluşan bilincin Türkiye geneline yayılması lazım. Ürün planlaması yapılmalı ve çiftçiler kuraklığa dayalı çeşitlere yönlendirilmeli. Örneğin Konya Ovası’nda çok yoğun bir kuraklık var. Burada şeker pancarı üretiminden vazgeçilip daha az su isteyen bezelye, fasulye gibi ürünlere yönlendirilmek gerekiyor çiftçileri. Çukurova Bölgesi’nde de kuraklığa dayalı ürüne yönlendirme kapsamında bir planlama yapılmalı. Bunun yanı sıra yağmur sularını biriktirecek geomembran sulama havuzlarının yapılması teşvik edilmeli. Mera alanlarının korunması şart.” Kontrolsüz açılan kuyuların da yeraltı sularını bitirdiğine dikkat çeken Kuzu, “Mersin’de DSİ onunla ilgili önlem aldı ama Konya’da özellikle yeraltı suyu kullanılıyor, herkesin kuyusu var. Bu korkunç bir tablo. Bunu zamanında devlet yapmalıydı, damlamayı teşvik etmeliydi. Dolayısıyla yeraltından suyu çeke çeke şu anda su kalmadığı gibi bir de obruklar oluşuyor ve toprak ani şekilde çöküyor. Obruk sayısının 20 veya daha üzerinde olduğunu düşünüyorum. Bu obruklar yeraltı suyunun çekilmesi nedeniyle oluyor” ifadelerini kullandı. “DURUM KÖTÜ, GİDEREK DAHA DA KÖTÜLEŞECEK. HERKESİN TEDBİR ALMASI LAZIM” Şu anda Mersin’in su sıkıntısı olmadığını, barajların yüzde 50-60 oranında dolu olduğunu da aktaran Kuzu, ancak önümüzdeki yıllar için hem Mersin hem Türkiye geneli için aynı şeyi söylemenin mümkün olmadığını kaydetti. “Yani durum kötü, giderek daha da kötüleşecek. Herkesin tedbir alması lazım” diyen Kuzu, insanların da bireysel olarak tedbir almaları gerektiğini, ancak asıl tarımsal sulama alanında önemli tedbirler alınmasının şart olduğunu vurguladı. Kuzu, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuçta hem insanlara sorumluluk ve görev düşüyor hem de asıl görev devlete düşüyor önlemleri almak açısından. Özellikle tarımsal önlem alması lazım. Türkiye’de kıtlığa doğru bir gidiş de söz konusu. Çünkü 2030’daki veriler var önümüzde. Bugün, yarın değil ama ileri ki yıllarda böyle bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. İklim düzenin değişmesiyle yağış düzeninin bozulmasıyla ortaya kuraklık çıkıyor. Kışın yağmur yağmıyor, yaz ortasında şakır şakır yağıyor. O su da faydalı değil, hızlı olduğu için akıp gidiyor. Olmayacak şeyler oluyor Mersin ve Türkiye’de. Özellikle barajlar için kar yağması çok önemli.” (İHA) |