Yılbaşından bu yana kuraklığın tarıma, gıdaya, ekonomiye, çevreye, sağlığa etkilerini tüm yönleriyle ayrıntılı olarak yazıyoruz.
Bir çok gazete ve televizyon kuraklık konusunda haberler, programlar yaptı.
Kuraklık ve Don
Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan yapılan bir kaç açıklamanın dışında kuraklıkla ilgili somut hiç bir adım atılmadı. Çare olarak çiftçilere “yağmur duasına çıkın” denildi.
Yağmur duasına çıkan çiftçiler bir kaç damla yağışı görünce kuraklık unutuldu.
Seçimin olduğu gece ülke deyim yerindeyse dondu. Seçim nedeniyle değil, soğuk nedeniyle bir çok bölgede don felaketi yaşandı. Kayısı, fındık, çay, kivi ve bir çok meyvede büyük zarar meydana geldi.
Don felaketinin seçim gecesi yaşanması çiftçiler için büyük talihsizlik. Bir hafta önce olsa seçim nedeniyle siyasiler konuyla yakından ilgilenir ve üreticiye destek olabilirdi.
Oysa hem kuraklığın hem de don felaketinin çok ağır faturası olacak. Sadece üretim yapan çiftçiler değil, esnaftan, tüccara, sanayiciden tüketiciye, hatta yurt dışındaki alıcılara kadar bu ağır faturayı herkes ödeyecek.
Kuraklığın en çok etkilediği ürünlerin başında buğday var. Türkiye genelinde yüzde 20 oranında buğday üretiminin azalması bekleniyor. Bunun anlamı buğday fiyatının yükselmesi ve ithalatın gündeme gelmesi demektir.
Kayısı, Malatya ve bölgesindeki üreticilerin geçim kaynağı. Aynı zamanda en önemli ihraç ürünü. Dünya kuru kayısı ihracatının yüzde 80′ninden fazlasını Türkiye gerçekleştiriyor. Kayısıdaki don zararının boyutu yüzde
70-80′lerle ifade ediliyor. Üreticinin zararı çok büyük. Yurt dışındaki alıcılar gelişmeleri endişeyle izliyor.
Fındık ve çay en çok zarar gören diğer iki ürün. Özellikle Doğu Karadeniz’in ekonomisi bu iki ürüne bağlı. Fındık ve çay olmazsa bölge ekonomisi çöker.
Türkiye, fındık üretiminde ve ihracatında dünyada ilk sırada. Üretilen 600-700 bin ton kabuklu fındığın yüzde 75-80′i ihraç ediliyor.
İhracatçılar, ürün bulamama telaşı ile piyasaya saldırınca fındık fiyatı yükselmeye başladı. Yurt dışındaki alıcılar endişeyle yaptıkları sözleşmenin bir an önce yerine getirilmesini istiyor. Sözleşmeler yerine getirilemezse iflas eden firmalar olabilir.
Tam 10 yıl önce de fındıkta don felaketi yaşanmış ve üretim 250 bin tona gerilemişti. O zaman stoklarda aflatoksinli denilen, yağ yapılması istenen fındıklar bile değerlendirilerek ihraç edilmişti.
Bölgede alternatif ürün olarak sunulan ve az sayıda üreticinin geçim kaynağı olan kivide de büyük zarar var. Dolayısıyla Karadeniz Bölgesi’nde tarımsal üretim büyük bir zararla karşı karşıya.
Meyvecilikte de zarar büyük. Marmara, Karadeniz bölgesinin yanı sıra Niğde, Karaman gibi meyve üretim merkezleri en çok olumsuz etkilenen üretim merkezleri oldu.
Dondan zarar gören ürünlerin önemli bölümü Türkiye’nin dünyada söz sahibi olduğu geleneksel tarım ürünleri. Aynı zamanda üretildikleri bölgede üreticinin temel geçim kaynağı.
Hem kuraklık hem de don felaketi nedeniyle düşen tarımsal üretim ürün fiyatlarını artıracak ve bunun gıda enflasyonunu körüklemesi bekleniyor.
Bu kadar olumsuzluğa rağmen kuraklık ve donla ilgili somut tek bir adım atılmadı. İl bazında oluşturulacak komisyonların hasar tespiti yapmaları beklenecek. Zarar yüzde 30′un üzerindeyse üreticinin kredi borcu ertelenecek. Belki bir kaç kuruş maddi destek sağlanacak. Bu önlemler yaraları sarmaya yetecek mi?
Amerika’da da kuraklık yaşanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, California’da kuraklıktan etkilenen çiftçileri ziyaret ederek ilk etapta 173 milyon dolarlık destek paketi açıkladı.
Yukarıda da yazdığımız gibi bizde henüz siyasetçilerin gündeminde bile yer almadı.
Özetle, kuraklık, don felaketi ve gelecek günlerde yaşanması muhtemel aşırı sıcakların etkisi ile tarım sektörü çok zor bir yılı yaşıyor. Bu felaketin ağır bir faturası olacak. Bu faturayı üreticiden başlayarak tüccar, sanayici, ihracatçı ve tüketiciler ödeyecek. Herkes buna hazırlıklı olmalı.