Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 22 Kasım 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Çevre, Enerji »  BASINDAN MAKALELER » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler, Paydaşlar
 Çevre Sorunları, Koruma
 Toprak,Su Kaynakları
 Küresel Isınma, İklim Değişimi
 Doğal Kaynaklar Yönetimi
 Enerji Kaynak, Sistemleri
 Sulama, Enerji Sistemleri
 Araştırma, Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek, teşvikler
 Biyoteknoloji
 Hava Durumu
 Diğer



 
 
 Melis ALPHAN
 
  
 22 Ağustos 2013
 
 
Karaburun için ses çıkarın

Pazartesi Karaburun’daki balık çiftliği istilasını yazmıştım. Yazık ki Karaburun’da yaşananlar bununla sınırlı değil. Diğer bir sorun, sayıları giderek artan mermer, taş, mıcır ocakları.

Karaburun endemik, nadir ve tıbbi amaçlı bitkiler bakımından zengin bir floraya sahip. Yerel halkın başlıca gelir kaynağı zeytin, nergis, sümbül, enginar ve mandalina. Maden ocakları bunlar üzerinde yıkıcı etkiye sahip.
 
Kanun, zeytinlik sahalarına en az 3 kilometre mesafede toz ve duman çıkaran tesis kurulamayacağını belirtir. Ancak Karaburun Kösedere Köyü’ne 1200 metre mesafede ve çalışma sahasının içinde binlerce zeytin ağacı bulunan 170 dönümlük alanı kapsayan mermer işletmesine Enerji Bakanlığı tarafından izin verildi.

Yerel halk bakanlığa dava açtı ve işletmenin ruhsatı iptal edildi.
 
Ancak biri bitse diğeri başlıyor.
 
Yine benzer şekilde Eğlenhoca Köyü sınırları içinde 100 hektarlık bir sahanın 15 hektarının “yapı taşı ve kireçtaşı ocağı” olarak işletilmesi için valilikçe “Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir” kararı verildi. Yerel halk şimdi de bununla ilgili bir hukuk mücadelesi veriyor.
 
Halk bir yandan da Mordoğan’da işletilmesi planlanan “Mermer Ocağı Kapasite Artırımı ve Kırma-Eleme Tesisi” projesine direniyor.

* * *

Karaburun’da yerel halkın yaşam hakkını elinden alan diğer bir uygulama rüzgar enerji santralları (RES).
Rüzgar enerjisine kimse karşı değil. Tersine Türkiye’de hızla çoğalmalılar.
 
Ancak Karaburun’daki sorun şu...
 
RES’ler sosyo-kültürel doku, yerelin ekonomik ihtiyaçları, yaşamsal gereksinimleri, bitki ve hayvan toplulukları göz ardı edilerek kuruluyor.

“ÇED gerekli değildir” raporuyla gelişigüzel her yere RES’ler dikiliyor ve köylüler günün her saati uçak pistindeymiş gibi bir gürültüyle yaşıyor. Tek bir firmaya 252 kilometrekarelik alan için “ÇED gerekli değildir” raporu verildi. Bu alan yarımadanın yüzölçümünün yarısı.
 
Bu da yetmez gibi RES’leri diken firmalar yerel halka “Biz projeksiyonu yaptık, 20 yıla burası rüzgar santralıyla dolacak, ortada köy kalmayacak, kendinize yeni yer bakın” diye konuşuyor. Köylüler “10 bin keçiyle bizi neresi alır? Sakız Adası’na göç edebilir miyiz acaba?” diye soruyor. İçler acısı.

Türbinlerin kapladığı alanların yanı sıra, türbinlerin trafo merkezine bağlanması için kurulacak yeraltı şebeke tesisleri, türbinler arası açılan ve açılacak yollar, geçici inşaat alanları gibi şeyler de eklendiğinde...
 
Yöre halkının varlığını sürdürmesi imkansız bir hâl alıyor.
 
Bu yoğunlukta RES inşası, tarım ve mera alanlarının kısıtlı olduğu bölgede yöre halkının iki temel geçim kaynağı olan keçi yetiştiriciliği ve zeytinciliğe zarar veriyor.

Toz ve gürültü kirliliği insan, keçi ve yaban hayatı üzerinde ciddi boyutta olumsuz etkiler yaratıyor.


* * *

Karaburun’da yatırımlar insana ve doğaya saygısızca ilerliyor.
 
Ve devlet üzerine düşeni yapmıyor.
 
Yöre halkını kollayacağına, yaşamını sürdürmesini teminat altına alacağına...

Verdiği izinlerle, istemediği ÇED raporlarıyla sadece yatırım yapan şirketleri kanatları altına alıyor.
 
İnsan gerçekten hayret ediyor.
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
22.08.2013
Ekleyen Kişi
Özgür Şevik

Etiketler: Karaburun için ses çıkarın
Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız