Noyan Doğan Kuraklık, tarım sigortasının kapsamına alınacak mı?
[email protected]
Üreticiler haftalardır, ‘Kuraklığa karşı neden sigorta yaptıramıyoruz, ciddi zararımız var, tarım sigortasının içine kuraklığı da koymayı düşünmüyorlar mı?’ diye, soruyor.
Kimileri de, ‘Bize bilgi verilmiyor, siz araştırıp, konuya değinir misiniz?’ diyor.
Değineyim ama önce bir tespitte bulunayım. Bugün için yaşanan, meteorolojik kuraklık olarak nitelendiriliyor; henüz daha tarımsal kuraklık aşamasında değiliz. Tarımsal kuraklıktan bahsedebilmek için de Nisan-Mayıs aylarını beklemek gerekiyor.
Şimdi gelelim, neden kuraklığın devlet destekli tarım sigortasının kapsamına alınmadığına. Temel iki nedeni var. Birincisi, kuraklık özellikle tarla bitkilerini ciddi etkiliyor ve yol açtığı zarar da büyük oluyor. Hele ki, başta buğday olmak üzere tarımsal potansiyelimizin yüzde 70’e yakınının tarla bitkilerinden oluştuğu hesaba katılacak olursa. Bir diğeri ise -ki, asıl neden budur- kuraklığın sigorta kapsamına alınabilmesi için elde yeterli veri yok. Daha açık şöyle anlatayım: Kuraklığın, hangi bölgeyi ve ürünü ne ölçüde etkilediğinin, zararın boyutunun sigortacılık açısından bilinmesi gerekiyor. Yani, hasarın boyutunun bilinmesi gerekiyor ki, ona göre prim belirlenebilsin.
Maalesef, elde böyle bir veri yok. Doğrudur, en son 2008 yılında ciddi bir kuraklık yaşandı ve her 6-7 yılda bir de artık kuraklık yaşanıyor, ama her seferinde afet ilan edildiği için hükümet devreye girip, üreticiye yardım ediyor. Bu da bölgelere göre belirlenmiş sabit bir parasal yardımın yanı sıra; vergi, prim ve kredi borcu öteleme olduğu için sigortaya konu olabilecek bir hasar tespiti bugüne kadar yapılmamış, ihtiyaç da duyulmamış.
ÜRETİCİ PRİMİ ÖDEYEMEZ
Eminim birileri diyecektir ki, ‘ne var bundan, devlet destekli tarım sigortasında zaten devlet, sigorta priminin yarısını ödemiyor mu; kuraklık da kapsama alınır, primin yarısını yine öder’.
Maalesef, öyle değil. Sadece bir rakam vereyim. 2007-2008 yılındaki kuraklıkta devlet, 600 milyon TL’ye yakın yardım yaptı; borçların ötelenmesi ile birlikte bu rakam, 1 milyar lirayı çok aştı. Devlet destekli tarım sigortasını yürütmek için kurulan TARSİM’in geçen yıl topladığı tüm sigorta prim tutarı ise, 500 milyon TL’yi ancak buldu. Düşünün, bir yıllık toplanan primin iki katından fazla bir tutar, kuraklık için ödenmiş. Şimdi anladınız mı niye pat diye kuraklığın sigorta kapsamına alınamayacağını. Olmaz mı? Zorlarsan olur. Ama nasıl olur, devlet, primin yüzde 80-90’ını öder -ki, bugün yüzde 50’sine katılıyor-, üretici de kuraklık dışındaki riskler için bugün ödediğinin iki katı kadar prim öder; o zaman, kuraklık sigorta kapsamına girer. Bu sefer de devletin üzerine ciddi yük bineceğinden, çiftçinin ödeyeceği fiyat da boyunu aşacağından devlet destekli sigortası amacından sapar. Uzun lafın kısası, bu iş zorlamayla ya da ‘yaptım oldu’ ile olmaz.
PİLOT ÇALIŞMA BAŞLADI
Peki, kuraklık sigorta kapsamına hiç mi girmeyecek? Girecek ama önce hasar tespitinin yapılması lazım. Bakın, bu da öyle kolay iş değil; hele ki, mevcut durumda hiç kolay değil. Bilindiği üzere araziler parçalanmış halde. Kayıtlı parsel sayısı 30 milyon ve bunların çoğu da tarla bitkilerinden oluşuyor. Oluşacak hasarın bölge bölge, parsel parsel tespit edilmesi gerekiyor ki, ona göre hem devletin hem de üreticinin ödeyebileceği bir prim ortaya çıkarılabilsin.
Nitekim TARSİM, bu konuda pilot bölgeler seçerek, hasar tespiti için çalışmalara da başladı. Öğrendiğime göre İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya’da 4 ilin, ikişer ilçesinde hasar tespit çalışmalarına geçilmiş. Unutmayın ki, TARSİM ilk kurulduğunda örneğin, sel de sigorta kapsamı içinde değildi. Çok iyi hatırlıyorum, bu köşede bir-iki kez bu konuya değinip, neden selin sigortanın içine katılmadığını sormuştum. Yaklaşık 3-4 yıl sonra ise sel riski, sigorta içine dahil edildi. Dolayısıyla, 2-3 yıl içinde kuraklık da devlet destekli tarım sigortasının kapsamına alınacaktır. |