Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Aralık 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Çevre, Enerji »  GÜNLÜK » 
facebook
Twitter
  ANA SAYFA   
 Örgütler, Paydaşlar
 Çevre Sorunları, Koruma
 Toprak,Su Kaynakları
 Küresel Isınma, İklim Değişimi
 Doğal Kaynaklar Yönetimi
 Enerji Kaynak, Sistemleri
 Sulama, Enerji Sistemleri
 Araştırma, Geliştirme
 Kamu çalışmaları
 Destek, teşvikler
 Biyoteknoloji
 Hava Durumu
 Diğer

Ey Devlet Su İşleri! Klişeler dudaklarınıza çok yakışıyor! Dereler işgal altında. Böyle demiş idim. Maksadını aşan bir cümle olduğunu iddia etmişsiniz. Peki, daha kötüsü ne olabilirdi? Yaptığınızdan daha kötü ne olabilir? İkizdere'de, Senoz'da, Çağlayan'da, Aksu'da, Tortum'da dolaşan dozerler ne yapıyor, çamurlarını mı yıkıyor? Tarsus Çayı'nın yirmi kilometresini, bir daha yazıyorum, yirmi kilometresini, çalmadınız mı? Nerede o çay? Diyeceksiniz ki, çay, dere, ırmak, göl, bunlar devletin, sana ne oluyor? Su devletin, hava devletin, yağmur-çamur devletin, bedava yaşamıyoruz yani! Orhan Veli öldü, onun yaşadığı zamanlar da öldü! Ben yine soruyorum: Yirmi kilometrelik çay boşuna mı akıyordu? Çayın yirmi kilometresini çalıp borulara verdiniz. Tam buraya bir klişe cümle çok yakışırdı.

  Ülke menfaati olunca

 Biraz daha bilgi vereyim de maksadımı iyice aşayım. Tarsus Çayı'nın Kadıncık kolunun yeraltında boruya dönüştüğünü, Atlas dergisinde birkaç ay önce uzun uzun anlattık. Şimdi, bu mesafenin otuz kilometreye çıkarıldığını işittim. Diğer kol Cehennem Dere'de ise yine yirmi kilometre uzunluğundaki çayın çalındığını köylüler söyledi. Gözlerimle görmedim. Bu konuya bir basın açıklaması yakışmaz mı, şöyle klişe tümcelerle. Ben kesip yapıştırayım, gelen mektubunuzdan: "Kuruluşumuzun ülke menfaatine uygun olmayan hiçbir projeye onay vermesi mümkün değildir." Klişeler dudaklarınıza çok yakışıyor! Yarasaların akıbetini öğrenmeden, yani yapay mağaranız mahkeme kararıyla açılmadan önce yazdığınız son mektupta, DSİ'nin ne kadar da yarasaları düşündüğünü, öyle olmasa iki yıl suyu tutmayacak olduğunuzu yazmışsınız. Yarasalarla ilgili hassasiyetinizden söz etmiş olmanız göz yaşartıcı. Benim yarasalarla ilgili öğrendiklerim ise şöyle: Almanya ile Türkiye arasında, adına "eşleşme projesi" denilen bir çalışma vardır. Amacı Avrupa Birliği'ne girmeden önce Türkiye'yi doğa koruma açısından AB yasalarına hazırlamak. Bu projenin uzmanlarından birisi, aynı zamanda yarasa uzmanı bir bilim insanı. Üstelik Alman Çevre Bakanlığı'nda çalışıyor. Havran'daki yarasaları gündeme getiren, dünyaca ne denli önemli olduğunu söyleyen kişi Ulrich Rudolph. Yani yarasalar, bizim Çevre Bakanlığımız, DSİ'miz veya herhangi bir barajlar kralımızın talimatıyla ortaya çıkarılmış bir bilgi değildir. Elli altı yıllık tarihinde DSİ'nin, bir yere baraj yapmadan önce oradaki bitkileri, hayvanları, tarihi ve kültürel değerleri belirleme gibi bir çabası ne kadar olmuştur? Bu çabanın ardından, hangi projesinden vazgeçmiştir de ben işitmemişimdir? Bir klişe cevap bu sorulara yakışırdı.  

 Avatar'ın dozerler

i Ve nihayet Havran Çayı'ndaki yasak mağaranız mahkeme kararıyla açıldı, lakin içinde bir tek yarasa yoktu. Bu olayda daha öyle ayrıntılar var ve özellikle o bölgede DSİ'nin öyle marifetleri var ki, bunlara klişe cevaplarınız yetmez. Bütün sorun, kentli insanın suyu plastik ambalajı içinde sofrasında görmesinden kaynaklanıyor. Suyla ilişkisi, fazla yok. Suyun gezegendeki yolculuğunu, derelerin insan bedenindeki damarlar gibi gezegenin damarları olarak aktığını, her tıkanıklıklığın bir kalp krizi, felç anlamına geldiğini, dokuları ve gezegenin yaşayan organlarını öldürdüğünü nereden bilsin! Karadeniz'in bütün derelerine dozerler girmiş, yerel halk "Nineme Dedeme Dereme Dokunma" pankartalarıyla dağlarda, derelerde gösteriler yapıyor. Yazık ki, dereler gibi ülkemizde pek çok gazete ve televizyon da Pandora gezegenine benzemiş, medyatik tahayyüle uygun bu eylemler bile fazla yer bulmuyor. Ey DSİ'deki mektuptaşım, mektubun biraz sert olduğunu biliyorum, lakin siz de derelere sert davranıyorsunuz. Daha hoş bir yanıt ve eğlenceli vakit geçirmek için size Avatar filmini öneririm. Orada da dozerler var.

 http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=135938&KOS_KOD=115  

Ekleme Tarihi
25.01.2010
Ekleyen Kişi
Kemal Erdoğan

Paylaş | |

>> Arşiv İçin Tıklayınız