Libya olayları beklenden farklı seyrediyor. İç savaşa dönüşünce devreye Birleşmiş Miletler girdi. Kaddafi’nin hava gücünü kullanması yasaklandı. Bu durumda NATO ile sıcak çatışma ihtimali yükseldi. Küresel ekonomi için kötü haberdir.
Büyük ülkelerin (G-7) müdahalesi ile doların yen karşısında düşüşü durduruldu. 77 yene kadar gerilemişti. 8 yene geldi. Orta vadede etkili olur mu? Şüphelidir. Bu arada euro-dolar paritesi de 1.42’ye yaklaştı.
İçeride iki yeni veri var. Tüketici güven endeksi Şubat’ta 2 puanın üzerinde artarak 94’e tırmandı. Ocak’ta geçen yıla kıyasla ithalat miktar endeksi yüzde 31, ihracat miktar endeksi yüzde 14 arttı. Tüketicinin ithal mal iştahı sağlam duruyor.
Çarşamba günü Para Politikası Kurulu toplanıyor. Geçen ay “Bekle gör” denmişti. Kredi, tüketim ve ithalatın gidişatı görüldü. Faiz değişir mi? Karşılık oranları yükselir mi? İlkini bilmem ama ikincisi yüksek ihtimaldir.
İki ilginç konu
Nükleer enerji konusuna girmekte epey tereddüt ettim. Nükleer santralların nasıl işlediği ve riskleri üzerine birinci elden teknik bilgim yok. Kulaktan dolma, medyada okuduklarım var. O kadar. Yeni ne söyleyebilirim diye düşündüm.
Neyse ki tartışma hızla tekniğin dışına taştı. Çünkü Türkiye çok ilginç bir anda yakalandı. Ben bildim bileli nükleer santral projesi vardır. Ama hayata geçirilemedi. Tam başlarken Japon depremi geldi.
“Zamanlama her şeydir” denir. Tarihin cilvelerini severim. Japon depremi seçim kampanyasına rasladı. Üstelik CHP’nin “bedelli askerlik” teklifine de denk geldi. Böylece tartışma benim ilgi alanıma taşındı. Kararı kim ve nasıl alacak?
Önce ilke düzeyinde bakalım. Temsili demokrasi yanlıları yetkiyi seçilmiş temsilcilerde yani mecliste görür. Diğer tarafta kritik konuların halka sorulmasını (yani referandumu) gerekli görenler yer alır.
İlginç bir tablo ortaya çıktı. Başbakan askerlik için referandum istiyor. Nükleer enerjide gerek’‘ görmüyor. CHP ‘Askerliği meclis çözer diyor. Diğerini çözemedim ama galiba nükleer enerji karşıtları ile birlikte referanduma sıcak bakıyor.
Referandum gerekiyor
Kendi tavrımı kayda geçirmek istiyorum. Nükleer enerji karşıtı değilim. İktisatta “dışsallık” kavramı vardır. Fosil enerjinin dışsal maliyet ve riskleri yüksektir. Küresel ısınmayı unutmayın. Bunları doğru fiyatlandırınca nükleer enerji daha ucuz çıkabilir.
Ancak, olayı sıradan bir fayda-maliyet hesabına indirgemenin yetersizliğini de görüyorum. Nükleer fizyonun insanı korkutan, derinlerde tedirgin eden bir boyutu var. Bu açmaz ancak siyaseten çözülebilir. Bence kararı referandumla vatandaş vermelidir.
Gelelim bedelli askerlik önerisine. Geri planda gene geçmiş hatalar yatıyor. Son yirmi yılda nüfus arttı, savunma ihtiyaçları ve savaş teknolojisi değişti. Ama yeni koşullara uyumu sağlayacak reformlar yapılamadı. Nüfus fazlası hızla birikiyor.
Yani esas sorun zorunlu askerlikten profesyonel orduya geçiştir. Bence doğrusu odur. Teknik açıdan basit duyuyor. Fakat siyasi ve toplumsal sonuçları fevkalade önemlidir. O nedenle vatandaşın doğrudan onayı gereklidir.
|