Melis ALPHAN 28 Ekim 2013
Bir cennetin daha yok edilmesine ramak kaldı ARTVİN’e yolu düşenler Cerattepe’yi bilir. Şehrin hemen üzerinde, Kafkas şenliklerinin yapıldığı doğal ormanlarla kaplı yer.
Yerel halk 20 yıldır madencilik faaliyetiyle buranın altının üstüne getirilmemesi için yılmadan savaşıyor.
*
1992’de Kanadalı bir şirkete Cerattepe’de maden çıkarabilmesi için ruhsat verildi. Artvin halkı itiraz etti. Bölgenin jeolojisi ve doğal kaynaklarına dair kapsamlı bir araştırma yapılıp ciddi riskler olduğu görülünce, Maden Tetkik Araştırma Genel Müdürlüğü ile Artvin Valiliği maden aramaya izin vermedi.
2002’de şirket, işletemediği ruhsatını başka bir Kanadalı şirkete devretti. Bu, Çayeli Bakır İşletmeleri’ni özelleştirmeden almış bir şirketti. “Benim altyapım var. Gerekirse Cerattepe’deki madeni Çayeli’ndeki bakıra taşırım” diyerek ruhsatı işletebileceğini düşündü.
Yeşil Artvin Derneği ve Artvin Barosu öncülüğünde 2005’te ruhsatın iptali için dava açıldı. Mahkeme iptale karar verdi.
Ancak 2008’de Danıştay iki ayrı dava açılmasını gerekçe göstererek kararı usul yönünden bozdu. Ardından yeniden dava, temyizdi derken 2009’da ruhsat iptal edildi ve karar Danıştay tarafından da onaylanıp kesinleşti.
*
Tam Cerattepe kurtuldu, Artvin halkı rahat bir soluk aldı derken... 2011’de hükümet Türkiye genelinde 1343 alanın ihale yoluyla ruhsatlandırılacağını duyurdu. Yazık ki bu alanlar içinde Cerattepe vardı; ona bir de çok daha geniş bir alan olan Genya eklenmişti. Toplam alanı tarif etmek gerekirse, Artvin’e karşıdan baktığınızda, il merkezini çevreleyen dağlar... Cennetten parça. 2012’nin şubat ayında birleştirilerek yeni bir bölgeymiş gibi sunulan alanın ruhsatlandırma ihalesi yapıldı. Bir şirket ihaleyi aldı, bir yıl sonra başka bir şirkete devretti.
İhalenin feshi için ve ÇED raporu olmaksızın çalışmalara başlanması nedeniyle davalar açıldı. Bu arada firmanın projede bazı değişiklikler yapıp sunduğu ÇED raporu bakanlıkça kabul edildi. Şimdi, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermezse Artvin halkı 20 yıllık mücadeleden yenik çıkacak ve burada madencilik faaliyetine başlanacak.
*
Peki 20 yıl önce burası madenciliğe uygun görülmezken şimdi ne değişti? Hiçbir şey. Jeoloji aynı jeoloji... Heyelan riski baki... Bitki türü açısından Türkiye’nin en zengin üçüncü, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin 70 alanından biri. Dünya üzerinde korumada öncelikli “200 Ekolojik Bölge” arasında. Bahse konu maden alanında 60 ağaç ve çalı türü, 100 otsu bitki çeşidi yetişiyor. 21 memeli hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Ülkemizden geçen yırtıcı kuşların iki ana göç yolu var; biri burası. Şehir içme suyu kaynakları burada. Bu maden işletmesinin Artvin ile Borçka’nın terk edilmesine neden olabileceğine dair raporlar var. 22 akademisyenin “Burada altın ve bakır çıkarılırsa geri dönülmez çevresel bozulmalar yaşanır” görüşünün altında ortak imzası var.
*
Madenin devlete katkısı ne derseniz... Zaten işletme ömrü 10 yıl olarak belirlenmiş maden, 5 yıl vergiden muaf tutulacak. Maden şirketinin kullandığı elektriğin, SSK işveren primlerinin yüzde 50’sini devlet ödeyecek. Bütün hesaplar sonucunda yüzde 1’lik devlet payının bile verilmediği anlaşılacak. Neticede maden belki şirketi zengin edecek ama devlete ciddi bir katkısı da olmayacak. O zaman niye?
Cennetten bir köşeyi daha mahvetmeye değer mi? |