DOĞRUSUNU söylemem gerekirse “Güneş Enerjisi ve Türkiye” başlıklı salı günkü yazıya okurlardan bu kadar çok e-posta beklemiyordum.
Diyarbakır dahil çeşitli illerden ve hatta Kanada’dan gelen e-postalar konuya ilginin hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğunu ortaya koydu.
E-postaların ortak noktalarını şöyle özetleyebilirim:
* Enerjide büyük oranda doğalgaza ve dolayısıyla dışarıya bağımlı olan Türkiye, doğanın bu bedava nimetinden eninde sonunda yararlanmak zorunda.
* Hükümet “Güneş Enerjisi”ne gereken önemi vermiyor.
* Bu konuda belirli bir politikası yok.
* Güneş Enerjisi’yle ilgili yasal düzenlemeyi ağırdan alıyor.
Güneş enerjisiyle su ısıtma sistemlerinde Avrupa’nın 2. numaralı şirketi olan Ezinç A.Ş Genel Müdürü Hakan Alaş’ın belirttiği gibi, elektrik üretme bir yana “su ısıtma” sektörü de devletten gerekli ilgiyi görmüyor.
Alaş e-postasında diyor ki:
“Bugün teşvikler konusunda örnek gösterdiğimiz birçok Avrupa ülkesi 1990’lı yıllarda “solar thermal” uygulamalarını biz Türk üreticilerden öğrendi. Yıllarca ürünlerini Türkiye’de üretti. Bugün ise üretim ve teknolojide bunlardan bazıları bizi geçti.”
Yazık gerçekten.
Meraklısına bir not.
Alaş’ın verdiği bilgiye göre, Türkiye’de 4 milyon konutta güneşle su ısıtma sistemi kullanılıyor.
Böylelikle 600 milyon dolarlık petrol ithalatını önlenmiş oluyor.
İSPANYA VE TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ
Dün sabah biraraya geldiğim Mehmet Özer, Tunçmatik Şirketi’nin ikinci nesil sahibi ve“Güneşe” Derneği’nin başkanı.
Dernek henüz bir yıllık.
Brüksel merkezli EPIA’nın (Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Birliği) Türkiye temsilcisi.
Konuya yabancı olanlar için bir parantez açmam gerekirse, “fotovoltaik” güneşten elektrik üreten sistemler.
Mehmet Özer’in şunları vurguluyor:
Türkiye, güney kıyılarının uzunluğu nedeniyle İspanya ile birlikte güneş enerjisi yönünden büyük bir potansiyele sahip.
Güneş enerjisi dünyada giderek büyüyen bir sektör.
Dünyada enerji üretimindeki payı 2006 yılında 6.7 cigavat iken 2008 yılında 15 cigavataulaşmış.
Avrupa güneş enerjisinde başı çekiyor.
Ardından Japonya ve ABD geliyor.
ABD’nin “bu işe biraz geç uyandığını” belirten Özer’e göre, Obama iktidarı şimdi kaybettiği zamanı yakalamak iddiasında.
Potansiyel olarak bize benzeyen İspanya, güneş enerjisinden 2006 yılında 1603 megavatelde ederken, 2008 yılında 5560 megavat elde etmiş.
Peki Türkiye neden tüm Avrupa ülkelerinin arkasından geliyor?
En büyük neden yukarıda değinmiş olduğum yasal düzenleme.
Kısaca “yenilenebilir enerji” tasarısı olarak bilinen ama ağırlıklı olarak güneş enerjisini konu alan yasa tasarısı meclisteki son oylamada Ekonomi Bakanı Ali Babacan’a takılmış.
Zira mesele devlet teşvikleri.
Güneş enerjisiyle elektrik üretenlere devletin ödediği para teşvik anlamında.
Avrupa ortalama kilovata 40 sent ödüyor.
AKP Hükümeti, meclisten bir türlü çıkmayan yasa tasarısında önce 28 sent önermiş, sonra bunu 25 sente çekmiş.
Mehmet Özer, güneş enerjisine yatırım için bekleyen yabancıların da bu yasayı beklediklerini söylüyor.
“Yabancı yatırımcılar inançlarını kaybetmek üzere. Zaten rüzgâr enerjisinde yaşanmış kötü bir deneyim var” diyor.
Özer’e göre, yasanın hemen çıkması ve teşviklerin akılcı olması gerek.
Uluslar arası Enerji Ajansı, 2100 yılında toplam enerjinin “yenilenebilir enerjiden”üretileceğini ve bunun da yüzde 70’inin güneşten sağlanacağını öngörüyor.
Türkiye’nin bu konuda kaybedecek bir dakikası bile yok.
Antalya “Güneş Evi”yle büyük bir çıkış hazırlığında
ANTALYA güneş enerjisi konusunda büyük bir sürpriz hazırlığında.
Form Temiz Enerji şirketi Genel Müdürü Ateş Uğurel ’in heyecanla söz ettiği projeTürkiye’ nin yenilenebilir enerjide dönüşümüne ön ayak olabilecek nitelikte.
Uğurel bu projeyle ilgili üç aydan beri Antalya Büyükşehir Belediyesi’yle temas halinde.
Projenin ne olduğuna geçmeden yerel yönetimlerin güneş enerjisi trendinde önemli rol üstlendiklerinin altını çizmek gerek.
Örneğin Barcelona Avrupa’nın “Güneş Şehri” olarak biliniyor.
Barcelona Belediyesi, yeni yapılan ya da restore edilen binalarda suyun güneş enerjisiyle ısıtılmasını yasalarla talep ediyor.
Güneş enerjisinden elektrik üretimini ise çeşitli yollarla teşvik ediyor.
Antalya’ya dönersek, Uğurel’in sözünü ettiği proje, Konyaaltı Plajı’na paralel AtatürkParkı’nda inşa edilecek bir “Güneş Evi”.
30 kadar şirketin biraraya gelmesiyle “imece” usulüyle inşa edilecek ev güneş enerjisiyle kendi elektriğini üretecek ve mobilyalarına kadar baştan aşağıya ekolojik olacak.
Uğurel, “Antalya’da dünyaya örnek olacak bir model geliştiriyoruz” diyor.
Show-room işlevindeki “Güneş Evi”nin güneş enerjisiyle ilgili her türlü konferans, seminere ev sahipliği yapması planlanıyor.
Bir bakmışız ki, Antalya Büyükşehir Belediyesi, aynen Barcelona gibi Antalya’yı bir“Güneş Şehri”ne dönüştürmüş.
Gerçekleşmeyecek hayal mi?
Gila Benmayor
hurriyet.com.tr
|