Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında mobil laboratuvar töreni (1) -Bakan Eker: -''(Sütte antibiyotik kalıntısı tartışmaları) Toplum sağlığını tehdit edecek ya da tüm sütlerin tamamı ile ilgili bir şüphe uyandıracak bir şey yok'' -''Kimsenin endişe etmesine gerek yok, gönül rahatlığıyla tüketiciler açısından bir sorun olmadığını söylüyoruz'' -''Türkiye'de süt de diğer ürünler de denetim altında'' -''Binde bir rastlanabilecek bir şeyi kalkıp da yaygın bir şeymiş gibi ifade etmek yanlış; o zaman insanların kafasını karışıyor. Dünyanın her yerinde belirli oranda yanlış yapan olabiliyor. Önemli olan bunlara müdahale etmek, cezalandırmak ve bunların olmaması için gerekli tedbirleri, sistemleri kurabilmek'' ANKARA (A.A) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, sütte antibiyotik kalıntısı tartışmalarına ilişkin, ''Toplum sağlığını tehdit edecek ya da tüm sütlerin tamamı ile ilgili bir şüphe uyandıracak bir şey yok. Kimsenin endişe etmesine gerek yok, gönül rahatlığıyla tüketiciler açısından bir sorun olmadığını söylüyoruz'' dedi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tarımsal sahalardaki yüzey ve yeraltı sularında nitrat kirliliğinin izlenmesi amacıyla alınan 20 mobil laboratuvarın hizmete girmesi dolayısıyla Bakanlığın kampüsünde bir tören düzenlendi. Bakan Eker, burada yaptığı konuşmada, son günlerde sütte antibiyotik kalıntısı tartışmalarına da değindi. Süt veren hayvanlar hastalandığında veteriner hekimlerin ilaç verdiğini, hayvanlara tıpkı insanlarda uygulandığı gibi antibiyotik verildiğini anlatan Eker, o sütün de kalıntılarının temizlenene kadar bir süre kullanılmaması gerektiğini söyledi. Bakan Eker, şunları kaydetti: ''Yani onu bilmeden veya kasten (kullananlar) bazen olabiliyor. Ama bu yaygın bir şey değil. Bunun üzerinden kalkıp da 'Türkiye'de sütte kanser riski var' dedirtecek bir şey değil. Bu çok büyük insafsızlık. Böyle bir şey yok. Sabahları gazetelerin başlıklarına, manşetlerine bakıyorum, televizyonların altyazısında haber veriyor, böyle bir şey yok. Biz bir soru sorulduğunda o soruya bazen mutlak cevap verilmesi gerekiyor. O mutlak şu: Bulunabiliyor, ama bunun oranı önemli. Yani toplum sağlığını tehdit edecek ya da tüm sütlerin tamamı ile ilgili bir şüphe uyandıracak bir şey yok. Biz bunu açıklıyoruz, şeffafız söylüyoruz. Ne bulursak da söyleriz. Kimsenin toplumda, ne Türk çiftçisinin ürettiği sütle, ne sağlayıcının ürettiği, işlediği sütle, ne üretilen gıda maddeleriyle ilgili haksız bir istifham yaratma hakkı yoktur. Beni tenkit edebilirsiniz, hükümetimi tenkit edebilirsiniz, Bakanlığımı tenkit edebilirsiniz, şahsımı tenkit edebilirsiniz ama ben Tarım Bakanlığı zarar görecek diye onu tenkit edeceğim diye Türk çiftçisine zarar vermek insafsızlıktır. Türk sanayisine, gıda üreticisine zarar vermek Türk tüketicisine bu mahiyette zarar vermek insafsızlık ve haksızlıktır. Bunun yapılmaması lazım.'' Konunun ısrarlı ve yanlış bir şekilde yanlış bir mecraya götürüldüğünü savunan Eker, bunun yanlış bir uygulama olduğunu söyledi. -''Kimsenin endişe etmesine gerek yok''- Bu konuda hiçbir şekilde endişe edilecek bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Eker, Türkiye'de sütün de diğer ürünlerin de denetim altında olduğunu ve denetlendiğini ifade etti. Bakan Eker, ''Kimsenin endişe etmesine gerek yok, sanayide işlenen sütler çeşitli tekniklerle pastörize ediliyor, mikropsuz hale getiriliyor. Bunun gönül rahatlığıyla burada tüketiciler açısından bir sorun olmadığını söylüyoruz'' diye konuştu. Denetimlerde zaman zaman gıda güvenliliğine aykırı sonuçlar çıkabildiğine işaret eden Bakan Eker, dünyanın her yerinde bunun çıkabildiğini önemli olanın bunun oranı olduğunu söyledi. Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Yani binde bir rastlanabilecek bir şeyi kalkıp da yaygın bir şeymiş gibi ifade etmek yanlış, o zaman insanların kafasını karışıyor. Dünyanın her yerinde belirli oranda yanlış yapan olabiliyor. Önemli olan bunlara müdahale etmek onları cezalandırmak, ve bunların olmaması için gerekli tedbirleri alabilmek, sistemleri kurabilmek. Biz şimdi bunun sistemini kuruyoruz. Türkiye'de tarladan sofraya, çiftlikten çatala kadar, bütün üretim zincirinin tamamında bunları kontrol altında tutacak, denetim altına tutacak sistemi kurduk ve bu sistem artık çok daha hızlı bir şekilde hayata geçiyor.''
|